Müzik için seyahat etme vakti!
Ülkemizde artık iyi müzik festivali kalmadığı için rotayı yurt dışındaki sahnelere çevirdik. Avrupadaki festivaller, erken alınan biletler ile gayet ekonomik bir tatil imkanı da sunuyor. Gelecek yıl için seçim yapmakta zorlananlar işte bu yıl festivalleri yerinde izleyen müzik yazarlarının izlenimleri...
Hayaller gerçek olursa
Glastonbury Festivali
Glastonbury/İngiltere (22-26 Haziran) Hayalsu Altınordu
ŞİMDİYE kadar dünya çapında birçok müzik festivaline gitme fırsatım oldu. Aslına bakarsanız iş gereği festivallerin bu kadar içinde olmama rağmen asla gerçek bir festivalci olmamıştım. Yani hiç çadırda kalmamıştım. Bu kuralı sadece Glastonbury için bozarım diyordum ve beş yıllık uğraşların ardından Glastonbury piyangosu bize vurdu. 5 gün boyunca yaşadığımız rüyayı kısaca anlatmak gerekirse…
Glastonbury Londra’ya yaklaşık 2 saatlik uzaklıkta bir kasabada düzenleniyor. Tam tamına 100 bin kişilik bir şehre dönüşen Worthy Farm, alanın büyüklüğü sayesinde günde ortalama 20 km yürümemize sebep oldu.
Pyramid sahnesinin yanısıra John Peel Stage ve Other Stage en çok uğradığımız sahneler arasındaydı. Toplamda 22 performans izleyebilsek de kaçırdıklarımız da bir o kadardı aslında. Festivaldeki en iyi performans açık ara Florence and The Machine’di. Lionel Richie, Mark Ronson, The Who, Patti Smith, SBTRKT, Alt-J’i de unutmamak lazım. Beklentilerin altında kalan performans ise kesinlikle Kanye West oldu. Glastonbury şimdiye kadar yaşadığım en iyi festival deneyimiydi.
Adeta bir müzik laboratuvarı
PsychLab Eindhoven
Effenaar-Eindhoven/Hollanda (5-6 Haziran) Cem Kayıran
Hollanda’nın belki de eğlenceden en uzak şehri olan Eindhoven, kimi zaman şaşırtıcı festivallere ev sahipliği yapıyor. Psikedelik ve bol arızalı, deneysel müzik meraklılarının Avrupa’daki favori etkinliklerinden biri olan Liverpool PsychFest’in bir uzantısı olarak bu yaz ikinci kez düzenlenen PsychLab Eindhoven, Effenaar isimli, içinde iki etkileyici konser salonunun yer aldığı binada iki gün boyunca bol miktarda keşif yapma imkanı sundu. Her şeyden önce bir tür laboratuvar olarak kurgulanmış mekanları ve iki salonunda da durduğunuz her yerden kaliteli duyum imkanı sunan nefis ses sistemleri festivali güzel kılan detayların başında geliyordu.
Festival programında ağırlıklı olarak 60’lar ve 70’lerin psikedelik sahnesinden farklı şekillerde etkilenmiş, büyük kısmı gürültü estetiğini kendine has şekilde kullanan gruplar yer alıyordu. Hayranı olduğum Earth, Jacco Gardner, The Soft Moon ve Moon Duo gibi grup ve müzisyenlerin yanısıra festivalde iki gün boyunca ilk kez dinleyip hayranı olduğum grupla da tanışmış oldum. Ufak bir festival alanı olan Effenaar’da müzisyenlerle sohbet edebilmek, tişörtlerini almak gibi imkanlar da festivali eğlenceli kılan detaylardan. Özellikle alışılmışın dışında bir şeyler dinlemek ve yeni keşifler yapmak isteyen festivalciler önümüzdeki seneler için PsychLab Eindhoven’ı ajandalarına alsın!
Solo konser havasında geçiyor
Lollapolaza Berlin
Berlin/Almanya (12-13 Eylül) Eda Solmaz
1991 yılından beri Chicago’da ve 2000’li yıllardan sonra Güney Amerika kıtasında birçok ayağı bulunan Lollapalooza Festival bu yıl ilk kez Berlin’deydi. Eylül ortasında düzenlenen festival tatil rotasını Berlin’e çevirenler için sağlam bir line-up sunuyor. İlk yılında pek iyi olmasa da Berlin, gelecek vaadeden festival ayaklarından biri ve müzikseverlerin gelecek yıllarda rotalarına girebilecek enerjisi var. Şehir merkezine çok yakın olan ve metro ile ulaşabildiğiniz eski havalimanı Tempelhof’da yapılan festivalde bu yıl Muse, Sam Smith, Tame Impala, Fatboy Slim, Macklemore&Ryan Lewis gibi popüler isimler sahne aldı. İlk yılı sebebi ile mi bilemedim ‘festival havası’ dediğimiz klişeyi burada hissedemedik. Her performans solo konser havasındaydı. Festivalde kamp imkanı yok. Alan oldukça küçük, ilk gün sahnelerdeki ses kalitesi hiç iyi değildi ve neredeyse her alanda kuyruk çilesi yaşandı. İlk yılın en iyi performansı ise Muse’dan geldi. Adeta kulakları temizledi, gözleri de şenlendirdi. Seneye ana akım isimlerden bazılarını festivalde görme şansınız var. Keza festival yetkilileri ilk yılın sınav gibi geçtiğini, gelecek yıl daha da güçleneceklerinin altını çiziyor.
Avrupa’nın en büyük festivali
Sziget Festivali
Budapeşte/Macaristan (10-17 Ağustos) Gülşah Görücü
22 YILLIK tarihinde 2 defa “Avrupa’nın En Büyük Festivali” ödülüyle taçlandırılan ve her sene Ağustos ayında müzikseverlere enfes bir müzik macerası vaat eden Sziget Festivali bu sene 10-17 Ağustos tarihleri arasında gerçekleşti. Her sene Budapeşte’de şehrin tam ortasında yer alan Obuda adasında gerçekleşen Sziget Festivali bu sene 95 ülkeden 441.000 katılımcısıyla, 60’tan fazla sahnede gerçekleşecek özel performanslarla ve dünya müziğine yön veren isimlerle bir kez daha dünya festivaller tarihine adını yazdırdı. Müzikten sirk gösterilerine, tiyatrodan dansa, evlenme çadırından “Before I Die” duvarına, kamp ateşinden Sziget plajına kadar yüzlerce etkinlik alanına sahip Sziget Festivali’ni bu sene muhteşem performansıyla Robbie Williams açtı. Florence+the Machine, Alt-J, Halestorm, Avicii, Alesso, The Maccabees, Ella Eyre, Ellie Goulding, Foals ve Major Lazer ise bu sene Sziget’e damgasını vuran isimler olarak hatıralarımızda yer aldı. Her yıl on binlerce müzik tutkununun katıldığı, rock’tan elektronik müziğe, punk’tan folk’a, caz/blues’dan pop’a farklı tarzlarını içeren müzik şölenine katılmak ve ‘‘Özgürlük Adası’’nda bir hafta gönlünce eğlenmek isteyenler önümüzdeki sene için geri sayıma başlayabilir.
Yağmur&Çamur&Rock’n Roll
Download Festivali
Leicestershire/İngiltere (12-14 Haziran) Sadi Tirak
FESTİVALLER kıtası Avrupa’nın festival cenneti İngiltere’de 2003’ten beri yapılıyor Download. En büyük özelliği, rock/metal festivallerinin atası sayılan Monsters of Rock adlı efsanevi festivalin bir dönemler yapıldığı yer olan Donington Park’ta düzenleniyor olması. Bir nevi “kutsal topraklar”da gerçekleşiyor yani bu 3 günlük festival ve Monsters of Rock’ın mirasını devam ettiriyor. Ben de 2010 yılından beri gidiyorum bu büyük festivale. 2 sene ara vermiştim, bu yıl kutsal topraklara geri döndüm. Headliner’ların üçü de muazzam performanslar sergilediler. İlk gün Slipknot, sağanak yağmur altında aklımızı başımızdan aldı. İkinci gün Muse’un yeni albümüyle yeniden rock’a dönüşünü kutladık. Son gün ise dünyanın en büyük şov grubu Kiss nefesimizi kesti, “Bu kadar da olmaz artık!” dedirtti, inanılmazlardı. Performanslarıyla benden olumlu not alan diğer gruplar ise Mötley Crüe, Five Finger Death Punch, A Day to Remember, Black Veil Brides, Judas Priest, Rise Against ve Godsmack’ti.