Kendimi var etmek için bir adama ihtiyacım yok
Son dönemlerde iki farklı yarışma programıyla ekranlara geri dönen Öykü Serter ile Şamdan Plus’ın 11’nci yıl sayısı için çok özel bir söyleşi yaptı. Serter, kendisiyle ilgili önyargıları, sunuculuğa olan tutkusunu ve özel hayatını anlattı
Üç senelik bir aradan sonra ekranlara geri döndünüz. İş temponuza alışabildiniz mi?
Ekrandan ekranı unutacak kadar uzak kaldım diyebilirim; üç seneden çok daha uzun bir süre aslında... Maddi olarak küçüldüğüm manevi olarak dirilmeye gayret ettiğim son derece özel ve iyi ki dedirten kendimle baş başa geçirdiğim zamanlar... Ancak şu anda hayatımda uykuya bile fırsat bırakmayan bu hızlı tempoyu çok özlemişim.
Türkiye’nin en başarılı sunucularından birisiniz, bu başarı nasıl geldi?
Evet, işimi yapma tarzım farklı ve bu farklılıklarım üzerine çalışıyorum. Çok çalışmak ve özgün olabilme meselesi başarının evrensel sırrı.
Sizce siz nasıl bir sunucusunuz? Bir insanın başarılı bir sunucu olması için hangi özelliklere ihtiyacı olmalı?
Sunuculuk kişisel bir yolculuk; kişiye özgü bir tarz belirlemenin belki de en zor olduğu işlerden biri. Televizyon programlarının da diziler gibi türleri var; reality, bilgi yarışması gibi... Bunların hepsi de içeriklerine uygun ve farklı sunumlar gerektirir.
İşte Benim Stilim’in dengesiyim
‘İşte Benim Stilim’de bol bol yarışmacılar arasında tartışmalar çıkıyor. İki tarafın arasında kendinizi hakem gibi görüyor musunuz?
Tartışmalar kendiliğinden ortaya çıkabiliyor. Tarafların kendini ifade etmiş olması önemli; programın unsuru insan ve onun davranışları üzerine olunca tansiyon çok yükselebiliyor. Ben de mümkün olduğunca dengeyi sağlamaya gayret ediyorum.
HEP ‘AZ ÜNLÜ‘ OLMAYI SEVDİM
Bu zamana kadar hep işlerinizle konuşuldunuz çok fazla medyatik olmadınız. Sizce ‘ünlü’ olmak ne demek?
Ne kadar popüler o kadar imkan, meselenin özü bu. Popülerliği muhafaza etme son derece başarısızım, çünkü ruhum yoruluyor. İşim nedeniyle ekranda olduğum dönemlerde ister istemez görünür oluyorum. Ekranda değilsem de huzurlu ve sakin hayatıma geri dönüyorum. Kendimi iyi hissettiğim zamanlarda hayatımın belli bir ritmi var ve ben o ritmin dışına çıktığımda dengem bozuluyor. Ünlü olmanın özelin deşifre olmasını mecbur kılan ve herkese söz hakkı verirmiş gibi bir yanı var ya, işte özgürlüğü kısıtlayan bu yanıyla pek anlaşamıyorum. Mahrem benim hayatımda fazlasıyla önemlidir. O yüzden hep ‘az ünlü’ olmayı sevmişimdir. Kimseden farklı ya da daha özel değilim sadece işimle ilgiliyim beraberinde getirdikleriyle değil... Ayrıca benim özel hayatım kimi niye ilgilendirsin ki? Gıpta ile kıskançlık arasında dağlar kadar fark var; biri pozitif ve ilham verirken diğeri negatif ve o hissi taşıyana büyük bir yük...
Kendimle baş başa kalmaya ihtiyacım var
Bir dönem iki program bir arada sundunuz. Özel hayatınıza vakit ayırabiliyor musunuz?
Rising Star Türkiye finalini yaptık; rüzgar gibi geçti ve müthiş keyifli bir işti. İki bambaşka iş, itiraf ediyorum aç-kapa şalteri epey zorladı. Aynı gün içinde gündüz İşte Benim Stilim çekip akşamına Rising Star’da canlı yayına çıkıyordum ve haftada üç gün bu tempoda yaşamak düşünüyorum da gerçekten dile kolaymış. Yoruldum ama hayatımın tümünün çalışma üzerine kurulu olması beni mutlu ediyor ve şükrediyorum. Özel hayat dediğim de ailem ve dostlarım... Onlar her şartta benimle ve yanımdadırlar. Zaten artık durumu kabullendiler; sitem de etmiyorlar. Sadece yeni bir huy edindim eve geldiğimde ne kadar yorgun olursam olayım kafamı boşaltabilene kadar uykusuz kalıyorum; o kendimle baş başa kalmalara ihtiyacım var. “Ey kafa! Akıt zehirini!” temizliğini yapmadan uykuyla buluşmuyor gözlerim... İşte o yalnız kalmaya bile vakit yok durum o derece vahim (gülüyor).
Kadın derin, adam yüzme bilmiyor!
Aşk sizin için ne ifade ediyor? Aşık olduğunuz da nasıl bir kadın oluyorsunuz?
‘Kadın derin, adam yüzme bilmiyor’ diye bir fotoğrafa denk geldim sosyal medyada. Gereğinden fazla sabırlı ve anlayışlı olduğum için biraz geç anlıyorum ve bir bakmışsın yıllar geçip gitmiş. Ama aşk bu; iz bırakmazsa, acıtmazsa nasıl öğrenebiliriz ki kendimizi sevmeyi? İnsanın özüne giden istikametin patikası bana göre aşk. Ancak bir kadın olarak kendimi var etmek için bir adama ihtiyacım yok. Yalnızlıkla, tek başınalık bambaşka haller. Biri mecburiyet diğeri tercihtir ve ben tercih ediyorum.