'Don giymeyi sevmiyorum'
Ünlü şarkıcı Halil Sezai çok özel açıklamalarda bulundu.
İsyan şarkısıyla milyonların sevgisini kazanan Halil Sezai Milliyet Cadde'den Senem Aydın'a konuştu. İşte o röportaj...
Geçtiğimiz günlerde sevgilisi Kübra Doğan’a canlı yayında evlenme teklif eden Halil Sezai, prensesini bulduğunu söylüyor. Farklı tarzıyla sık sık gündeme gelen şarkıcı, alkolik yakıştırmalarından da bir hayli rahatsız: “Sütten çıkmış ak kaşık değilim. Eğlendiğim yerlerde “yıkılırken” fotoğraflar verdim. Ama oluyor... Ben kot pantolon giymeyi, içime don giymeyi sevmiyorum. Sahnede defalarca düşme tehlikesi atlattım. Sırf o pantolonlarım yüzünden.”
“Çilek”in montajını tamamladınız bildiğim kadarıyla. Nasıl buldunuz filmi?
Akışı izlemek biraz rahatlattı. Ama renk, ses, müzikler üzerine çalışmalar devam ediyor. 2014 yılında vizyonda olacak. Türkiye’de şimdiye kadar cesaret edilememiş türde bir film. Aşk ve maceranın iç içe olduğu bir proje. Bu kadarını söyleyeyim...
Bir röportajınızda “İlk ve son yapımcılık deneyimim olacak” demişsiniz. Neden?
Çünkü hiç alanım değil. Tek başına böyle bir şeyin sorumluluğunu almak çok fazla yorucu. Ama bir bilenle, maddi-manevi yükü hafifletecek ortaklarla yapılabilir.
İlk film olduğu için gişe konusunda bir tedirginlik yaşıyor musunuz?
Açıkçası “Yok” diyen yapımcı yalan söylemiş olur. Çünkü emek veriyorsunuz, her şeyiyle ilgileniyorsunuz, belli bir miktarda para yatırıyorsunuz ve muhakkak ki paranızın karşılığını bir şekilde almak istersiniz. Ama benim için en önemlisi, bire bir içinde bulunduğum işin takdir edilmesi.
Başrol oyuncusu Azra Akın’la akraba olduğunuzu duydum.
Benim anneannemle Azra’nın anneannesi kuzen. Eskiden beri birbirimizden haberdardık ama bu film projesinden sonra sıkı fıkı olduk.
Performansını nasıl buldunuz?
Açıkça söylemek gerekirse şaşırttı beni. Rolün altından kalkacağını biliyordum ama ileri bir oyunculuk performansı beklemiyordum. Ben tiyatro mezunuyum ve Azra’nın performansının “Bu işin eğitimini aldım” diyen birçok insandan çok daha üstün olduğunu düşünüyorum.
‘İncir Reçeli 2’yi çekiyoruzSizin de yeni bir film projeniz varmış.“İncir Reçeli 2”yi çekiyoruz. Yönetmenimiz Aytaç’la (Ağırlar) otururken “Kafamızdaki notları hayata geçirsek nasıl olur?” sohbetiyle başladı her şey...
Bugünlere gelmek için çok tırmaladınız mı?
Yoo... Hiç tırmalamadım, kılımı bile kıpırdatmadım, hiçbir işe sebat etmedim,çalışmadım, hâlâ da çalışmayarak hayatımı geçindiriyorum. Sadece hayat beni nereye yönlendirdiyse o şekilde yaşadım, kendiliğinden bir şeyler oldu. “Çalışıyorum” dersem, gerçekten sabah kalkıp akşama kadar çalışan insanlara çok ayıp etmiş olurum. Zaten sevdiğim işleri yaptığım için çalışıyormuşum gibi gelmiyor.
Prensesimi buldum
Kübra Doğan’la 3 yıldır birliktesiniz. Doğru insanı bulduğunuza inanıyor musunuz?
Ben prensesimi buldum. Karar vermekle ilgili bir dönemden sonra herhalde o kafaya geldim. Evlensek,
8-9 çocuk yapsak ne güzel olur.
8-9 çocuk mu?
Evet (gülüyor). Kalabalık bir ailede büyüdüm ben. Kalabalık aileleri severiz. Ama kendimi baba olmaya hazır hissetmiyorum. Bakamam, komaya girerim,
24 saat aklım onda kalır, hiçbir iş yapmamam, uyuyamam... Dolayısıyla o dönemde değilim.
Serenay Sarıkaya’ya olan aşkınıza ne oldu?
Ben “Serenay Sarıkaya’ya aşığım” demedim. Sadece kadının Avrupa standartlarında bir oyunculuğa sahip olduğunu söylemiştim ama...
“Nejat da alkolik değil, Teoman da”
Giydiğiniz kıyafetlerden bir mekana gidişinize kadar hemen her yaptığınızla haber oluyorsunuz. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?
Ben kot pantolon giymeyi, içime don giymeyi sevmiyorum. Bugün tuhaf hissediyorum mesela. Genelde bol, rahat kıyafetleri tercih ediyorum. Dolayısıyla ufak tefek kazalar oluyor. Sahnede de defalarca düşme tehlikesi atlattım. Sırf o pantolonlardan dolayı... O yüzden magazinci arkadaşlara da herhangi bir şey diyemiyoruz. Çünkü ben de sütten çıkmış ak kaşık değilim. Eğlendiğim yerlerde “yıkılırken” fotoğraflar verdim. Ama oluyor... Bunlar normalde beni üzmez. Bu haberlere çok içerlemiyorum. Ben eğer böyle bir adamsan böyle bir adamımdır. Konu anne-baba tarafına inince işin rengi değişiyor biraz.
Alkolik yakıştırmaları da rahatsız ediyordur herhalde.
Ben her gün içki içebilecek bir bünyeye sahip değilim. Artı öyle bir genişliğe, rahatlığa da sahip değilim. Çalışmayan bir adam olsaydım bu psikolojiyle alkolik olabilirdim.
Neden? Nasıl bir ruh haline sahipsiniz?
Kaygılı, sorunlu adamım. Dertlerim var. Bir tek kendime dair değil, hayata dair, ülkeye dair dertlerim var. “Aman koyver gitsin” şeklinde takılamıyorum. Küçüklükten beri öyleyim. En büyük sorunlarımdan biri doğru aşkı yakalamak üzerine. Bu ama yalnızca kadın-erkek aşkı değil, doğaya olan, Tanrı’ya olan aşkla da bağlantılı. Bir arayış içindeyim. Bu başlı başına bir dert zaten.
Arkadaşınız Nejat İşler’in sağlık durumu nasıl?
Aldığım haberlere göre korkulacak bir şey yok. O en güzelini yaptı, Gümüşlük’te mis gibi takılıyor. Nejat da alkolik değil, Teoman da. Çünkü ‘alkolik adam’ gerçekten günlük hayatını idame ettiremez. Bunlar çok başarılı insanlar.
BOSTANCI KONSERİ İÇİN HEYECANLIYIM
8 Aralık’taki Bostancı Gösteri Merkezi konserinizden de bahsedelim.
Daha önce orada üç konser verdim ama bu kez farklı.
Çünkü dekor biraz tiyatro sahnesi gibi olacak. Aynı zamanda sürpriz konuklarla bir araya geleceğim. O yüzden biraz
gergin ve heyecanlıyım.
Onun dışında gündeminizde neler var?
Sibel Can’ın yakın zamanda çıkacak albümüne iki şarkı verdim. “Galata” isimli şarkıda düet yaptık. Aynı şarkının klibini de ben yöneteceğim. Onun dışında akustik konserlere başlayacağım. Turne kapsamında gidemediğimiz yerlere öncelik vereceğiz.