Gazete Vatan Logo
MagazinHerkesin hikayesini anlattım

Herkesin hikayesini anlattım

Tam 35’e geldiğinizde hayatınız tepetaklak olsa, en güvendiğiniz dağlara karlar yağsa, intikamın soğuk lezzetini mi, geleceğin şehvetli gizemini mi seçerdiniz? Pınar Çelikel’in ilk romanı ‘35 Çok Güzel Gelsene’, Artemis Yayınları’ndan piyasada... Çelikel, kitabını anlattı

Herkesin hikayesini anlattım

İlk kitabınız ile sizinle tanışanlar için kısaca Pınar Çelikel kimdir?

Sekiz yıl günlük gazetelerde, üç yıl Türkiye’nin en büyük yayınevlerinden birinde, on yıl da aylık kadın dergilerinde editörlük, yazı işleri müdürlüğü ve yayın yönetmenliği yaptım. İki yıldır online ortamda içerik editörü ve yayın yönetmeniyim. Yani 22 yıldır durmadan yazıyorum ve okuyorum. Son otuzlu yaşımdayım. Tadını çıkarmaya çalışıyorum.

Yaş 35 yolun yarısı derler. Hayatın nasıl bir evresi başlıyor sizce, farkındalığın arttığı yeni bir hayat mı başlıyor?

Şairlerin, düşünürlerin ve annelerin söylediği hiçbir şeyin boşuna olmadığını anlıyor bana göre insan. Tabii yaşanmışlıklar da çok şeyi değiştiriyor. Kimileri çok daha önce varıyor kendinin. Kimileri ise bu hayatı farkına varamadan tamamlıyor. Ama 35 cidden önemli. Kişinin ben kimim? Hayattaki varoluş nedenim ne? sorularını daha yüksek sesle sorduğu bir dönemeç. Sen sormasan da hayat öyle oyunlar oynuyor ki bir kayıtsız kalamıyorsun. Pat diye çıkıyor sorular karşına. Seçim senin. Ya yanıt aramaya başlıyorsun ya da bir deve kuşu gibi kafanı kuma gömüp mutsuzluğu kabulleniyorsun.

Haberin Devamı

8 aylık tatilden sonra bir anda yazdım

Günümüzdeki evliliklerin sizce bir önceki kuşak kadar uzun sürmemesinin sebebi nedir?

Baştan söyliyeyim ben sonsuza kadar mutlu yaşadılar türü aşklara hala inanıyorum ve bunun peşinden inatla gidilmesi gerektiğini savunuyorum. Kızıyorum da boşanmalara. Her kız gibi masallarla büyüdüm çünkü. Diğer yandan da yaşadığımız çağın iletişim problemlerinin, tatminsizlik sorununun, kadın ve erkek rollerinin nasıl evrim geçirdiğinin de farkındayım. Sevgi üzerine, aşk üzerine bir hayat hayalim. Herkes hesapsızca bunun peşinden gitmeli bana göre. Ama galiba artık bunu tek kişiyle sağlamaya kimsenin gücü yok. Kimse kendinden ödün vermek istemiyor, hep bir alternatif olduğunu düşünüyor. Herkesin hikayesi farklı tabii, her durum özel ama hepsinin gerisinde ciddi bir tatmin sorunu var.

Yazı ile bu kadar yakın ilişkide olduktan sonra, kitap yayınlama fikri nasıl gelişti?

Haberin Devamı

Yıllar önce Çetin Altan ile bir röportaj yapmıştık. Daha 20’lerin ilk yıllarındaydım. Benim için büyük bir olaydı. Konuşmamızı bir hikaye şeklinde yazmıştım. Bir çeşit kısa biyografi. Röportaj yayınlandıktan sonra usta telefon etti, çok beğendiğini söyledi. Bol bol biyografi okumamı tembihledi. Bir de karar vermemi istedi. “İnsan ya yazar olur ya mutlu.” Anlamamıştım o zaman. Galiba ben mutlu olmayı seçtim. Yazıyla hep iç içe de olduğum için bir kitap yazmanın eksikliğini de duymadım. Zaten durmadan yazıyordum. Yüzlerce deneme, hikaye, dergi yazısı, röportaj. Bir de asıl neden, roman işini çok ciddiye aldım hep. Sabrım yok benim uzun uzun yazmaya dedim. Beceremem dedim. İyi yazanlar varken bana ne gerek var dedim. Tabii bu arada da arkadaşlarım anlattığım hikayelere bayılıyorlar, sen bunları neden yazmıyorsun diyorlar. Tamam deyip konuyu kapatıyordum. Ta ki geçen yıl işi bırakıp kendime sekiz ay tatil verdiğim zamana kadar. Bir sabah kalktım ve çalışmaya başladım. İçimden geldi.

Haberin Devamı

Kadınlar ilişkilerini daha çok anlatıyor

Hikayeler çok tanıdık, deneyimlerden mi yola çıktınız? Öykü nasıl oluştu?

Elbette benim yaşadıklarım da var içinde. Ama buna benzer o kadar çok hikaye dinledim ki farklı kişilerden. Kadınlar ilişkiler konusunda erkeklerden daha çok konuşuyor birbiriyle. Farklı ortamlardan, farklı gelir düzeyinden bir sürü arkadaşım var. Sosyolojik yapı ve farkındalık değişse de temeldeki durumun hiç değişmediğini görüyorsunuz bir süre sonra. Malum benim işim bakmak, incelemek ve detayları görmek üzerine. Aklım öyle çalışıyor. Hep bir kayıt halindeyim. Bakkal Ahmet Efendi’nin karısı da hayatını bırakıp sevgilisiyle kaçabiliyor; önemli bir şirketin CEO’su da 30 yıllık karısını üç ayda boşayabiliyor. Bir de üzerine tirilyonlar ödüyor tazminat olarak. İki ay süren evlilikler de var, maddi nedenlerden dolayı bir ömür sürmek zorunda olanlar da. Binlerce hikaye yani anlayacağınız. Ben aradan bir kesit alıp gösterdim sadece. Herkesin hikayesi olabilir bu. Eminim çok tanıdık gelecek okuyanlara.

Haberin Devamı