Hayat Okulu Bodrum’da
Bilgi Üniversitesi’nin ‘The School of Life’ı İstanbul’dan sonra Bodrum Tasarım Köyü’ne taşınıyor. Hayat okulundan birkaç konu seçip içeriğini kurcaladık. İşte dersler ve tılsımları...
Yazın ortasında içsel bir vaha
Tasarım Vakfı tarafından hayata geçirilen Bodrum Tasarım Köyü’nde gerçekleşecek etkinlikler, 12 Ağustos’ta Ece Temelkuran liderliğindeki Günbatımı Sohbeti ile başladı. The School of Life’ın 16 Eylül’e kadar devam edecek atölyeleri, yazın sakin tatil günlerinde bedenini dinlendirirken iç dünyasına yolculuk yapmayı ve kendini yeniden üretmeyi sürdürenler için keyifli bir vaha olmayı hedefiyle yola çıkıyor.
Ders: Sakin kalmayı nasıl başarırız?
Yola tasavvuftan çıkıp eşeliyorlar
Sakinlik kalabilmek günümüz için zor bir meziyet mi?
Maalesef öyle. Modern şehir insanı ne kadar eğitimli olursa olsun her yönden sakinliğini bozabilecek “uyarılara” maruz kalıyor gün içinde. Trafik sıkışıklıkları, proje yetiştirme stresleri, çocuklara bakma, koşuşturmaca derken bu etkenler insanların bilinçaltında birikiyor ve sonunda psikolojik sorunlar olarak ortaya çıkıyor. Mesela kaygı bozukluğu (anksiyete)... Biz katılımcılarımızın bu birikmiş veya “bastırılmış” yüklerini hafifletmek istiyoruz. Konuya hem dünyaya mal olmuş felsefi düşüncelerle hem de benim özel ilgi alanım “tasavvuf” ile yaklaşıyoruz.
Günümüzde sakin kalmak için belli başlı basit numaralar nedir?
En basit yöntem nefes izlemek diyebilirim. Kaygı veya rahatsız edici bir durum içindeyken, otomatik olarak nefese yoğunlaşılmalı ve bir süre gözler kapalı şekilde derin nefesler alınmalı. Ondan sonra da kalıcı çözüm ipuçlarını çıkarmak için sınıfımıza katılmalarını öneriyoruz.
Bu programda sakinlik üzerine gidişte nasıl bir güzergah izliyorsunuz?
Sakinliğin dört farklı yönü olduğu bilgisi sunumun merkezinde. Sakin olmalıyız ama hangi sakinlik? Fiziksel mi, zihinsel mi, duygusal mı? Yoksa varlıksal mı? Bu mümkün mü? Bence evet. Sloganımız şu. Sakinlik içsel “farkındalığımız” ile dışsal “çabamızın” ahenkle sürmesidir. Yani bütün uzuvlarımız arasında ahenk yaratmalıyız ki sakinliğimiz kalıcı olsun… Sağlıklı kafa sağlıklı vücutta bulunur demiş atalarımız. Bu ilke mutluluk kapısına anahtar olabilir görüşündeyiz.
Ders: Nasıl daha iyi sohbet edebiliriz?
Ben’i ancak Sen’in içinde tanıyabilirim
Sohbet etmek öğrenilebilir mi?
Sohbet, bizim hem kendimize hem de karşımızdakine ait konularda derinleşebileceğimiz, belki de o ana kadar fark etmediğimiz alanları keşfettiğimiz paylaşımların tümü olarak gördüğümüz bir süreçtir.
Bazıları her zaman daha iyi hikaye anlatır. Nedir tılsımı?
İlk olarak aklıma gelen nokta, yaşanmışlıkların ve bunlardan damıtılan hayata dair çıkarımların olmasının bu sohbetleri keyifli kılan noktalar olduğudur. Kendimizi, karşımızda kendi dünyasını paylaşan, hataları, mutlulukları ayrıştırmadan gönülden bize aktaran kişilere doğru çekilirken buluruz. İçtenlikle ortaya koyulan ve yargıdan uzak her bir sohbet bizi hem kendimizle karşılaştırır hem de karşımızdakiyle yakınlaştırır; BEN’i ancak SEN’in varoluşunda tanıyabilirim, işte tüm tılsım buradadır.
Sohbet etmeyi öğretiyor musunuz peki?
TSOL’da biz, sohbet etmeyi öğretmek değil, deneyimleyecek bir ortam yaratıyoruz. Bilgi almak ve değerlendirmek zihinsel bir süreç; bunu deneyimlemek ise gerçek öğrenmenin olduğu bir deneyim. Bilge’nin dediği gibi “Yapmıyorsan, bilmiyorsun.”
Ders: Yorgun zihinlere bilinçli farkındalık
‘Şimdi’ durağında durmayı öğrenin
Neden yorgun zihinleriniz?
En temelde “şimdi” durağında asla durmaksızın, geçmiş ve gelecek arasındaki transit bir düşünsel yolda adeta ışık hızıyla hareket ettiği için yoruluyor zihinlerimiz. Dünde olan olumsuz bir olaydan ders çıkardıktan ve gelecek planlarımızı da bu doğrultuda kurguladıktan sonra şimdiye dönemiyoruz. Günümüz teknolojisinden şöyle bir örnek vereyim; sizin de bildiğiniz gibi akıllı telefonlarımızda çok fazla programı aynı anda açarsak ve bunları arka planda hep tutarsak, telefon bir süre sonra performanstan düşer ve belki de sonunda arıza verir. Oysa arka planda çalıştırdığımız onlarca programa aynı anda ihtiyaç duymayız. Eğer o programları zihnimizde barındırdığımız ve geçmiş ya da geleceğe ait öğeler olarak alırsak, aynı şekilde zihnimiz de gerekmemesine rağmen arka planında tuttuğu onlarca düşünce sebebiyle zamanla yorgun düşer ve çeşitli ruhsal problemler verebilir. Şu an deneyimine yargısız bir şekilde dikkati yöneltmek manasına gelen farkındalık ise, bizi bu olası sorunlardan korumasının yanı sıra daha dingin ve üretken bir zihne sahip olmamızı sağlar.
Ders: Ruhu esnetmek (Resilience)
Mesele bambu kaşığı gibi olmak
‘Ruhu Esnetmek’ başlığını biraz açar mısınız?
Resilience köken olarak bir fizik terimidir. Bu terimi anlatabilmek için çoğunlukla bambu kamışı örneği verilir. Nasıl ki bambu kamışı üzerine uygulanan baskı sonucunda kırılmayıp esner ve uygulanan basınç ortadan kalktığında eski haline gelirse, resilience sahibi insanların da benzer bir özelliğe sahip olduğu düşünülür. Ağır hayat olayları karşısında esnek bir davranış biçimi sergileyip ruhsal bir bozukluk geçirmeyen ve yaşadıklarından daha da güçlenerek çıkan dayanıklı insanlardır resilience sahibi kişiler. Ben buna ruhun esnekliği ve dayanıklılığı demeyi tercih ediyorum.
Ruhumuzun esnemesi ne işimize yarar. Esnemeli midir?
Ruhun esnek ve dayanıklı olması, yaşadığımız olumsuz olay ve yaşantılar karşısında psikolojik olarak sağlıklı kalmamızı ve her şeye rağmen yaşam motivasyonumuzu ve enerjimizi koruyup hayatı anlamlı bulmaya devam edebilmemizi sağlar. Hayatın anlamına olumlu duygular kadar olumsuz duyguların da dahil olduğunu ve onları da olduğu gibi kabul edebilmemizi kolaylaştırır. Gergin olmak bir karakter özelliği değil, yaşantılara karşı gösterdiğimiz bir tepkidir.
Bu derste ne yapıyorsunuz?
Resilience hayatın her evresinde öğrenilebilecek, geliştirilebilecek bir yetidir. Atölyenin amacı ruhun esnekliği konseptinin ne olduğunu anlatabilmek ve bu yetiyi geliştirebilmek için neler yapılabileceği konusunda pratik bilgiler verip gruplar içinde ilk iletişimi kurmak.