Mankenlik, televizyon, tasarım, kozmetik işi derken Ivana Sert’ten bir sürpriz daha geldi. “İmalat Hatası” adlı single’ıyla herkesi şaşırtan Sert, Türkbükü’ne gitmeye tövbe ettiren restoran hesabından oğlu Ateş’le ilişkisine samimi açıklamalarda bulundu.
Biz senden yeni tasarımlar, yeni programlar falan beklerken “İmalat Hatası” adlı single’la çıkageldin. Açıkçası sürpriz oldu.
- (Gülüyor) Bana da sürpriz oldu.
Nereden çıktı bu iş? Şarkı söylemek aklında hep var mıydı?
- Tamamen tesadüf oldu. Bir mekanda Murat Yeter’le karşılaştım. Yanında da bir arkadaşı... Sohbet ediyoruz. Orada bana dedi ki “Ivana’cım sana güzel bir şarkı yapalım”.
Sen de “Haydi o zaman” mı dedin?
- Biraz öyle oldu. “Tamam yap. Hele de bir Balkan melodisi olursa, mesela Goran Bregovic tarzı, çok güzel olur” dedim.
Ve çalışmalar başladı...
- İşin aslı ben konuşmanın o masada kalacağını düşünüyordum. 15 gün sonra arayıp da “Şarkı hazır. Çok güzel oldu, gel de bir dinle” deyince şaka yapıyor sandım. Gittim dinledim, resmen âşık oldum şarkıya. Sözlerini de Şehrazat yazmış. Çok beğendim. Seve seve de söyledim.
TÜRKİYE’YE GELMEDEN ÖNCE ALBÜM PROJEM VARDI
Müzik damdan düşer gibi girmemiştir herhalde hayatına...
- Tabii ki hayır. Ben zaten konservatuvar okudum. Piyano falan çalıyorum yani.
Piyano çalmak başka, yorumculuk başka...
- Ama yorumculuğa da yabancı değilim. Sırbistan’dayken, yani Türkiye’ye gelmeden önce bir albüm projem vardı zaten.
Neden hayata geçmedi?
- Türkiye’ye gelince hayatım değişti çünkü. O albümü çekmeceye bıraktım ve çekmeceyi kapattım.
Sonra burada çok başka bir kariyer planladın kendine...
- Evet. Mankenlik yaptım. Sonra tasarım işi geldi. Yine de müzik her zaman hayatımdaydı.
Albüm de aklında...
- Yok, değildi inan. Türkçe şarkı söyleyeceğimi hiç düşünmezdim. Murat’ın sayesinde hayal bile etmediğim bir iş gerçek oldu.
Tepkiler nasıl?
- Herkes şaşırdı tabii, çünkü kimse benden böyle bir şey beklemiyordu.
Daha önce kameralar karşısında şarkı söylemiş miydin?
- Birkaç kere “Beyaz Show”da söyledim, bir de kendi stil programlarımın şovlarında... Fark etmemiş olman normal, çünkü bugüne kadar hiç dikkat çekmedi sesim, şarkılarım...
Devamı gelir mi bu işin?
- İnşallah inşallah... Yine güzel bir parça, güzel bir şarkı gelirse seve seve söylerim.
YATAK ODAMDA BİLE PİLATES MAKİNESİ VAR
Bu arada çok kilo vermişsin... Albüm stresinden mi eridin yoksa “Albüm çıkıyor, daha da iyi görünmeliyim” mi dedin?
- Albümle ilgisi yok. Çok spor yapıyorum sadece. Yatak odamda bile pilates makinem var.
Etkisi ortada zaten. Günlerdir bikinili görüntün konuşuluyor.
- (Gülüyor) Biraz kaslı değil mi? Ama ben seviyorum, zaten altyapım kaslı.
Nedir bu işin sırrı?
- Sırrı yok. Çocukken başladım spora. Atletizm yaptım, koştum. Madalyalarım var hatta. Spor hayat tarzım. Sporsuz yaşayamam.
MENÜYE ÖNCEDEN BAKSAYDIM O SİPARİŞİ VERMEZDİM
Geçen hafta bir haber okudum seninle ilgili. Bodrum’daki bir restoranda “hesap mağduru” olmuşsun.
- Biraz öyle oldu, maalesef. Bir şey söyleyeyim mi, ben Türkiye’yi çok seviyorum. Muhteşem bir ülke. Kültür olarak çok zengin. Görsel olarak, coğrafya olarak. Başka yerlere, başka ülkelere gitmeye hiç ihtiyacımız yok, her şey var burada. Yemekten tut gezilecek yerlere, insanların sıcaklığından tarihe her şey muhteşem.
Konuyu o astronomik hesaba nasıl getireceğini merak ediyorum.
- (Gülüyor) Şöyle... Burada kazanıyoruz, burada harcamalıyız diye düşünüyorum. Dışarıda değil yani. Ama bu nasıl olacak? Geçen sene Bodrum taraflarına pek gitmemiştim. Bu yaz içimden geldi, gittim. Türkbükü’nde bir mekanda iki-üç saat kaldık. Ve malum hesap geldi. Tabii ki bir daha oraya gitmeyi düşünemiyorum. Hakikaten şoka girdim.
800 liralık hesap geldiğinde “Neden?” diye sordun mu?
- Hayır. Zaten çok kalabalıktı. Bir de önceden menüye bakmamıştım, o da benim hatam herhalde. Baksaydım vermezdim o siparişi zaten. Her bir yemeğin fiyatı 200 lira üzerinden başlıyormuş meğer. İnanılmaz.
Çok mu sıra dışı yiyecekler sipariş etmiştin ki?
- Yok canım. Bir hamburger, et, bir tane Türk kahvesi, dondurma, su ve kola. Buradan sesleniyorum mekanın sahiplerine; zaten biliyorsunuz ne durumdayız, böyle fiyatlara hiç gerek yok. Euro, dolar kazanmadığımız için bize çok yüksek geliyor bu hesaplar. Biraz düşünceli olun lütfen.
KISA BOYLU KADINDA ABARTILI PLATFORM KOMİK DURUYOR
Tek kulvarda kalmak sana göre değil, onu anladım. Şarkı söylüyorsun, televizyon programları yapıyorsun, tasarım işleri var... Bir de kitabın çıkmıştı...
- “Bizimlesin” adı da...
Çok konuşuldu ve okundu o kitap. Neden?
- Pratik bilgiler var içinde. Hangi vücut tipi nasıl giyinmeli gibi...
Bu konuda okurlarımız için de birkaç tüyo verir misin?
- Öncelikle her kadının vücudunu tanıması, ona göre
seçim yapması lazım. Kusurlarımız varsa onları nasıl kapatacağımızı bilmeliyiz.
Çoğu kadının hayali biraz daha uzun görünmek mesela...
- Ne yapılması gerektiğinden önce ne yapılmaması gerektiğini söyleyeyim mi?
Tabii...
- Kısa boylu kadınlara çok yüksek platformlu, kaba ayakkabılar tavsiye etmiyorum. Daha ince, daha zarif ayakkabılar seçsinler mümkünse. Eğer boyunuzu uzatmak istiyorsanız, o kaba ayakkabıları bol ve uzun paça altına giyebilirsiniz, zaten kimse görmez. Ama göze sokmayın! Minik boy, kocaman ayakkabı komik duruyor.
Başka?
Mesela uzun saç da boyu kestiği için kısa boylulara uygun değildir. Kısa boylular uzun saç kullanmamalı.
◊ Diyelim ki belimiz kalın... O zaman ne olacak?
- Gizli silahlarımız var, onlardan yararlanın.
Ne gibi...
- Korse gibi. Göbeği olan ya da beli kalın olan kişilerin o korselerden kullanması gerek. Her kusur kamufle edilebilir.
Renkler konusunda önerin?
- Ten, göz ve saç rengine göre seçim yapmak lazım. Siyahı çoğu kişiye tavsiye etmiyorum mesela.
Ama ben çok severim.
- Ben de çok severim ama siyah çoğu kişi için kolaya kaçmak anlamına geliyor. Herkes tenine, saç ve göz rengine uygun canlı ya da hiç değilse pastel tonlara yönelmeli. Aksesuvarlarla da ışık ekledin mi tamam... Kendimizi kombin yaparken biraz zorlamamız lazım.
Makyaj konusuna da girelim mi?
- Ben ağır makyaj yapılması taraftarı değilim. Abartılı makyaj daha yaşlı gösteriyor. Ne kadar çok sürersen, o kadar yaşlanıyorsun. Özellikle de far için geçerli bu. Koyu ton farlar, griler, siyahlar, koyu maviler ve gümüşler yaşı artırıyor. Onun yerine toprak, mürdüm ve şeftali tonları tercih edilebilir. O zaman çok daha fresh, doğal ve genç görünürsünüz.