Hızlı stil sahibi
Profesyonel bir sporcunun dur durak bilmeyen hayat temposuna kaç antrenman, deplasman ve toplantı sığar? GQ yeni sayısında gün boyu hareket halinde konfor vaat eden kıyafetleri Beşiktaşlı basketbolcu Engin Atsür Galatasaray’ın stoperi Semih Kaya ve Beşiktaş’ın yıldızı Ricardo Quaresma’nın tarzına uyarladı.
SEMİH KAYA
TAKINTIM BEYAZ TİŞÖRTLER
Spor senin için neredeyse bir aile geleneği. Baban da bir dönem kalecilik yapmış. Böyle bir ailede yetişmek, seni nasıl etkiledi büyürken?
Olumlu etkilediğini düşünüyorum. Futbol özellikle ülkemizde çok özel, önemli bir noktada. Ailemizde babam, dedem ve ağabeylerim, futbola çok meraklılar. Babam profesyonel seviyeye tam yükselecekken dedem ona engel olmuş. Dedem kendi oğluna böyle bir engel koymanın pişmanlığıyla beni hep destekledi. Bu yüzden rahatlıkla söyleyebilirim ki sadece futbol değil, sporla fazlasıyla iç içe olan bu ailenin bir ferdi olmak hepimizi olumlu yönde etkiledi. Nişanlım da basketbolcu; sporun hayatımızın merkezinde olması hem aileden gelen, hem de ileride ailemizde olacak bir gelenek.
Profesyonel bir sporcu olmak günlük stilini nasıl etkiliyor?
Sporcu olduğum için gardırobumun büyük bir kısmını, Nike’ın başı çektiği spor giyim parçaları oluşturuyor. Ancak nişanlımla tanıştıktan sonra, bu işi biraz o devraldı diyebilirim.
Antrenmanlar, deplasman derken yüksek tempoda bir hayat yaşıyorsun. Peki kıyafetlerin bu hıza ayak uydurabiliyor mu?
Tabii ki! Bu parçalar gerçekten benim için oldukça önemli bir yerde duruyor çünkü bir sporcu olarak konfor, ilk düşünülmesi gereken ayrıntı. Tabii arada sırada daha klasik olmayı da seviyorum; hem spor hem klasik stili birleştirmek benim için ideal formül.
Gardırobunda en fazla ne var?
Beyaz tişört. Gardırobumda elli tane tişört varsa otuzu beyazdır. Böyle bir takıntım var.
ENGİN ATSÜR
SADE RENKLERDE SNEAKERLAR GİYERİM
Sekiz yaşından beri basketbol oynuyorsun. Basketbolun bu kadar uzun süre hayatında olması senin için neleri değiştirdi?
Sadece basketbol özelinde değil tabii; herhangi bir spor veya sanat dalıyla uğraştığınızda, buna küçük yaşta başlamanız gerekiyor. Bu erken başlangıç da, hayatınızı farklı bir disiplin ve düzenle şekillendirmenize yol açıyor. Yalnızca antrenmanlar için değil, antrenman dışında da tüm hayatınızı buna göre programlıyorsunuz. Okul-basketbol-ev üçgeninde, ki bu İstanbul gibi mesafelerin büyük olduğu şehirde tahmin ettiğinizden de yoğun bir üçgen. Zorlandığınız oluyor ama bu insana her şeyden önce büyük bir çalışma disiplini ve bir hayat tarzı kazandırıyor. Beğenseniz de, beğenmeseniz de bu hayat tarzı sizinle. Bu düzen ve disiplin, yalnızca basketbolda değil yaşamımın farklı alanlarında da bana yardımcı oldu.
Son dönemde spor giyim ve moda yakın temasta. Senin bu kesişim kümesine dahil olan favori parçan var mı?
Aslında mesleğimiz gereği spor giyim ve modanın kesişimi bizim için pek son dakika haberi değil; daha spontane ve bilinçsizce de olsa şık ve spor parçaları birleştiriyorduk. Bence insanların konforlarına önem vermeleri olumlu bir gelişme. Favori parçam sade renklerdeki sneaker’lar.
RİCARDO QUARESMA
GİYİNMEYİ VE TABİİ Kİ ŞIK KIYAFETLERİ ÇOK SEVİYORUM
Profesyonel bir sporcu olmak, yıllar içerisinde karakterini nasıl şekillendirdi?
Gençlik zamanlarımda, yani ilk meşhur olmaya başladığım yıllarda şöhretin bedelini biraz ağır ödedim. Sıradan bir semtte, sıradan bir ailenin ferdi olarak yaşarken, meşhur olmamla birlikte alıştığım hayatı sürdürememeye başladım. Bu durum, ailem ve arkadaşlarımla vakit geçirirken bile beni kısıtlıyordu. Futbol dışındaki hayatıyla gündeme gelmeyen bir futbolcu olmak için gençlik yıllarımda çok uğraştım ve yoruldum. Bugüne geldiğimizde ise tüm bu zorlu anlara karşın profesyonel sporcu olmanın pozitif taraflarının daha ağır bastığını ve beni daha iyi bir insana dönüştürdüğünü görüyorum.
Kısa bir ayrılığın ardından İstanbul’a geri döndün. Şehirle aranda nasıl bir bağ var?
Burası tek kelimeyle mükemmel bir şehir. Belki söylememe bile gerek yok ama İstanbul dünyanın en iyi metropollerinden biri. Üstüne üstlük böyle bir şehirde, prestijli bir takımda futbol oynamak eminim ki bütün oyuncuların rüyasıdır. Mesleğim yüzünden çok fazla şehir gezdim ve farklı yerlerde yaşadım; ama İstanbul’un yeri farklı. Ben futbol oynarken ailemin de iyi vakit geçirdiğinden emin olmak istiyorum. İstanbul’un bize bunu sağladığı inkar edilemez bir gerçek.
Deneyimli bir futbolcu olarak farklı liglerde top koşturdun. Avrupa ligleri ve Süper Lig arasındaki en temel fark sence ne?
Süper Lig bence dünyanın büyük ligleri arasında yer alıyor; Avrupa’nın önde gelen futbolcularının da rağbet ettiğini görüyoruz.
Bu sene gerçekleşen transferlere baktığımız zaman büyük oyuncuların buraya gelmek istediklerini, bu ligde top koşturmak istediğini görüyoruz. Futbol oynamak için tüm şartlar elverişli: Tesisleşme ve taraftarların futbola olan ilgisi, Süper Lig’in büyüklüğünü açık bir şekilde gözler önüne seriyor.
Günlük hayatında yaratıcı ve göze çarpan bir stilin var...
Açıkçası farklı olmak gibi bir çabam yok; insanların beni böyle görmesini de istemiyorum. Kendi hoşuma giden, bana yakıştığını düşündüğüm parçaları giyiyorum. Kimseyi takip veya taklit etmek gibi bir derdim yok. Bu konuda başkasının ne düşündüğünü umursadığımı pek söyleyemem. Beğenin ya da beğenmeyin, stilim sadece bana ait.
Gardırobunda neredeyse takıntılı olduğun bir parça var mı peki?
Sneaker’lar! Belki bu algıda seçicilik; ama nerede iyi bir spor ayakkabı görürsem almak isterim.
Giyinmeyi çok seviyorum, kıyafetleri de öyle. Tabii tek bir parça söylemem gerekiyorsa, benim takıntım sneaker’lar.