Gazete Vatan Logo
Televizyonİşte olaylı programın perde arkası

İşte olaylı programın perde arkası

Abbas Güçlü, 'Genç Bakış' programında yaşananları anlattı: Kapılar kırılma noktasına geldi...

Demokrasiyi konuşalım dedik ama...
Yedi yıla yakın zamandır üniversitelerde Genç Bakış’ı yapıyoruz. En kısa olanı önceki gece ODTÜ’de gerçekleşti. En uzun program da yine ODTÜ’de gerçekleşmişti. Uzunluk rekorunu, Demirel ile kırmıştık. Program 5 saate yıkın sürmüştü. Demirel’e karşı öylesine yoğun tepkiler olmuştu ki, Demirel, bazen hakarete de varan tüm soruları sabırla dinlemiş ve tek tek cevaplamıştı. Protestolar program öncesinde başlamış, bittikten sonra da devam etmişti. Ancak, gözden kaçan bir şey vardı. Demirel’e kızanlar kadar, alkışlayanlar da ordaydı. Ama bugün olduğu gibi o gün de hep protestocular ilgi odağı oldu...
Meclis ve parti içi demokrasiyi konuşacağımız 23 Nisan Genç Bakış’ını ise 34’üncü dakikasında kesmek zorunda kaldık. Çünkü, dışarıda büyük huzursuzluk vardı.
Fikri Sağlar, Kamer Genç, Tuğrul Türkeş ve Turhan Çömez’in katıldığı programa dakikalar kala, kapı önüne yığılan öğrenciler arasındaki huzursuzluk doruğa çıkınca, önce programı seyircisiz yapma kararı aldık. Ardından da kapılar kırılma noktasına gelince, yarıda kesmenin daha hayırlı olacağı kanısına vardık.



Huzur bozulmasın
Üniversitelerde gerçekleştirdiğimiz canlı yayınlarda birinci önceliğimiz, ta en başında beri, hiç bir şekilde huzurun bozulmaması oldu. Bu yüzden, bu kadar erken olmasa da sert tartışmalar nedeniyle, kesmek zorunda kaldığımız başka programlarımız da oldu. Örneğin Erkan Mumcu’da. Örneğin Deniz Baykal’da...
Sözlü tartışmaların kavgaya dönüşmesine hiç olanak vermedik. Kavga çıksın da reyting alalım gibi aymazlığın içine hiç düşmedik. Tek kuralımız, saygı sınırlarının aşılmaması ve sözlü atışmanın ötesine geçilmemesi oldu. Hep riayet edildi.
Peki ODTÜ’de ne oldu da yayını kestik?
İnternet sitelerinde öyle yorumlar yapılıyor ki şaşıp kaldık. Orada olmasak, bu kararları biz vermiyor olsak, inanın kafamız karışırdı. Türkiye pek çok konuda paranoya noktasına gelmiş. Belli ki bunda hepimizin payı var.
İlk tepkiler, hükümet fazla eleştirilince, yayını RTÜK mü kestirdi yönünde oldu. Sonra, kavga dövüş çıktı da o yüzden kesildi diye devam etti. Kamer Genç’e burada da sansür uygulandı demeye kadar vardı.
Oysa sadece huzursuzluğun daha da tırmanmasını önleme duyarlılığından başka hiçbir neden yoktu. Ülkemiz gergin günlerden geçiyor. Bunu daha da artırmanın kimseye bir faydası olmayacağını göstermek istedik, o kadar..

Birkaç yüz kişi
ODTÜ, sadece ülkemizin değil, dünyanın en iyi yükseköğretim kurumlarından biri. 24 bin öğrencisi var. Protestocuların sayısı ise birkaç yüzden fazla değildi. O yüzden, ekrana, alışılageldiği gibi yaptığımız, üniversitenin adını, yani ODTÜ’yü yazmadık. Yanlış anlaşılmasın, diye sadece Ankara dedik. Çünkü ODTÜ’ye haksızlık olurdu.
ODTÜ’de âdettir. Kiminle giderseniz gidin hep eleştirilir. Eleştirilenlerin en başında da hep rektör gelir. Bu dün de böyleydi, bugünde böyle. Ama hep biliriz ki bazı minik azınlıkların dışında ODTÜ ayrı bir dünyadır. Bilimdir, araştırmadır, akıldır, cesarettir, yenilikçiliktir.
Ankara’daki gerginliğin, özellikle üniversiteleri etkisi altına aldığını görmek için müneccim olmaya gerek yok. Erdoğan-Baykal arasındaki buzdağı, gençleri de etkiliyor. Ellerine koz veriyor. Üniversitelerdeki tansiyonun düşürülmesi, gerçekten samimi olarak isteniyorsa, önce Meclis içi tansiyonun düşürülmesi gerekir. Bu çok önemli!..
Konuklarımız, programın ilk turunda öylesine çarpıcı açıklamalarda bulundular ki ağzımız açık kaldı. Ne TBMM kürsüsünde özgürce konuşma ortamı varmış ne de siyasi parti gruplarında. Eleştirdiğinizde ya dayak yiyorsunuz ya da kapı önüne konuyorsunuz. İlk anda anlatılan bunlardı. Arkası da gelecekti ama olmadı.
Öğrenciler dışarıda, Tuğrul Türkeş’i hedef alarak “Kahrolsun Faşizm” diye tempo tutarken, o içeride, gelsinler aynı sloganı birlikte atalım diyordu.
ODTÜ, Jandarma bölgesinde. Yani güvenliği onlar sağlıyor. Çok sağduyulular. Deneyimliler ve soğukkanlılar. Müdahale yerine öğrencilerin sakinleşmesini bekliyorlar. En iyisini de ediyorlar.
Grup temsilcileriyle konuştuğunuzda hepsi diğerini suçluyor. Sol sağı, sağ da solu. Her üniversitede durum böyle. Ama garip olan, ODTÜ’ye bile dışarıdan öğrencilerin sızması. Yönetim bu konuda “Ne kadar tedbir alırsanız alın, bir yolunu buluyorlar. Kampus alanı çok büyük, hiçbir şey yapamazlarsa dikenli tellerden atlayıp içeri giriyorlar. Bu da çok daha dikkatli olmamızı gerektiriyor” değerlendirmesi yapıyorlar.
Özetin özeti: Konuşan Türkiye özlemini hiç kimse sabote etmemeli, baskıdan şikâyet edenler başkasına baskı uygulamamalı ve huzurun her şeyden önemli olduğunu hiç kimse aklından çıkarmamalıdır.

ABBAS GÜÇLÜ




Haberin Devamı