’Meditasyon alanım konser sahnesi’
Geçtiğimiz hafta Akbank Caz Festivali kapsamında İngiliz müzisyen Jamie Cullum, Türk hayranlarına muazzam bir gece yaşattı. Jamie’ye caz müziğinin rock starı demek doğru bir ifade mi bileyemeyiz ama sahnede hissettirdiği tam da bu türden. Sanatçı ile yeni albümü ve sahnedeki enerjisini konser öncesinde konuştuk.
İlk albümünüzü küçük bir bütçeyle yaptınız. Bu size neler hissettiriyor?
Bu bir yolculuktu. Ünlü ve başarılı olmayı değil, arkadaşlarımla çalmayı hayal ediyordum. Hırslı biri değildim. Ama bu albümü yaptım ve ortaya iyi bir şey çıktı. Çok sattı, yatırdığım parayı aldım. Hatta kâr yaptım. Bunu görünce ikinciyi yapmaya karar verdim. İnsanlar bana o zamanla şimdi arasındaki farkı soruyor ama ben şimdi de müzikle aynı şeyleri hissediyorum. Sadece çalmak istiyorum. Sahnede şahane müzisyenlerle çalıyorum ve devamını istiyorum. Tek fark artık izleyici sayısı daha fazla.
Son albümünüzde herhangi bir şey değişti mi?
Müzikal anlamda çok şey değişti. Şarkı yazıyorum. Eskiye göre çok fazla zamanımı stüdyoda geçirip yaratıcı denemeler yapabiliyorum. İlk albümle Momentum albümünü kıyasladığımda arada büyük fark var. Ama çok yeni başka bir albüm daha yaptım ve o eski tarz caz albümleri gibi oldu.
- ‘Enstrümanları taze bir tarz için kullanıyorum’
Caz müziğin gidişatı hakkında ne düşünüyorsunuz?
Cazın temeli aslında değişmiyor sadece çevresindeki müzisyenler değişiyor. Kimi insanlar cazın artık elektronik müziğe kaydığını düşünüyor olabilir ama caz müzisyenliği, müziği emprovize etmektir. Enstrümanları yeni ve taze bir şeyler yapamak için kullanıyorlar. Bu da cazın gidebileceği tek yön, aksi takdirde caz olmazdı. Ben, emprovize müziği ve klasik cazı karıştırıyorum. Yaptığım işlerde bir pop unsuru olsa da temelde caz müzisyeniyim.
İzleyiciler sahneninizi de çok seviyor. Mesela piyanonun üstüne tırmanıyorsunuz... Bunu seyirciye göre mi belirliyorsunuz?
Evet, tabii ki. Sahnede ne yaptığım her zaman seyirciye göre şekilleniyor. Aslında hiçbir zaman sahnede ne yapacağımı düşünmüyorum, bir kareografi tasarlamıyorum. Hepsi kazara oluyor ya da kahramanım olan müzisyenlerin yaptıklarını düşünüyorum. Meditasyon gibi bir şey bu, tamamen doğal gelişiyor. Müzikte ve sahnede emprovizasyon yapıyorum diyelim.
- ‘Çocuklar ve evlilik yaratıcılığı daha da arttırıyor’
Çok fazla seyahat ediyorsunuz, yollarda ne dinliyorsunuz?
Podcastler dinliyorum. “This American Life” gibi... Mısır gevreğimi yerken iyi gidecek şeyler. Aphex Twin, Royal Blood, Jungle Train dinliyorum... Bach gibi beni rahatlatacak şeyler ya da yeni hip hop işleri dinliyorum. Her hafta yeni bir şeyler dinlemeye çalışıyorum.
Sahne kimliğinizi nasıl tanımlarsınız?
Rock ve pop gruplarıyla aynı şekilde düşünürseniz, agresif olduğumu söyleyebilirsiniz. 70’lerin sonunda Sunny Rollins’in saksafon çalışı da çok agresiftir mesela...