‘Huzurlu ve mutlu olmak için bir erkeğe ihtiyacımız yok’
Ziynet Sali’nin yeni albümü ‘No:6’nın görsel tasarımını Mete Özgencil ve Fatih Kocatürk, müzik direktörlüğünü ise Sıla Gençoğlu üstlendi. Murat Küçük’ün Bozcaada’da çektiği ‘Mevsimsizim’ klibi de müzik kanallarında gösterime girdi.
Ziynet Sali’nin boşuna en çok ekstraya giden popçu unvanı yok. Yeme-içmeye de düşkün; siz öyle çıtı pıtı göründüğüne bakmayın. Yani derler ya ‘kafa kız’, sahiden de öyle. Yeni albümü arifesinde sadece müzik değil, aşkı da konuştuk. Bir gazeteci olarak, Hamit Altıntop’un ondan ayrılıp, bir ay içinde evlenmesini de sordum ama “Artık evlendi, o konuya girmeyelim” dedi. Ben de çok üstelemedim ama röportajı okursanız, bu büyük aşkın onu nasıl etkilediğini görebilirsiniz. 10 yeni şarkısı ile hayranlarının karşısına çıkmaya hazır olan Ziynet, ilk röportajını Hafta Sonu dergisi ile yaptı.
Yeni albümden önce 2014 yılına ait bir soru sormak istiyorum. ‘Benim Adım Leyla’ şarkın rekor kırdı. Bunu neye bağlıyorsun?
Çok sevildi çünkü çok samimi bir şarkıydı. Müziği ve sözleri tamamen beni anlatıyordu. O şarkının müziğini ben bulmuştum; duyar duymaz “Ben bir melodi olsaydım bu olurdum” dedim. Hani, altıncı his diyorsun ya, ben de hit kokan romantik şarkıları anında duyup yakalayabiliyorum. Müziğini Sıla’ya dinlettim ve çok beğendi; oturdu, bir gecede sözleri yazdı. Duygular ikimizin ortak duyguları ama o kadar haute couture, o kadar bütünlük içinde bir şarkı oldu ki... Ben dibine kadar yaşanan aşkları çok sevdiğim için, insanlar da ‘Leyla’da bunu hissediyor.
Eski albümlerine göre bana şarkıların daha sade geldi.
Her mevsime, her aya göre şarkılar yaptık. Bir önceki albümde olan karışıklık -ki bana göre zenginlik- olan müzik tarzı evet, bu albümde yok.
‘ARTIK GİDERLİ, ATARLI ŞARKI YOK’
Sen önceleri daha çok dans şarkıları yapıyordun, sanırım bu albüm pek öyle değil.
Bu anlatan bir kadın, arayışlarını tamamlamış, buram buram edebiyat kokan bir kadın. Artık giderli, atarlı şarkı yok yani! Bu albümde aradığını bulmuş ve oturmuş bir kadın var. Ben daha çok yorumculuğumu öne çıkarmak istiyordum ve bunu Sıla ile hep konuşuyorduk. Biz Sıla ile bir araya geldiğimizde aramızda üçüncü kişinin adı bile geçmez, sadece müzik konuşuruz. ‘Deli’ ve ‘Senin Olsun’ şarkılarımız çok sevilmişti. Onların üstüne aslında dört yıl önce filizlenen bir projeydi bu. Her buluştuğumuzda onun kendi şarkılarını söylerim. O da buna bayılır ve bana “Sen benim şarkılarıma benden daha fazla sahip çıkıyorsun” derdi. Sıla, alaturkayı çok seven bir kadındır ve benim yorumumu da çok seviyordu. Stüdyoda çalışırken çok güzel bir paylaşımımız oldu.
Sıla gelmiş, Jennifer Lopez kaçmış!
Sıla’nın tam sekiz şarkısı var. Müzikte her zaman aynı şeyi yaparsam ben de sıkılırım. İçimdeki yorumcuyu ortaya çıkarmak istiyordum. Bu değişikliği yaparsan hem sen hem de dinleyicini heyecanlandırırsın...
‘Mevsimsizim’ ile çıkacaksın. Şarkıyı İskender Paydaş mı böyle yaptı, yoksa orijinali mi ska?
Ska türünde şarkıyı bizde en son Athena yapmıştı. Bir gün Atina’da bir programdaydık; bir şarkıcı çıktı ve bunu söyledi. Yanımızda Alex de vardı dedim ki: “Bana hemen bu şarkıyı buluyorsun!” Hit avcısıyım ben. Aradık, bulduk. Şarkı bir rock grubuna ait çıktı. Baktık melodide bir sakızlık var; çok sıcak, güzel ve neşeli. Benim o pozitif yanımı çok iyi anlatan bir şarkı. Müzik güzel ama sözü de çok önemli… Sıla da çok sevdi ve yazdı. Zaten biz bu konsepti oluştururken “Bak şu şarkım var, şu şarkım var, al hangisini istersen” demedi. Hepsi bana özel, haute couture yazılan şarkılardır. Ben çok dipte ve yoğun yaşarım duygularımı… Sıla benim bu yönümü seviyor. Ne yapabilirim, benim duygum fazla ama kelimelerim az!
‘YAŞADIĞIM AŞK, HAYATIMDAKİ EN BÜYÜK YARAM OLDU’
Duygusal şeylere gelelim. Çalı çırpılar demişken, o ‘Diken’ şarkısında kastedilen diken Galatasaraylı futbolcu aşkın Hamit Altıntop mu, yoksa başka bir futbolcu mu?
Yok canım, başka çalı çırpı dolu ortalık (kahkahalar).
Başka çalı çırpı futbolcu Salih Uçan mı?
Yok canım, dedikodu!
Şu an hayatında kimse yok mu?
Valla billa yok ama aşka hazırım. Aşk, hazır olduğunda gelirmiş. Ama bizim sektörden olacağını sanmıyorum. Bir dönem kendimi çok hırpalamıştım. Bir aşk yaşamıştım ve benim hayatımdaki en büyük yaram oldu. Ben bu aşkı çok temiz şekilde yaşamıştım ama mesleğimin sorun olacağını hiç düşünmemişim.
Ne zamandan beri hayatında kimse yok?
Eyvah, sıkıştım! Zor zorular başladı. Dünden beri dermişim (kahkahalar). Bruno mesela, gerçekten çok yakışıklı çocuktu. Ama çirkin dediğin bir çocukla sohbet edersin, bir kıvılcım olur ve bütün yelkenlerin iner. Öte yandan, Bruno ile görüştük, yemeklere çıktık...
Siz sevgili olmadınız mı?
Çok yazıldı ama hayır olmadık! İstanbul’da kim varsa; kadını, erkeği, herkes Bruno’nun peşindeydi. Ama o benim sevgilim değil, arkadaşımdır. Zaten şu anda Hindistan’da modellik yapıyor.
Bu kadar ünlüsün, birini bulman bizden daha kolay değil mi?
Aslında daha zor. Mesleğinden ötürü bir kontrol hali geliyor üstüne. Daha seçici oluyorsun. Tek gecelik aşklarım hiç olmadı, bundan sonra da olmaz. Tek gecelik ortamların kadını değilim. Ben kadere inanıyorum. Doğru kişi hayatıma gelecektir, geldiği gün de size söyleyeceğim. Şimdi bu albüm benim en büyük hedefimdi; o tamam. Artık sırada aşk var.
‘X FACTOR’DE REAL AĞLADIĞIM İÇİN İHALE BANA KALDI’
Hayatında en fazla eleştiriyi ‘X Factor’ yarışmasında jüri olunca aldın.
Proje güzeldi, iyi sesler de vardı. Duygumu hiç saklayan bir kadın olmadım ki... O kadar çok ağlamadım ama işte olay patladı. Yayında ağladığım iki şarkı var çünkü o gün yine kötü bir günümdü. Çocuğun söylediği şarkı, ayrıldığım sevgilimle olan şarkımızdı. Hepsi birbirini tetikledi. Televizyonda ışık çok önemlidir. Orada kullanılan ışık gözümüzün içine giriyor ve gözleri hep nemli nemli tutuyor. Armağan’ın da, Ömer’in de gözleri öyleydi ama ben real ağladığım için ihale bana kaldı.
“Reyting için mahsus yaptı” dediler...
Ben sahte işlerin adamı değilim, ağla deseler gülerim ben! O yüzden televizyon bana göre değilmiş.
Dizi teklifi geliyor mu?
Armağan çok istiyordu, hatta Fatih Aksoy’a söylüyordu. ‘Dadı’ dizisi çok tutmuştu ya… “Ziynet’e o tarz sit-com bir şeyler yapalım” diyordu. İyi bir proje gelirse, neden olmasın?
‘SILA İLE FAVORİ MEKANIMIZ EV’
Sıla ile “Biz ikimiz müzikten başka bir şey konuşmayız” dedin, peki birlikte nasıl vakit geçirirsiniz?
Sıla ile olan arkadaşlığımızı açıklamak için Mevlana’dan bir örnek vereceğim: “Bir mum diğer mumu aydınlattığında, kendi ışığından bir şey kaybetmezmiş.” Müzik konuşuyoruz, araştırıyoruz evet. Bence bu bir ruh hali ve aşmış bir arkadaşlık... Egosu yüksek bir iş yapıyoruz çünkü. En favori mekanımız ev; yemekleri Sıla yapıyor. Benim de ara sıcaklarım iyidir! Sıla ile beraber, ileride Akdeniz-Ege mutfağı bir yer açmak istiyoruz. Bizde böyle yakın dostluklar oldu mu, iyi bir şey düşünülmez, illa altında bir şeyler aranır. Film yıldızıysan yönetmenle yatıyorsundur, şarkıcıysan prodüktörün yatağından geçiyorsundur. Bizde öyle bir şey yok.