Gazete Vatan Logo
Magazin'Dört mevsim geçti ruhumdan'

'Dört mevsim geçti ruhumdan'

Güzel oyuncu Burçin Terzioğlu, yeni hayatını anlattı.

“Poyraz Karayel” dizisiyle ekrana dönen Burçin Terzioğlu, Elele dergisinin mart sayısına konuştu. Son bir yılda hem 7 yıllık eşi Murat Yıldırım’dan boşanan hem de annesini kaybeden oyuncu, röportajında yeniden şekillenen hayatını anlattı.

Nasıl bir dönemden geçiyorsunuz?

- Yoğun ama dingin. Stabilim bu aralar. Güzergahlarım çok belli, yol değiştirmek ya da sağa çekip dinlenmek gibi bir lüksüm yok. Evim ve setim arasında akıp geçen bir yedi ay yaşadım ağustostan beri. Yaşamsal fonksiyonlarımı yerine getirmek haricinde kendim için çok bir şey yapabildiğim bir dönemde değilim. Şanslıyım ki sevdiğim bir işteyim, yorgunluğu ve bu sosyal olamama durumumu çok kafaya takmıyorum.

"DÖRT MEVSİM GEÇTİ RUHUMDAN"

Hayatınız son bir sene içinde nasıl bir şekil aldı?

- Başkalaşım yılımdı... Yeni bir ev, yeni bir iş, yeni bir ben... Renk değiştirdim. Aynı bedenin altında dört mevsim geçti ruhumdan. 12 ayı işleyerek yaşadım. Rüzgarın da hakkını verdim, bulutun da. İzin verdim, gözlerime gelip oturmasına o bulutun. Sonra güneş çıktı kuruttu yaşlarımı. Ona da izin verdim. Dalgalanmalar yaşadım tabii. Su üstünde durabildiğini anlamak için denizde biraz dalga iyi oluyor. Seni diri ve uyanık tutuyor kopacak başka büyük fırtınalara karşı. İlginç bir süreçti aslında. Durup değişimimi izleyebileceğim bir dış gözümün açıldığını gördüm. Ağzımdan çıkan her şeyin etkisinin önemini duydum. Bu değişimimin en büyük etkisi verdiğim kayıptı.

Haberin Devamı

"HUZURLU BİR DÜNYA KURMAYA ÇALIŞTIM"

Annem yanımdan ayrıldığı gün büyümeye başladığımı hissettim. Kadınlığa terfi ettim, her annesini kaybeden kız çocuğu gibi. Zordu. Ölümle de tanıştım. Terbiyelendim. Varlığımızın hiçliğine boyun eğdim o kaybedişle. Büyük konuşmamayı, küçük düşünmemeyi öğrenmeye başladım. Boşandım. Bir de ben olmayı, bana ait olmayı hatırladım. Biraz içime döndüm. Kendime huzurlu ve kabullenmiş bir dünya kurmaya çalıştım.

"İYİ Kİ BÖYLE OLMUŞ"

Hatalarınızla barıştınız mı?

- Arkama dönüp baktığımda keşke yapmasaydım dediğim hiçbir şey yok. Yaptıklarımdan doğan sonuçlar tamamen bana bir öğreti için verilmiş gibi hissediyorum. “İyi ki böyle olmuş” dediğim o kadar çok şey var ki... Yapılan küçük yanlışlar aşı gibi aslında, seni daha büyük mikroplardan korumak için vücuda mikrop salıyorlar. Bağışıklık sistemi uyarılıyor. Ve savaşı öğreniyor bünyen. İşte o küçük yanlışları iyi ki yapmışım ki daha büyük yanlışlara beynim ve kalbim çok gardlı. Neyin doğru neyin yanlış olduğunu öğretiyor bu insana. Barışığım yaptığım küçük hatalarımla. Onlardan aldığım dersler hayattaki en büyük kazanımlarım.

Haberin Devamı

"KARİYERİMİ DE YAPARIM AŞKIMI DA"

Aşk mı, kariyer mi?

- Kariyerimi de yaparım, aşkımı da yaşarım.

İsyan eder misiniz sık sık?

- Eskiden isyan ettiğim günler olmuştu, sonra her defasında daha sert bir durumla yüz yüze geldim, her acının daha büyüğü, her derdin daha koyusu varmış, öğretildim. Ben isyan etmeyi bırakalı çok oldu, onun yerine yaradanın bana uygun gördüğü şeyleri yaşayıp görmem, görüp öğrenmem ve kabul etmem gerekliliğini savunuyorum artık. Şükretmeyi isyan etmeye tercih ediyorum. Hiçbir yakarış cümlemin evrende yüz bulduğunu görmedim.

Haberin Devamı

Çok taze bir yaramız var Özgecan Aslan… Özgecan bir ateş yaktı ve kadınlar #sendeanlat diyerek başlarına gelenleri, aldıkları önlemleri bir bir yazmaya başladı sosyal medya üzerinden…

"BEYİNLERİ GELİŞMEMİŞ..."

- Her gün yüzlerce katliam yaşanıyor da biz hepsini takip edemiyoruz. Katliam ve vahşet... Ne kadar kanıksadı kulağımız bu kelimeleri duymayı. Her gün gazetelerde, haberlerde burun burunayız bu durumlarla. Ülke olarak cinnet getirdiğimizi düşünüyorum. Kızına, kardeşine, oğluna, eşeğe, köpeğe, ördeğe, damacanaya tecavüz etmek... Bu kelimeler ağzımdan çıkarken ellerim terliyor, midemde bir dönme, başımda bir ağırlık oluşuyor. Aklım fikrim almıyor. Ne dinim, ne mizacım, ne insanlığım bunu kabul ediyor. Dil tutulması yaşıyorum. Üzülmek ve ağlamak o kadar yetersiz ki. Yürüyüşler, protestolar, sosyal medyadan tepkiler... Sonuç; yine erkek çocuğu olmadı diye karısını döven erkekler, erkek olduğu için her kadından üstün olduğu anlatılan çocuklar, ‘erkektir yapar, kadındır susar’ zihniyeti... Daha organları büyümeye devam ederken beyni ve kalbi hiç gelişmemiş şerefsizler tarafından tecavüze uğrayan evlatlar...

Haberin Devamı

"ÖZGECAN İLK DEĞİL SON OLMAYACAK"

Her genç çocuğun başına hayatında en az bir kere de olsa bir taciz olayı gelmiştir. Yaşananların hiçbirini unutmadık, unutmayacağız da. Beyni yerine başka uzvunu kullanan, vicdanının yerinde yeller esen mahlukatlar öğretti bize, otel odasının kapısının arkasına sandalye yaslamayı, okulda eteğimizin altına tayt giymeyi, sarılırken bedenimizi geride tutmayı ve tüm kıvraklığımızla bize bir şeyin değmesini engellemeyi. Çantamızda biber gazı taşımayı, gece gölgemizden bile korktuğumuz için evimize koşarak gitmeyi. Eteğimizin boyunun bizim namus göstergemiz olduğunu ve daha nicelerini. Özgecan ilk değil, son da olmayacak maalesef. İnsanlık olarak sözün bittiği yerdeyiz. Vicdan, merhamet tükeneli çok olmuş zaten. Yazık. Umarım bir sabah uyanırız ve her şey değişmiş olur. Din, dil, ırk, cinsiyet ayrımı yapılmayan bir güne gözümüzü açarız.