Küfürle komedi olmaz

Ali Kundilli 2’de anlatılan hamilelik sendromu sizin başınıza gelenlerden mi? Hamililikte duyduğumuz sıkıntılar çok duyduğumuz şeyler. Zaten bunun bilimsel karşılıkları da var. Hormonların değişmesiyle kadınlar tanıdığımızdan daha farklı bir hale gelebiliyor. Bunun eğlenceli ve yorucu tarafları var ama biz filmimizde bunun eğlenceli yönlerini anlattık. Ama sadece hamile hikayesi değil.

Bu film nasıl oldu?

İlk filmimiz hiç tanınmış oyuncusu olmamasına rağmen 500 bin gibi ciddi bir gişe yaptı. Sonrasında internette en çok izlenen yerli komedi oldu ve Ali Kundilli bilinen bir komedi karakteri haline geldi. İnsanlar Kundilli’yi çok sevince ikinciyi çekme kararı aldık. İkincisi ilkine göre çok daha komik oldu. Yönetmenliğini ben yaptım. Yine çok sıcak, naif ve eğlenceli karakterler anlatıyoruz.

Ali Kudilli kendi gişesini geçer mi?

Bu öngörüleri doğru bulmuyorum. Sizin kurduğunuz hayal seyirciyle bazen buluşur, bazen buluşmaz. Ama ben çok şanslıyım bütün hayallerim büyük kitleler tarafından paylaşıldı ve beğenildi. Bu filmin de onlar gibi olacağını hissediyorum.

Neden popüler olmayan isimleri seçtiniz?

Pek çok oyuncunun ilk başrolünü oynadığı filmlerin yapımcılığını yaptım. Çok popüler isimlerle de film yapılır ama gerçeklik duygusunu verebilmek çok önemli. Fetih 1453’te Türkiye’nin en tanınmış oyuncusunu oynatabilirdim ama her hafta ekranda olan bir oyuncuya Fatih rolüne girdiğinde seyirci ne kadar inanır. Bu yüzden tercihim ünlü ve popüler oyuncular olmuyor. Gerçekliğe bakıyorum.

ŞAHAN BENİM EVLADIM GİBİDİR...

Komedi karakterleri hep küfürlü olmak zorunda mı?

Tabii ki öyle bir zorunluluk yok. Ali Kundilli’nin ilkinde hiç küfür yoktu, ikincisinde çok az var. Fakat hayatın içinde olan sanatın içinde de olur. Elbet galis küfürlerden bahetmiyorum. İçinde bulunduğunuz bir durumdan ötürü bir reflekse ağzınızdan küfür çıkıyorsa, çıkmalıdır.

Cümle başına iki küfür düşen kızımın izlemesini istemediğim hiç bir filmi yapmam. Komediyi küfürle yapan yapımların karşısındayım.

Osman Pazarlama ve Ali Kundilli’nin konusu birbirine benzetildi...

Evet benzetenler oldu ama Şahan bizimkini izledi kendine uyarladı gibi bir şey olmaz. Şahan öyle şey yapmaz. O benim evladım gibi, ailemizden biri. Sadece profesyonel hayatına tek başına devam etme kararı aldı. Buna saygı duydum ve hep arkasında destekçisi oldum. Bildiğim ne varsa onunla paylaşırım. Kaldı ki daha biz bu filmi çekmden Şahan gelip bana Osman Pazarlama’nın konusunu anlattı bende ona Kundilli’nin senaryosu anlattım. Bu konudu Şahan’a haksızlık yapılmamalı.

FİLM ENFLASYONUNU SAKINCALI BULUYORUM

Film enflasyonuna ne diyorsunu?

Yılda 150 tane film yapılıyor. İnanılmaz bir film enflasyonu var. Bunu çok sakıncalı buluyorum. Sonuçta Türkiye sadece 55 milyon bilet satan bir ülke. Fransa’yla bizim nüfuzumuz aynı ama oradaki bilet satış fiyatı 220 milyon. Ama onlar yılda 90 film çekiyor. Bizde çekilen 150 filmin, yüz tanesi zaten yüz binin altında kalıyor. Bu filmleri yapan 120 kişinin yapımcısını yönetmeni ben tanımıyorum. Bunların arasında dişçileri, fırıncılar, petrolcüler ve otelciler var. Ya tutarsa diye herkes sinemada şansını denemek istiyor ama bunların hepsi zarar. Ayrıca bu enflasyon seyircide bıkkınlık yaratabilir.

Fetih 1453 gibi epik bir film yapmayı düşünüyor musunuz?

En büyük hayallerimden biri Atatürk filmi çekmek. Önümüzdeki yıllarda Atatürk’ün bir dönemini anlatan, başından geçen bir olayı konu edinen bir film çekeceğim. Bu konuda yapılan en büyük hata Atatürk filmleri hep doğumu ve ölümü arasında geçer. Günlük yaşadığı tek bir olay başlı başlına bir konuyken, böyle büyük bir önderin tek bir filmde bütün ömrü anlatılamaz. Bu filmi çekmek için de yine bütün her şeyimi bu filme yatıracağım.