Gazete Vatan Logo
MagazinHakan Ural'dan dikkat çeken açıklamalar! 'Bedelini ödedim'

Hakan Ural'dan dikkat çeken açıklamalar! 'Bedelini ödedim'

Kanal D’de hafta içi her gün ekrana gelen “Neler Oluyor Hayatta” programıyla seyirci karşısına çıkan Hakan Ural, Breaking News Turkey sitesine konuştu. Geçtiğimiz haftalarda koronavirüse yakalanan Ural, röportajında yaşadığı zorlu günleri de anlattı.

Hakan Ural'dan dikkat çeken açıklamalar! 'Bedelini ödedim'

Röportajında 16 yaşından beri sektörde olduğunu belirten Hakan Ural, yaşadıklarının adeta bir okul gibi kendisini eğittiğini söyledi: “Bizim günahıyla, sevabıyla, hatasıyla, yanlışıyla yaşadığımız hayat, okul ötesi bir şey yani. Master’ın master’ı. Hani yaşadıklarımızın beşte birinden birine bahsetsen, ağzı açık kalır. Hayatımda ödenmiş bedeller var. Keşke çok hata yapmasaydık, bedel ödemeseydik, acı çekmeseydik de bu kadar da bilmeseydik.”

PARAYA İHTİYACIM YOK ŞÖHRETLE İŞİM HİÇ YOK

Ural, genç yaşta gelen şöhretin bedellerini ödediğini de anlattı: “Bu saatten sonra 30 yaşında oğlu olan bir adam olarak Kıvanç Tatlıtuğ, Burak Özçivit gibi klark atacak halim yok. Gelmişim 54 yaşına. Peki şöhretle benim ne işim olabilir? Benim yaşadığım şöhreti acaba Türkiye’de bir daha birisi yaşayabilir mi? Ana haberler benimle açılıyordu: ‘Sibel Can, Hakan Ural ile Miami’ye gitti!’ Her gün her yerde Haber oluyorduk. Ben bunun da bedelini ödedim. Fazla şöhret olmak iyi değil. Peki ben neyin peşinde olacağım? Paraya ihtiyacım yok, şöhretle işim hiç yok, tillahını yaşamışım, egomla ilgili bir derdim yok...

Haberin Devamı

Benim derdim; yaşadığım tecrübe ve acıları mümkün olduğunca samimi olarak yaptığım yanlışla da, doğruyla da halkımızla istişare eder gibi paylaşmak.”

ÇOCUKLARIM ANNESİZ BABASIZ BÜYÜMESİN DİYORDUM AMA...

Aile yaşamından da bahseden Hakan Ural, şöyle konuştu: “Ben anneannemle büyüdüm. Ahdım vardı; çocuklarımı annesiz babasız büyütmemek. Ama hiçbir zaman evdeki hesap çarşıya uymuyor. Sibel’le evliyken Engincan 6-7 yaşlarındaydı, Melisa da 5 yaşındaydı. Ayrıldık, kısmet. Fakat 40’ımızdan sonra, ikinci evliliğimizde şimdilik muvaffak olduğumuz görülüyor. Çocuklarla sıklıkla bir arada olmaya çalışıyorum. En büyük amaçlarımdan biri; çocuklarımın terbiyeli olması. Allah çocuklarımdan razı olsun, beni her ortamda gururla temsil ettiler. Hedeflerimde amaca ulaştım. Çocuklarım, dört kardeş gibi, birbirlerine çok bağlı. Aslında kategorize etsen beynin yanar. Engincan ile Melisa aynı anne babadan. Sibel Hanım’ın ikinci evliliğinden Emir var. Benim ikinci evliliğimden falan, şimdi bunu yazıyla bile anlatamazsın. Doğallığı içinde dört kardeşler işte.”

Haberin Devamı

KORONAYI EŞİM VE ÇOCUĞUMDAN ALDIM

Geçtiğimiz haftalarda koronavirüse yakalanan ve durumu ağırlaşınca hastanede tedavi altına alınan Hakan Ural, yaşadıklarından şu sözlerle bahsetti: “Ben aşılıydım. Bunun sirayet edeceğini de öngörüyordum, çünkü hemen hemen etrafımda Korona olmayan yoktu. Dolayısıyla kim nasıl geçiriyor, görüyorsun. Bir kanaatin oluyor. Eşim ve çocuğumdan aldım ben, yoksa kendimize o anlamda dikkat ediyorduk. Burnunun ucunda çocuğun ve eşin olunca, kurtulma şansın çok olmuyor. Ayrıca biraz yanlış tedavinin de sebep olduğunu düşünüyorum. 8’inci günde kötü oldum. Kendimde bir anormallik sezdim ve bir hastaneye gideyim dedim. Koronavirüsün en büyük sıkıntısı, akciğere sirayet etmesi. Tomografi çektirdim. Ne zaman ki akciğerde tutulum olduğu gözüktü, beni yatırdılar.”

TELEFONUM YANIMDA OLSA ‘ÖLDÜ’ HABERLERİNDEN ETKİLENİRDİM

Hakan Ural’a hastalığı döneminde hakkında çıkan ölüm haberleri de soruldu. Ural’ın yorumu şöyle oldu: “Hastaneye yatarken eşim cep telefonumu aldı. İyi ki almış. Ben itiraz etmiştim çünkü, tedavi sırasında kimseyle görüştürmüyorlar, tek başıma odada ne yapacağım günlerce? Eğer telefon bende olsaydı, bu psikolojik boyutu atlatamazmışım. Öldü demişler, bir sürü şey demişler, etkilenirdim yani. Telefon olmadığı için o psikolojik kısmı olumsuz yaşamadım. Ayrıca eşim ve doktorlar bana kritik bir süreç yaşadığımı hiçbir zaman hissettirmedi. Dolayısıyla ben hastanede çok panik olmadım. Ama şunu yaşadık; oksijenim düştü, nefesim sıkıntı oldu, ateşimin 39.9’lardan düşmediği oldu. Her dakika kan verdim, bir sürü ilaç üstümde. Dolayısıyla çok zor bir 8-9 gün geçirdim.”

Haberin Devamı

HOŞGÖRÜ DİYE BİR ŞEY YOK

Hakan Ural, hayatının Film olmasını isteyip istemediği sorusuna şöyle yanıt verdi: “Bir tarafım ister, bir tarafım istemez. Bugünün dünyasında manipülasyon çok. Samimiyeti paylaşabilmen için günahıyla sevabıyla samimi bir bakış açısının olması lazım her konuda. Bugün var mı? Yok. Hoşgörü diye bir şey yok. Öyle bir ortamda biyografinin çekilmesi seni yıpratır, üzer. O yüzden ne gerek var yani? Huzurumuz, her şeyimiz yerinde.”

Haberin Devamı

TATMİN OLACAĞIM SENARYO YOK

Hakan Ural’a oyunculuğa dönmeyi düşünüp düşünmediği de soruldu. Ural şöyle yanıt verdi: “Teklif çok var. Kendi gerçekliğim içinde gerçekten bu saatten sonra tatmin olacağım bir senaryo var mı; yok. Senaryo bir projenin her şeyi. Onda sıkıntı var öncelikle. Ayrıca TV programım, canlı yayın olması nedeniyle öncesi ve sonrasıyla inanılmaz yıpratıcı. Ben öğlen uyumadan asla kendime gelemiyorum. Oradan feragat etmek çok ekstra olur bana yani. Çok büyük para verecekler de ‘Şu parayı alayım, kaçırmayayım’ diyeceğim veya gelecekte çok gurur duyacağım, çok keyifli, maneviyatı iz bırakacak senaryo denk gelecek ki kabul edeyim.”