'Fethullah Gülenci değilim'
Acun Ilıcalı iş ve özel hayatıyla ilgili merak edilen soruları yanıtladı
Herkes sizi çok seviyor. Üniversiteli gençler arasında anket yapılmış, kimin yerinde olmak isterseniz sorusuna verilen yanıt Acun Ilıcalı. Aslında herkesin baş edemeyeceği zorluklarla dolu bir hayatınız olduğunu biliyorum. Biraz anlatır mısınız kimdir Acun Ilıcalı?
Eğlenmeyi seven, işine aşık, televizyoncu olmak için doğmuş bir insan. Çünkü, küçükken özel televizyonlar olduğu için benim böyle bir hayalim yoktu. Okul hayatımdaki başarısızlıkların üzerine televizyona girince çok başarılı oldum. Meğerse benim en başarılı olacağım iş buymuş. Su yolunu bulur derler ya, su yolunu buldu ben de televizyoncu oldum.
Nerelisiniz?
Erzurumluyum.
Üniversite için mi İstanbul'a geldiniz?
Yok ben Erzurumluyum derken, ilkokulu Edirne’de okudum, ondan sonra kolej imtahanında Edirne’den Kadıköy Anadolu Lisesi’ni kazandım. Hatta kazanan tek öğrenci olduğum için o dönemde bana dahi gözüyle bakıyorlardı. Fakat Kadıköy Anadolu Lisesi’ni kazandıktan sonra nefesim kesildi, annemle babamı çok özledim o zaman. Anne uzakta kalınca konsantrasyonum bozuldu. Bir de beni çok erken okula yollamışlar. 5 yaşında okula başladım ben. O yüzden derslere motive olamadım açıkcası.
Nasıl başladınız televizyonculuğa?
Şu anda Kanal D genel yayın yönetmeni olan İrfan Şahin’e yaptığım bir ziyaret beni televizyoncu yaptı çünkü o dönemde kendisi Show TV'de çalışıyordu ve beni o zamanki spor müdürü İlker Yasin ile tanıştırdı. Stajyer kadrosundan işe başladım.
AİLEMİ TRAFİK KAZASINDA KAYBETTİM, BİR YIL SONRA İLK EVLİLİĞİM BİTTİ
Ailenizi trafik kazasında kaybetmişsiniz değil mi?
Evet, annemle babamı trafik kazasında kaybettim, benim için ağır bir olay oldu.O zamanlar üniversitede öğrenciydim, para kazanmıyordum, hayatta öyle çok da tutunacak param yoktu. Fakat işte çok talihsiz kaza yaşadık. Kızımın da olduğu arabada annemle babamı kaybettim. Kızım da 3 ay kadar hastanede kaldı. Ondan sonra boşandım. Evlilik hayatım da bitti bir sene sonra, çünkü çok mutsuzdum evden dışarı çıkmıyordum diyebilirim.
Neden bitti evliliğiniz yani, depresyonda olmanızdan dolayı mı?
Onun etkisi olmuştur. Sonuçta 43-44 yaşındaydı benim annem vefat ettiğinde. İnsan o yaşlarda ailesini kaybettiği zaman ciddi derecede morali de bozuluyor. Belki bu da yansımış olabilir, mutsuzluğum. O dönemde boşandık işte. Onun peşinde de kendim bir trafik kazası geçirdim. Daha da ne olsun?
Sonunda mutluluğu yakalamışsınız ama, herşey yolunda artık değil mi? Kariyerinizin zirvesindesiniz, hayatınızın en mutlu dönemi olmalı..
Ben annemle babamı kaybettikten sonra 3 sene kadar etkisi sürdü tabii. Ben 3-4 sene ciddi derecede kendime geldim diyemem. Ama hayatımın en güzel dönemi bu değil yani. Show TV’ye ilk girdiğim dönemde de çok eğleniyordum ben, stajyer unvanındayken. O zaman Göktuğ vardı, Esat vardı, Murat Kosova vardı. O dönemdeki arkadaşlarımızın hepsi zaten bir yerlerde şu anda iyi pozisyondalar. Biz bu ekip beraberdik o zaman. Çok eğleniyorduk Ercan Taner vardı. Yine sağolsun çok severim. Böyle bir ekipleydik. O ekiple çok eğleniyorduk.
Dünyayı geziyordunuz yılladır, şimdi sürekli stüdyoda sıkılmıyor musunuz?
Dediğiniz gibi kalkıp da çok uzun süre İstanbul’da kalmış bir insan değilim. Hayatım boyunca da ilk defa İstanbul’da bu kadar uzun süre kalmışımdır. Şimdi Survivior var, Survivor çekeceğim yeniden, 45 gün inşallah Filipinlere gideceğiz. Çok güzel bir konsept bulduk, yurtdışında yine buluşuruz heralde.
'YOK ARTIK' DEDİRTEN TEKLİFLERE HAYIR DEDİM, DAHA ÇOK PARAYLA DAHA MUTLU OLUNMUYOR
Aza kanaat edince mi çok geliyor? Çok yüksek tekliflere 'hayır' diyorsunuz. Hayır deme özgürlüğüne insan ne zaman sahip oluyor, çok mu zenginsiniz?
Zengin değilken de hayır dedim ben. Hayatımın hiçbir döneminde parayı ön planda tutmadım. Çünkü parayla mutlu olunmayacağını biliyorum. Ama belli düzeyde para kazanmanız lazım ki rahat bir hayat yaşayın. Belli paranın altında mutsuz olursunuz, onu kabul ediyorum. Fakat emin ol, standartlarını tutturan bir insan onun üzerine daha çok kazanarak daha çok mutlu olmaz bence, olmamalı. Ben olmam en azından. Benim için, ailemi rahatça geçindirebildikten sonra, kendi istediklerimi belli ölçülerde yapabildikten sonra paranın önemi hiç yoktur. Ben bunu düşündüğüm için 'yok artık' dedirten teklifleri bile kabul etmedim. Çünkü şimdi mutluyum, o dönem de mutluydum. O teklifi kabul edersen mutlu olacağın garanti mi, değil. Ne olacak, daha çok param olacak diyelim. Daha çok paran olunca daha çok mutlu olmuyorsun bunu herkes biliyor, ben de biliyorum. Hayat felsefem de bu. En çok parası olanlar en mutlu mu Türkiye’de? Soralım bakalım. Yani birçok insan biliyorum ki benim bin katım zengin ama mutlu değil.
Ailenizin de maddi durumu iyiydi herhalde?
Benim babam rahmetli müteahitti. Annem de üniversite eğitimi almış bir müdürdü. Çok zengin değildik ama her istediğimizi yaptılar. Ben hiç para sıkntısı çekmedim diyebilirim. Evlendiğim zaman bile babam benim masraflarımı karşılıyordu. Şimdi bunun üzerine para sahibi olunca da garip garip şeyler yapacak halim yok yani.
Nerede oturuyorsunuz?
Beykoz’da oturuyorum.
GECE HAYATIM YOKTUR. BOŞ VAKİTLERİMDE ARKADAŞLARIMLA PLAYSTATİON OYNAR, MAÇ YAPARIZ
Ne yaparsınız iş dışında, nasıl geçirirsiniz boş vakitlerinizi? Çok popüler bir yüzsünüz ama hiç magazin unsuru olmadınız, çıkmaz mısınız geceleri mesela?
Ben arkadaşlarımla beraber olmaktan hoşlanıyorum. Sigaradan nefret ederim açıkcası. Çok çok nadir, yılda 1-2 kez kapalı mekana giderim. Çünkü sigara çok rahatsız ediyor. Birde yüksek ses çok hoşuma gitmez. O yüzden genelde arkadaşlarımla bir arada olurum. Çok sayıda samimi arkadaşlarım var. Çok sevdiğim insanlar var. Sağolsunlar onlarla devamlı olarak bir araya geliriz. Halı sahada maç yaparız bol bol. Hatta dün sağolsun Rıdvan Dilmen çağırdı. Rıdvan Dilmen, Oğuz Çetin, Fatih Terim falan hep beraber maç yaptık. Çok da eğlendik. Genelde bu tip futbol maçları yapıyoruz. Haftada 1-2 kere falan arkadaşlarla. Onun dışında da kendi ailemle olmayı çok seviyorum. 3 kızım var.
Eşinizle nerede tanıştınız?
Bağdat caddesinde kot dükkanım vardı. Eşim müşteri olarak geldi, kotu değil, beni aldı. İlk görüşte aşktı benimki, 6 ay peşinden koştum.
Şöhret, hayranlar, yoğunluk, bunlar olumsuz etkiler hep evlilikleri. Siz ise mutlu kalmayı başarmışsınız. Sırrı çapkınlıktan uzak durmak mı?
Ben genellikle evcil bir insanım açıkcası. Hani ben evde vakit geçirmeyi seven bir insanım. Evin dışında vakit geçireceksem erkek arkadaşlarımla geçiririm. Hatta o yüzden benim hanım bir şikayette bulunacaksa, o da playstation olur, arkadaşlarımla ciddi derecede play station oynuyoruz . Hani sabah 5’e 6’ya kadar oynadığımız için onunla ilgili bir sıkıntı yaşıyor. Zevk aldığım şey zaten oyun oynamak. Gece hayatım yok. Kalkıp da o kızın peşinde koşayım, bu kızın peşinde koşayım zaten hiçbir zaman yapmadım.
FETHULLAH GÜLENCİ DEĞİLİM, 'KADINLARIN ÇALIŞMASINA KARŞIYIM' DEMEDİM
Eşimin dekolte giymesini istemem demişsiniz. Bayanların çalışmasına karşıyım sözleriniz de çok tepki aldı.
Bayanların çalışmasına karşıyım diye bir açıklamam olmadı hiçbir zaman. Yanlış bir tercüme. Böyle bir şey söylemişim gibi yansıtıldı. Sadece şunu söylemek istiyorum. Ben annem çalıştığı için annemi çok göremedim açıkcası. Annem devamlı işe giderdi. Ve annem ben 18-19 yaşındayken rahmetli oldu. Ben anneme doyamadım. Şimdi bakıyorum anne olmuş bir insanın çocuklarıyla vakit geçirmesi çok değerli. Hem onun için hem de çocukları için çok değerli. Ben sabah akşam yokum yani. Ben şunu dedim orada, maddi gücüm yerindeyse eşim çocuklarla ilgilense benim için daha iyi olur. Eşim çalışmasın modunda bir insan değilim. Bizim tabii maalesef Türkiye’de yaşadığımız ciddi bir sıkıntı bu ama bu başka birçok ülkelerde de böyledir. Hani herhangi bir konuşmanın tümüne bakmadan, bu kelimeler çıkarılıp bir şekilde bayanlar çalışmasın gibi veriliyor. Bunu kafama takacak bir insan da değilim. Bununla ilgili açıklama da yapmadım sonra. Siz sordunuz diye söylüyorum. Ben bu konularda şuna inanıyorum. İnternette yazılan bazı yorumlarla halkın arasında ciddi derecede paralelliklerin olmadığını düşünüyorum. Sokağa çıkıp 10 metre yürürsek ne demek istediğimi daha iyi anlarsın.
Bu açıklamalarınız üzerine Fethullah Gülenci olduğunuzu söyleyenler oldu. Var mı Gülen cemaatine yakınlığınız?
Ben hayatımda Fethullah Gülen’i hiç görmedim. Şimdi böyle diyorlar. Ne yapayım? Yapacak bir şey yok. Eşimin dekolte giymesini istemem dedim diye, Fethullah Gülen’le görüşüyor diye bir spekülasyon çıkıyor. Benim alkole çok düşkün arkadaşım da var, ateist arkadaşım da var, dindar arkadaşım da var. Açıkcası ben oruç tutarım ama 10 üzerinden 10 Müslüman mısın derseniz, 5'i zor veririm. Tabii ki; belli ölçülerde konservatif bir insanım ama hiçbir cemaate üyeliğim yok. Fethullah Gülenci değilim.
ÖNÜMÜZDEKİ YEREL SEÇİMLER İÇİN TEKLİF ALDIM
Siyasi partilerden hiç teklif aldınız mı?
Aldım, evet.
Hangi partilerden aldınız?
Onu hiç söylemeyeyim ama teklif aldım.
Belediye başkanlığı için miydi?
Birçok şey için aldım. Çok teklif aldım ama dediğim gibi konsantrasyonum televizyon üzerine olduğu için siyaseti zor bir platform olarak görüyorum. Bazı siyasetçileri takdir ediyorum, sabah akşam o iş ile uğraşıp ciddi mücadele içerisindeler. Ama herkesin sevdiği işi yapması lazım ya, ben siyasetle ilgili birşey düşünmüyorum şu anda.
Önümüzdeki yerel seçimler için mi geldi Belediye Başkanlığı teklifi?
Evet geldi ama bu konuda da açıklama yapmak istemiyorum.
YARIŞMACILARIN ÜCRETLERİ ZAMANINDA ÖDENİYOR, AKSİNİ YAZANLAR KÖTÜ NİYETLİ
Show TV yarışmacıların paralarını ödeyemiyor diye bir takım haberler çıktı. Var mı böyle bir problem?
Bunları komik buluyorum. Açıkcası şaşkınlıkla izliyorum. Biz yarışmacılarımızla programa girerken konuşuyoruz zaten. Türkiye'de ertesi gün yarışmacının parasını ödeyen bir yarışma var da ben mi bilmiyorum. Yunanlılarla Survivor çektik. Ödülün yarısını Yunanlılar ödeyecekti. Yunan televizyonuna sorduk, ne zaman ödeyeceksiniz diye. Yarısını Yunan televizyonu ödeyecek, yarısını Show Tv ödeyecekti. Biz de dediler prosedür 4 ay sonra ödenir. Yunanistan'dan bahsediyorum, AB'ye üye, oranın bir numaralı televizyonu 4 ay sonra veriyormuş. Biz de zaten yarışmacılarımızla sözleşme imzalayıp, parayı belli bir sürenin içerisinde alacaksınız diye anlaşıyoruz. Paralarını da bu süreç içerisinde alıyorlar zaten. Ortada bir anlaşma ve bu anlaşmaya uyan bir kanal varken, kalkıp da yarışmacılar paralarını alamıyorlar diye yazan herkes benim için kötü niyetlidir. İkimiz anlaşma yapıyoruz, ben anlaşmaya sadık kalmışım. Bu konuda muhatap Show TV. Show TV anlaşma şartlarına uyuyor mu, uyuyor. Yarışmacı bu şartları bilerek mi girmiş, evet. Yarışmacılar paralarını alamıyor diye çıkaran kimdir? Benim basında çok sevdiğim, değer verdiğim insanlar olduğu gibi, kalemlerini tüfek olarak kullanan bazı kalemler de var, yazarlar da var. Bunların provakayonu. Bunlar böyle başarılı giden işlerde her zaman görülmüştür, bunu da gayet normal karşılıyorum.
9'U YARDIM TOPLAM 20 MİLYON YTL DAĞITTIK, HAYATIMIN EN HAYIRLI PROJESİ 'VAR MISIN YOK MUSUN'
Var mısın yok musun ne kadar daha devam edecek? Kafanızda bir takvim var mı? Yoksa reytingler iyi gittikçe sürer mi?
Geçen Ekim'de 11 kere birinci olmuşuz biz. Kasım'da yine 10-11 kere birinci olmuşuz. Her üç yayının ikisinde gün birincisi oluyor program. Çok ciddi reyting alıyor ve almaya da devam ediyor. Programın devam etmesi için 2 şey çok önemli bizim için; bir, sevilmesi, beğenilmesi lazım, iki reyting alması lazım. Bu iki unsur olduğu sürece Var Mısın Yok Musun devam edecek. Ne kadar daha devam edeceği konusunda birşey diyemiyorum. Şu çok önemli tabii, bizim program şimdiye kadar 9 trilyon lira, 9 milyon YTL yardım dağıtmış. Bir programı incelerken biraz da bu yönüyle incelememiz lazım diye düşünüyorum. Ben Acun Firarda'da daha çok eğlenebiliyordum ama şu anda yaptığım projenin bütün yaptığım projeler içerisinde en hayırlısı olduğunu düşünüyorum. Yani 9 milyon lira yardımı biz insanlara dağıtmışız. Bunların bir kısmı engellilere gitmiş, bir kısmı kimsesiz çocuklara gitmiş, bir kısmı da hastalara gitmiş. Her yaptığım işle gurur duydum ama Var Mısın Yok Musun'un bende ayrı bir yeri var. O yüzden uzun sürmesini de istiyorum. 9 trilyon yardımın yanında 10 trilyon, 10 milyon da ödül dağıtmışız. 10 milyon nereye gitmiş, bizim normal, sade vatandaşımıza gitmiş. 10 milyon sade vatandaşa, 9 trilyon da hastalara, engellilere, kimsesiz çocuklara dağıtan bir programdan bahsediyorum. Bütün Türkiye'ni şunu anlamasını istiyorum, 20 milyon YTL para bir şekilde halka dağıtılmış. Bundan daha hayırlı bir program olabilir mi? O açıdan mutluyum.
İngilizcenizi de soracağım. Dünyayı gezdiniz yine de belli bir 'level'da tuttunuz İngilizcenizi. Bu halka daha yakın görünmek için bir taktik mi?
Şöyle anlatayım, ben konuşacağım herşeyi konuşuyorum. Anlatamadığım bir konu olduğunu düşünmüyorum. Millet şöyle bir yanılgıya düşüyor, benim telaffuzum Türkçe İngilizcesi. Şunu soruyorum, bir Amerikalının konuştuğu İngilizce ile İngiliz'in konuştuğu aynı mı? Fransızın konuştuğu aynı mı? Arabın konuştuğu İngilizce de aynı değil. Fransız Fransızca aksanlı bir İngilizce konuşur, Arap Arapça aksanlı bir İngilizce konuşur. Çinli de Çin aksanlı bir İngilizce konuşur. Bazı insanların algılamakta zorluk çektiği, ben Türkiye'de yaşıyorsam eğer Amerika'da da yaşamamışsam, tabii ki Türkçe aksanlı bir İngilizce konuşacağım. Öyle konuşuyorum zaten. İletişimsel olarak Christina Aguilera ve 50Cent ile konuştuk, ikisi de İngilizcem ile ilgili en ufak bir problemden bahsetmediler. Ülkemizde bazı İngilizce uzmanları, oturup televizyonda benim yapacağım gramer hatalarını bekleyip, burada hata yaptı diyorlar. Hayırlı olsun diyorum kendilerine.
Var Mısın Yok Musun'da sizi en çok etkileyen öykü neydi? En çok kim kaybettiğinde üzüldünüz?
En son Mehtap'ta üzüldüm. Mehtap, 1 yaşında kızını depremde kaybetmiş, annesi de aynı depremde vefat etmiş. Yeni bir erkek çocuk dünyaya getiriyor, onun da 1 yaşındayken yüzüne kaynar su dökülüyor. Kendisi de abisinin engelli kardeşine bakıyor. O gün, parasız ayrıldı oradan. İki gün kendimize gelemedik ekip olarak, çok ciddi derecede sarsıldık. Bu tip hikayelerin sonu kötü bittiği zaman çok üzülüyoruz.
KIZIM TELEVİZYONCU OLABİLİR. BAZEN ÇEKİM YAPIYORUZ STÜDYOYA GETİRİP, YAYINLANDIĞINI ZANNEDİYOR
Anneme, babama doyamadım diyorsunuz ya, sizde çok yoğun çalışıyorsunuzdur, kızlarınıza ne kadar vakit ayırabiliyorsunuz?
Az tabii. Çok yoğunum, sana bile özür dileyerek 30 dakika geç gelebildim. Show TV'de toplantıdaydım oradan geldim. Korkunç derecede yoğunum. Bir tek sunucu olsaydım, haftada 3 günü kızlarımla geçirebilirdim. Yapımcı ve sunucu olmak dünyanın en ağır olayı. Yapımcı olarak başlı başına 1500 problemle ilgilenmen gerekiyor, sunucu olarakta haftada 3 gün hayattan kopman gerekiyor. Bazen dörde çıkıyor. Baktığınız zaman kızlarıma vakit ayıramıyorum ama kısa zamanda animasyon yaparak onları eğlendirmeye çalışıyorum.
İzliyorlar mı sizi?
Evet, izliyorlar.
Biri yayına çıktı galiba.
Çıktı, evet. Leyla çıktı ama fazla çıkarmamam lazım televizyon hastalığı oldu. Baba beni sinema götürür müsün yerine baba beni Var Mısın Yok Musun'a çıkarır mısın diyor. Orası senin babanın programı değil yavrum diyemiyoruz, babasının programı. Zorlanıyoruz ona açıklarken. Bazen çekim yapıyoruz stüdyoya getirip, yayınlandığını zannediyor ama yayınlamıyoruz. Baban ne iş yapıyor dedim programda, Var Mısın Yok Musun yapıyor demişti. Acayip hoşuna gidiyor şimdi, daha 4 yaşında. Televizyonda babasını görüyor, benim iki babam var diye geziyor. Televizyonda da babası var, burada da var diye. Çok eğlenceli bir çocuk.
Kızınız televizyoncu olmak isterse?
Olabilir, bir sakınca yok yani. İsterim. Eğlenceli bir iş bizimkisi, bu konuda nankörlük etmeyeyim. Bazı işler vardır insanı mutlu etmez ruhen, işini yaparsın, paranı kazanırsın ama mutlu olamazsın. Bizim işte para kazan yada kazanma çalışan herkes mutludur mesela. Bizim ekipte çok mutluluk hakimdir, mutlu insanlarız, o yüzden bu konuda nankörlük etmeyeceğim, televizyonculuk çok iyi bir meslek bence.
YILBAŞINDA 500 BİNİ VERME NİYETİNDEYİZ, 10 TANE 500 BİN İLE YARIŞILACAK
Surviver'dan başka sürpriziniz olacak mı yeni yılda?
Yılbaşında bir sürprizimiz var. Yılbaşında 10 tane 500 bin ile yarıştıracağız. En sevilen yarışmacımız, Metin seçildi. 10 tane 500 bin ile yarışacak. İnşallah 500 bini verme niyetindeyiz. Hayırlısı.
(Gülin Yıldırımkaya-HABERTURK)