Karakterlerim sivri adamlar
Çukur’da Vartolu karakterini canlandıran Erkan Kolçak Köstendil, Episode derginin bu ay konuğu oldu. Köstendil, oyunculuk dışında kameranın arkasıyla ilgili olduğunun altınız çizdi. Köstendil, “Oynadığım karakterlerin ortak paydası, sivri ve biraz daha yoğun olmaları” dedi
Çukur’daki Vartolu’yu nasıl tarif edersiniz?
Hiçbirimiz sabah kalktığında, ben bugün de ne kadar kötü bir insanım diye uyanmıyor. Yaşadığı şeylerden ötürü kötücül tarafları ağır basan bir karakter ama nedenlerini de anlattığı için senaryoda seyirci onunla empati kuruyor. Seyirci, aslında küçük Salih’le empati kuruyor. Vartolu gerçekçi yazılmış bir karakter, elimden geldiğince gerçek oynamaya çalışıyorum.
Oynadığınız karakterler çok sivri. Karakterle ilgili nasıl bir çalışmada bulunuyorsunuz?
Galiba çalıştığım işlerin de etkisi var. Sporcuyken deplasmana gittiğim için Türkiye’nin her bölgesini gezip görme, oradaki insanlarla sohbet etme, onları gözlemleme şansına sahip oldum. Bu da bir artı oluyordur herhalde. Evet, birbirinden farklı olmasına dikkat ediyorum bir senaryo geldiği zaman. Yeni bir şeyle çıkmak istiyorum insanların karşısına. Oynadığım karakterlerin ortak paydası, sivri ve biraz daha yoğun olmaları.
Oyuncuların “topluma örnek vatandaş” durumu var. Böyle bir sorumluluk hissediyor musunuz?
Hiç hissetmiyorum. Sadece küçük çocuklara karşı hissediyorum. Onların yüzüne bakamayacağım şeyler yapmamaya çalışıyorum. O da elimden geldiğince. Neticede hatalarımla günahlarımla sıradan bir insanım. “Sanatçı topluma örnek olmalıdır” sözüne inanmıyorum; niye, sanatçının toplumdaki insandan ne ayrıcalığı, ne fazlası var? Biz toplumun bir parçasıyız, bütün insanlar, iyi anlamda birbirimize örnek olmaya çalışmalıyız.
Kurduğunuz film şirketi ve çektiğiniz kısa filmler de var...
Amsterdam’da bir film şirketi kurduk, çünkü orada 9 bölümlük bir internet dizisi çekmek istiyoruz, Tırnık in Amsterdam diye. Senaryoyu ben yazıyorum. Açıkçası yazarken en çok beslendiğim şey susmak... Elimden geldiğince olan biten her şeye susmaya çalışıyorum.
İyi insan olmak önemli
Yazmak, yönetmek, oynamak... Bunlar arasında en rahat hissettiğiniz alan hangisi?
Yazmak, çünkü en ucuzu o. En zoru da o. Açıkçası kamera arkasından daha fazla keyif alıyorum. Bunların hiçbirini yapmayıp kaleciliğe de devam edebilirdim ya da yarın hepsini bırakıp ona dönebilirim, bilmiyorum. Bize çocukluktan beri şu soruluyor: Büyüyünce ne olacaksın? İnşallah iyi bir insan olacağım, onun dışında niye bir tane şey olmak zorundayım ki? Mesela beni çok heyecanlandırıyor, bir oyun yazdım, İkinci Kat’a verdim, adı Tezgah; onlara çok güveniyorum, onlar başladılar okuma provalarına.
Yapılan işin sonucu ünlü olmayı nasıl yönetiyorsunuz?
Bunlar olacak hayatımızda. Ayrıca artık herkes paparazzi, herkesin elinde kamera. Burada önemli olan tek bir şey var, saygı. Daha garip bir şey var artık, elinde telefon var, sizi çekiyor, sormadan, izin almadan… Saygıyla, sevgiyle her şeyi kolayca yönetebiliyor insan; gerisi harala gürele. Ünlü olmak gelip geçici, muhabbetimiz kalıcı olsun yeter.