Kış geliyor, bağışıklığı güçlü tutmak gerekiyor! Uzmanı sadece “2 kupa” içilmeli, diyerek uyardı!
Mevsimsel geçişlere bağlı olarak grip, farenjit, tonsillit ve soğuk algınlığı hastalıkları kapıda! Virüslerden kaynaklı üst solunum yolu enfeksiyonlarıyla mücadelede bağışıklığı güçlü tutmak ise en önemli silah. Bağışıklığı güçlü tutmanın yolu da sağlıklı beslenmeden geçiyor. Uzman Diyetisyen Şükrü Can Gülşen de çok yönlü beslenmenin önemine dikkat çekerek su, et, süt, sebze ve meyvenin yeterli ve dengeli tüketilmesinin vücut sağlığını koruduğunu ve güçlendirdiğini söylüyor.
DUYGU YEŞİLGÖZ / gazetevatan.com
Havaların soğumasıyla birlikte hareketsizlik artar, kapalı ortamlarda geçirilen süre uzar, bir de sağlıklı ve güçlü bir şekilde beslenilmezse hastalıkların önü açılır. Hastalıklara davetiye çıkarmamak için atılacak en önemli adım, sağlıklı her gıdanın tüketilmesiyle atılıyor. “Hastalıklardan korunma güçlü bir bağışıklıkla mümkündür” diyen Uzman Diyetisyen Şükrü Can Gülşen hastalıklara karşı önemli önleyici beslenme önerilerinde bulundu.
"Amino asitler dışarıdan alınmalı"
“Tek yönlü beslenmekten ziyade her yönlü beslenmek gerekir. Meyveden sebzeye, etten süte her gıdayı yeterli ve dengeli tüketmek vücut sağlığını korur ve güçlendirir” diyen Gülşen, elzem aminoasitlerin vücut tarafından üretilmediğini ve dışarıdan alınması gerektiğini de hatırlattı ve amino asitlerin vücudun temel yapı taşları olduğunu, bu yapı taşlarının hücre oluşumundan, hücre yenilenmesine, kas oluşumundan, dokulara her yerde büyük öneme sahip olduğunun altını çizdi.
"Kahvaltı boş enerji depolarını doldurur"
Elzem amino asitlerinin en çok yumurta ve anne sütünde bulunduğuna da dikkat çeken Gülşen, meyve ve sebzelerde bulunan C vitaminin ise vücut sağlığı için çok önemli olduğunu vurguladı:
“Kapya biber, yeşil biber, portakal, kivi, mandalina, greyfurt gibi meyvelerde ascorbik asit yani C vitamini çok bulunur. Askorbik asitte serbest radikalleri indergeyerek hastalığın vücuda geçişini engeller bu sebeple sürekli tüketilmesi gerekmektedir.”
Bağışıklığı güçlendirmede kahvaltının oldukça önemli olduğunu da belirlen Gülşen, güne muhakkak kahvaltıyla başlanılması tavsiyesinde de bulundu.
“Vücut gece uyurken gerekli enerji depolarını kullanır. Sabah uyanıldığında depolar boş olduğunda kaslara ve dokularda enerji ihtiyacı meydana gelir. Kahvaltı bu enerji ihtiyacını karşılar. Enerji karşılanmazsa vücut savunmasız kalır, bağışıklık düşer.”
Sirkenin de bağışıklık sistemini güçlendirmedeki önemine dikkat çeken Gülşen, salatalarda ve çorbalarda mutlaka sirke kullanması gerektiğini “Sirkeler antiseptiktir, yani vücudu temizler bakterileri öldürür. Bu sayede vücuda bakteri ve mikroorganizmaların girmesine izin vermez” kelimeleriyle ifade etti.
"Bitki çayları demleyerek tüketilmeli"
Havaların soğumaya başlaması ile özellikle grip, soğuk algınlığından korunmak için en çok başvurulan bitki çaylarına yönelik de bilgi veren Gülşen, “Yeşil çay, beyaz çay, zencefil çayı, hibuskus, rezene, ıhlamur, ekinezya, kekik gibi... çaylar içerisinde bulunan antioksidanlar sebebiyle bağışıklığımızı güçlendirir. Yeşil çay, beyaz çay, zencefil çayı, hibuskus, rezene, ıhlamur, ekinezya, kekik bitki çaylarına, alıç, enginar, üzüm gibi antoksidant açıdan zengin sirkeleri ve isot, pul biber, kimyon, zerdeçal, zencefil gibi baharatları ekleyebiliriz” derken bitki çaylarının tüketimine yönelik de uyarılarda bulundu.
Bitki çaylarının yan etkileri olabileceğine vurgu yapan ve araştırıp tüketilmesi gerektiği belirten Gülken özellikle kronik hastalığı olan kişilerin bitki çayı tüketirken çok dikkatli olmasını istedi. Farklı bitki çaylarının ise birlikte tüketmemesi gerektiğine de dikkat çeken Gülşen “bitki çaylarını kaynatarak değil, demleyerek tüketmek gerekir” dedi ve en fazla 2 kupa içilmesini taksiye etti.