Hayat her zaman iyi davranmıyor
Furkan Andıç’ı daha önce “Umutsuz Ev Kadınları”, “Kaçak Gelin”, “Kırgın Çiçekler” dizilerinde izlemiştik. Şimdi ise Furkan Andıç Kanal D’de yayınlanan “Tatlı İntikam”da Sinan rolünü üsteniyor ve Pelin karakterine hayat veren Leyla Lydia Tuğutlu ile başrolü paylaşıyor. Furkan Andıç’la “Tatlı İntikam” setinde buluştuk, diziyi ve özel hayatını konuştuk
Nasıl gidiyor “Tatlı İntikam” çekimleri?
Oldukça yoğun. Mükemmeliyetçi bir ekibiz ve en iyisini yapmak istiyoruz. Bunun için de ekstra bir çaba sarf ederek çalışıyoruz. Amacımız bir olduğu için de ortaya güzel bir iş çıkıyor. Genelde geç vakitlere kadar çalışmıyoruz ama eğer set uzarsa kimse söylenmiyor. Çekimlere başladığımız ilk günün heyecanıyla devam ediyoruz yolumuza.
Partneriniz Leyla Lydia Tuğutlu ile nasıl bir uyum yakaladınız?
Leyla ile çok kısa zamanda uyum sağladık. Özellikle anlaşılır ve anlayışlı biri. Sahnelerimizde de birbirimize çok iyi adapte oluyoruz, bu da yaptığımız işe yansıyor.
Tankut hayatının aşkı Pelin tarafından herkesin gözü önünde kötü bir şekilde reddedilen bir karakter. Hatta bu durum karşısında tıp eğitimini yarıda bırakıp yurtdışına gidiyor. Yurt dışında aşçılık eğitimi alıyor ve Türkiye’ye dönüyor. Tabii bambaşka biri olarak…
Tankut çok iyi, zarif ve kolay kanabilen bir karakterdi. Kendisinin yapamayacağı şeyi başkasından beklemezdi. Yalanı sevmeyen, yalan söylemeyen bir karakterdi. Kimsenin de ona yalan söyleyeceğini düşünmezdi. Dediğim gibi iyilik boyutunda bir saflığı vardı. Ancak yaşadığı bu olaydan sonra hayatı tamamen değişti.
Kalbimi kazanmak çok kolaydır
Nasıl bir değişim ve dönüşüm yaşadı?
Tankut aşık olduğu ilk kızdan çok sert bir şekilde red cevabı alınca bir dönüşüm yaşadı. Kaldı ki bu üniversiteli genç bir delikanlının verebileceği doğal bir reaksiyon. Böyle bir travma yaşayan biri kötü bir insana dönüşebilirdi. Tankut karakterinin dönüşümünü düşünürken aklıma pek çok şey geldi. Mesela çevresindeki herkese sorgusuz sualsiz güvenebilen biri en sevdiği insandan böyle bir darbe yiyorsa şöyle düşünebilir; “Eğer Pelin de böyle yaptıysa diğer insanlar neler yapar kimbilir.” O yüzden ya kabuğuna çekilmeliydi ya da herkese karşı gardını alarak kendini koruyabilirdi. Kötü bir insan olabilirdi yani. Ama Tankut’un iyi bir kalbi olduğu için kötü bir insana dönüşmedi ve kendini kontrol altında tutabildi. Kendini geliştirdi, Türkiye’ye döndüğünde o artık fiziken de ruhen de Tankut değil, Sinan’dı.
Sizin böyle bir reddediliş karşılısında tepkiniz ne olurdu?
Bazı durumlar vardır, yaşanmadan ve başınıza gelmeden düşünemezsiniz. O an ne yapacağımı bilemem ama benim kalbimi kazanmak çok kolaydır. Kaybetmek ise çok zordur. Gerçekten ciddi şekilde kalbimi kırmak uğruna çalışırsanız bunu anlarım ve bir daha da eskisi gibi olmam. O kişiyi tamamen hayatımdan çıkarırım.
Sinan’ın Pelin’e tanıdığı şansı vermezsiniz yani?
Hayır, asla vermem. O beni kaybetmeye ya da kırmaya yönelik bir hamle yapmışsa benim için geri dönüşü olmaz.
İlk bölümü izleyince ne hissettiniz? Çıkan sonuç içinize sindi mi?
Çok emek verdiğimiz bir dizi oldu. İlk bölümü 1,5 ayda çektik. “Nasıl bir sonuç alacağız” diye çok gergindim açıkçası. Ama yayınlanmasına son bir hafta kala “reytingler ne şekilde gelirse gelsin, biz çok iyi bir iş çıkardık” diye düşündüm. İlk bölüm sonrası da yaşadığım o kaygının hepsini üzerimden attım.
Aldatılmak bana ders verdi
Bir röportajınızda “İlişkide en tahammül edemediğim şey kıskançlık” demişsiniz. Siz kıskanmaz mısınız?
Kıskanç değilim. Bir ilişkide iki kişi var ve bu iki farklı hayat demek. Bir ilişkideysem her saat aramam. Zaten karşımdaki kişinin nerede ne yaptığını bilirim. Kıskanmak bana hayatına müdahale etmek gibi geliyor. Kıskançlık iyi sonuç veren bir şey değildir. Aldatmak isteyen biri zaten sen ne kadar kıskansan da yine de aldatır. Aldatmayı sadece fiziksel bir şey olarak düşünmeyin, kişinin zihninde yada kalbinde başka biri varsa bu da aldatmaktır. Hayatta her zaman iyi şeylerle karşılaşmayabiliyoruz. Başına gelen her kötü şey insana bir ders verir. Daha önce bir kere aldatıldım ve bu bana iyi bir ders oldu. Artık hayatıma buna göre devam ediyorum. Bir insanı hayatıma ne kadar dahil edip etmeyeceğimi çok iyi biliyorum. İyi ki aldatmış ki, ben de artık buna göre yaşıyorum. Aldatılmak çok kötü bir şey, hayat insana her zaman iyi davranmıyor.
Nasıl bir aşıksınız peki?
Verimli bir aşığım. Her şeyi paylaşmayı çok severim. Duygularımı da elimden geldiği kadar çok belli ederim. İlişki yaşadığım insanla gülebilmeyi çok severim. Beraberken gülebilmek çok güzel bir duygu.