Emre Altuğ: Boşanınca her gece...
Yakışıklı şarkıcı Emre Altuğ, Çağla Şıkel'den boşandıktan sonra geçirdiği zor zamanları samimi bir şekilde açıkladı. Altuğ, 'Gece yarıları çok gözyaşı döktüm' dedi.
Merve YURTYAPAN
KİMSE BOŞANDIKTAN SONRA BİZİM KADAR İYİ İLETİŞİMDE KALMAZ
Emre Altuğ; hem şarkıcılığı, hem de oyunculuğu bir arada götüren ünlülerden. Bugün 'Yıldırım Gürses Şarkıları' adlı albümünü çıkaran Altuğ, aynı zamanda yine bugün 'Mezarcı' filmiyle izleyiciyle buluşuyor.
Nostaljik şarkıları yeniden yorumlayan Altuğ, tam bir klasik aşığı olduğunu söyledi. Sohbetimize, 1964 model klasik Mercedes otomobiliyle gelen ünlü şarkıcının bilmediğimiz yönlerini öğrendik... Çocukları olduktan sonra evden çıkmayan, işini geri plana atan biri Emre Altuğ. Tek başına yaşamaya başladığında ilk başlarda çok zorlanmış.
Altuğ, oğullarına olan bağlılığını şöyle anlatıyor: "Tek başıma yaşamaya başladığım zaman çocuklarım için çok ağladım. Gece yarıları çok gözyaşı döktüm. Gece kalkıp çocuklarının nefesini dinleyen bir adamdım. Gece yarısı olmuş, ben onları görmek, öpmek, koklamak istiyorum ama onlar diğer evde. Onu yapamadıkça çok kötü günler geçirdim."
'BANA SABRETMEYİ ÖĞRETTİLER'
Boşanma sonrası çocuklarının hiç olumsuz bir şey yaşamadığını belirten Altuğ, sözlerine şöyle devam ediyor:
"Onların yakınında bir eve taşındım. Çağla ile aramızdaki iletişim de çok iyi. Problemleri bir kenara bıraktık. Bir şey bitebilir, orada aslolan çocuklardır. Bunu yapmasaydık bencillik olurdu. Kimse boşandıktan sonra bizim kadar iyi iletişimde kalamaz. Kalması da doğal değildir aslında. Ama bizi bağlayan çocuklar. İkimiz de çocuklarımıza çok aşığız."
"Oğullarınız size ne öğretti?" diye sorduğumuzda Altuğ, şu yanıtı veriyor:
"Benim gibi aceleci, sabırsız bir Koç burcuna sabretmeyi öğrettiler. En tuhafını söyleyeyim size; çocuklarınız gaz çıkarsın diye sabaha kadar uykusuz kalıyorsunuz. O gaz çıkarınca da, ondan daha çok rahatlıyorsunuz. Böyle bir şey yaşayacağım asla aklıma gelmezdi."
Altuğ, devamlı ortaya bir şey atayım, herkesi ezip geçeyim gibi hırslarının hiç olmadığını söylüyor:
"Bir dönem kendimi eve fazla kapattım. Bundan da hiç pişman değilim. O sürede çocuklarımın bebekliklerine şahit oldum. Altlarını temizledim. Biraz mesleğime haksızlık yaptığımı düşünüyorum o dönemde ama yine de çalıştım. Sadece kendimi çok ortalığa atmadım. Şimdi tek başıma kalınca, benim için ev çok önemli olmamaya başladı. Çocuklarım her zaman birinci sırada. İkincisi de kendi hayatım artık."
Altuğ, yeni albümü 'Yıldırım Gürses Şarkıları'ndan da bahsetti. Klasik eserlerin formunu koruması için çok çalışmış. O süreci de şöyle anlatıyor:
"Aranjörler şarkılara kendilerinden bir şeyler katmaya çalışıyor. O yüzden hep yanlarında durmak zorunda kaldım. Amacım, eski dönemin dinleyicilerine armağan vermek. Gençler biraz sabırsızlar. Zamanın hızıyla da ilgisi var. Bu çağda yaşayan herkes için geçerli bu. Hayat çok hızlandı. O yüzden gençleri yakalayacak soundlar bulmak lazım."
İlker GEZİCİ
BU KADAR PARA KAZANACAĞIMI DÜŞÜNMEZDİM
Yeni albüm heyecanı yaşayan Emre Altuğ, bir yandan da oyunculuğa hiç ara vermedi. Son dönemde '5 Dakikada Değişir Bütün İşler', 'Durak' ve 'Mezarcı' filmlerinde rol alan Altuğ, sinemada ters köşe rolleri oynamayı çok sevdiğini söylüyor. En son Talip Karamahmutoğlu'nun yönettiği 'Mezarcı' filminde oynayan Altuğ, filmde mezarlık yapıp satan bir adamı canlandırıyor.
Altuğ'a "Filmin fragmanında partneriniz size 'Para için her şeyi yapıyorsun' diyor. Peki sizin parayla ilişkiniz nasıl?' diye soruyorum, şu yanıtı veriyor:
"Hayatımda hiç tahmin etmediğim kadar çok para kazandım. Hatta hiç hayal etmediğim kadar meşhur oldum. İkisi birbirini tetikledi. 16 yaşında ne yapıyor sam, şimdi de aynı şeyi yapıyorum. Üstüne bana para veriyorlar."
'KOLEKSİYON MERAKIM VAR'
Emre Altuğ, çok iyi bir koleksiyoner. Eskiyi seviyor, nostaljik bir yanı var. 45 tane radyosu, 25 tane dürbünü, 8-10 tane 8 mm. film oynatıcısı olduğunu söylüyor.
"Koleksiyon yapma merakınız nereden geliyor?" sorusuna şöyle cevap veriyor:
"Babadan gelen bir şey. Niğdeliler ya hamal oluyormuş, ya da eskici. Lise sonda sınıfta kaldığım sene Ortaköy'de bir dükkanımız vardı. Şimdiki Bali Müzayede'nin sahipleri ortağımızdı. Onlar da tablo getirip koydular. Üç kişi giriyor dükkana ama kar marjı müthiş. Ama ben o parayı yiyordum tabii. Sonra vergi borcu geldi. Babam, 'Bak bakalım kimin ismi yazıyor orada?' dedi. Dükkanı üstüme yapmış. O borcu ödemek için 1.5 sene gitar çalıp söyledim. Kazandığım parayla vergi borcu ödedim. Hayatı öğrenmiş oldum."
Altuğ ile 1964 model Mercedes marka klasik arabasında fotoğraf çektirdik. Araba sekiz senedir kendisindeymiş. Üç sene önce kaza yapmış. İki senede aracı yeniden toplamış. Arabanın şimdiki değeri yaklaşık 150 bin Euro. Altuğ'da Mercedes'in yanı sıra 1965 model Chevrolet Apaçi kamyonet ve amcasından aldığı 1990 model 3.16 BMW de var.
Özlem AVCI
ARTIK MAHALLE KÜLTÜRÜ KALMADI
Her röportajımıza müthiş elektrik ve enerjiyle gelen Emre Altuğ, Her Kafadan Bir Ses'in sorularını içtenlikle yanıtladı. Emre Bey'in, klasik göz kamaştıran arabasıyla ve antika değerindeki fotoğraf makinası ile birlikte objektiflere poz verdik. Bence Emre Altuğ; kendisiyle barışık, şöhretiyle sanatını müthiş birleştirmiş iyi bir baba.
'KUZEY VE UZAY ZIT KARAKTERLER'
Sohbetimize çocukları Kuzey ve Uzay'dan bahsederek başlıyoruz. Altuğ, "Çocuklar bir gün uçacaklar yuvadan. Ama Çağla ve benim iletişimimizin farkındalar. 'Baba öpme, anne öpme' diyecekler biraz daha büyüyünce... Onun için şimdi öpmek, sarılmak için saldırıyorum çocuklarıma" diyor.
Çocukluk döneminde sokakta oynadığını hatırlayan Altuğ, "Mahalle kültürü çok önemliymiş. Ben okuldan tek başıma eve geliyordum. Bakkal, kasap tanıdıktı. Artık mahalle kültürü kalmadı" diye konuşuyor. Altuğ, bu yüzden eski eşi Çağla Şıkel ile yakın oturduklarını ve çocuklarının, okul arkadaşlarıyla olabildiğince vakit geçirdiklerini anlatıyor.
Uzay ve Kuzey'in iki farklı karakter olduğunu söyleyen Emre Altuğ, "Büyük oğlum Kuzey'e 'Ne zaman Oxford'a gittin?' diyorum. (Gülüyoruz) Sanki Prens Charles ve Daina'nın oğlu gibi duruyor. Küçük Uzay, tam bir sokak çocuğu... Kuzey ise meraklı ve başarılı bir çocuk. İkisi zıt karakterler."
'ÇALIŞMAYINCA DEPRESYONA GİRERİM'
Alaçatı'daki otelini sorduğumuz Altuğ, "Oteli beş yıldır işletiyoruz; 12 odalı bir otel. Bir de meyhanemiz var. Ben çalışmayınca depresyona giriyorum. Hobi olarak yaptım, iş oldu bana otel. Bir arkadaşımla ortak olduk. O profesyonel. Gözüm arkada değil, bu sene üç defa gidebildim mesela."
"Albüm fikri nereden doğdu?" diye soruyorum, şu yanıtı verdi:
"Yıldırım Gürses şarkıları söyleme fikri menajerim Handan'dan çıktı... O anda kalbim hızlandı. Yıldırım Bey'in oğlu Beyazıt'ın besteleri vermeyeceğini düşündüm ilk etapta. İlk sorduğumda 'Türkiye'nin en büyük bestecilerinden biri, Türkiye'nin büyük şarkıcılarından biri ile buluşacak' dedi. Tevazu gösterdi." (SABAH-GÜNAYDIN)