Dizideki her sahne şaşırtıcı
1994 yılında Amerika’yı kasıp kavuran ‘O.J. Simpson’ davasını anlatan ‘The People V. O. J. Simpson: American Crime Story’ adlı dizi, Amerika ile aynı anda Türkiye’de yayınlanmaya başladı. Dizi hakkında merak edilenleri, dizinin yaratıcıları Larry Karaszewski ve Scott Alexander anlattı
12 Haziran 1994 tarihinde Los Angeles’ta eski karısı ve sevgilisini öldüren ünlü futbolcu Orenthal James Simpson’ın, bütün Amerika’yı ekran başına kitleyen ve 9 ay süren davasını anlatan ‘The People V. O. J. Simpson: American Crime Story’ adlı dizi 3 Şubat’tan itibaren Amerika ile aynı anda Türkiye’de yayınlanmaya başladı. Her Çarşamba 08.00 ve 20.45 saatlerinde FOXCRIME’den izlenen dizinin yaratıcıları Larry Karaszewski ve Scott Alexander, merak edilen soruları cevapladı.
- Amerika’nın orijinal O. J. hikayesini nasıl yaşadığı ve televizyonda yayınlanan ilk dava olarak tepkileri hakkında hatırladıklarınızı anlatır mısınız?
Larry Karaszewski: Her şeyi sollayıp geçmişti. O sıralar ikimiz de Los Angeles’taydık. Çekoslovak yönetmen Milos Forman tarafından yönetilen ‘The People vs. Larry Flynt’ adında bir film çekiyorduk ve Forman bu davaya kafayı takmıştı. Her gün televizyonda mahkemeyi izliyor ve dava hakkında konuşuyorduk.
Scott Alexander: Eşi benzeri olmayan bir olaydı. Daha önce hayatım boyunca tüm insanların bir olaydan bu kadar bahsetmek istediğine şahit olmadım. Çok çılgıncaydı.
- Jeff’in kitabı, ayrıca kitabın savunduğu tez, bir bakıma O. J.’in suçlu veya masum olmasının önemi olmadığına dairdi… Dizi ne kadar yaklaşacak bu duruma?
S. A.: Bence Jeff’in kitabının tezi, kendi aleyhinde çok fazla kanıt olmasıydı. Beraat etmesindeki sebebin ortaya çıkması için o zamanlarda dünya üzerinde meydana gelen olayları ve davanın perde arkasını inceleyebiliriz.
L. K.: İlk başladığımızda sıkça söylediğimiz bir söz vardı: Kesinliğin çözümlenmesi. Biz bunu Bronco kovalamacası, Marcia Clark ve savcılık ekibinden sonraki en azından ilk birkaç bölümde kutsal bir söz olarak kullandık. Onlar da kendilerini açık ve kapalı davada gibi hissettiler. Robert Shapiro bile “Aman Tanrım. Ben bu adamı nasıl savunacağım? Ulusal televizyondan konuşma yapıyor. Her yerde kan kanıtları var” dedi. Aslında program, davanın nasıl savcının parmaklarının arasından kayıp gitmesiyle alakalı…
S. A.: İşte bu nedenle tüm kanıtlar, toplanan veriler ve adli polis zırvaları için 1. bölümde çok sıkı çalıştık. “Tamam, on dakika boyunca sanki CSI veya başka bir dizinin bölümündeymişiz gibi çekeceğiz” dedik. Siz de “Vay canına. Kanıt bu muydu? İşte bu. Kadının kanı adamın evinde, adamınki de kadının. Tamamdır, anladım. Demek ki olay adamın evinin arka bahçesinde meydana gelmiş” diyecektiniz. Daha sonra Marcia, aynı kuşku duyulamayacak kanıtlarla sahne aldı. Böylece davayı kaybedeceklerini düşünmeleri imkânsız gibi göründü. Nasıl olurdu da davayı kaybederlerdi? Shapiro ve ardından Johnny arka kapıdan giriyorlar, diğerleri bunun geldiğini bile görmüyor çünkü odaklandıkları şeyle çok alakasız.
- Çekilen sahneler arasında en çok aklınızda kalan ya da sizi zorlayan hangisi?
L. K.: Değişim yaptıkları sırada çekilen bölümü yönetirken Ryan mükemmel bir iş çıkardı. Spor barı sahnesini kestiler ve insanlar başlangıçta “Oyunu geri koy” diye karşı çıktı. Daha sonra başladılar, izlediler ve seyirciler sustu.
S. A.: O spor barı seti için savaştığımı hatırlıyorum. Çünkü birçok lokasyon ve birçok konuşma kısmı vardı ve biri “20 saniyelik sahne için spor barı mı kuracağız yani?” diye sordu. “Hayır, bu çok önemli” dedim
Gerçekler her zaman eğlencelidir
- Özellikle bu kültürde ve 2015 manzarasında Amerika’nın kendine özgü gerçekleri var.
S. A.: Larry ve ben 20 yıldır bu tür filmler yazıyoruz ve mümkün olduğunca lanet olası gerçekçi olmaya ve düzgün yapmaya çalışıyoruz. Neyse ki Browns ve Goldmans aileleri, onları onurlandırdığımızı düşünecekler. Ailelerin ne zorluklardan geçtiğini göstermesi adına Fred Goldman’ı baş karakter olarak belirledik.
- Bu anlatımı ne kadar gerçekçi buluyorsunuz?
L. K.: Oldukça gerçekçi. Biz gerçekliği seviyoruz.
S. A.: Gerçekler eğlencelidir.
L. K.: Gerçek yaşam olgularını yazmamızın nedenlerinden biri de bu. Tüm gerçeği kurgudan daha yabancı kılan bu. Bizim bu türü sevmemizin nedeni de bu! Çünkü yalnızca düz bir kurguyla işin içinden sıyrılamadıklarımızı bu şekilde yapmayı başarıyoruz.
S. A.: Aynen öyle, 2. bölümde pizzacıda geçen bir kesit görülüyor. O gece, şehrin tarihindeki en yüksek pizza satışı gerçekleşen gecesi oldu.
L. K.: Biz ilerlemeyi seviyoruz. Birçok insan, gerçek bir hayat hikâyesi çektiğinde, olanlara kaderin dışa vurumu olarak bakıyor. “Evet, işte hikâyenin de böyle olması gerekiyordu” diyor. Biz, tüm farklı yönleri ve geniş detaylandırmanın dışındaki tüm ufak detayları göstermek istiyoruz.
Siyahilere karşı olan şiddete odaklandık
- Bu dizinin davanın kendisi haricinde kapsayıcı bir temaya sahip olduğunu söyleyebilir misiniz?
S. A.: Evet, gerçekten öyle. Bu projeyi ilk gerçekleştirmeye karar verdiğimizde, Brad ve Nina’yla beraber oturup ilginç bulduğumuz fikirler hakkında konuştuk. Avukatlar arasındaki sınıf farkı, şöhret kültürünün başlangıcı, 24 saatlik medya ve daha sonrasında Los Angeles’taki siyahilere karşı yapılan polis şiddeti fikrine odaklandık.
L. K.: O. J.’nin suçlu mu yoksa masum mu olduğu hakkında davayı Los Angeles Polis Teşkilatı’na ve onların Afrikalı Amerikalılarla olan utanç verici hikâyelerine yöneltti. Bu, dava boyunca alınan her bir kararda şüphe uyandıran bir durum haline geldi.
S. A.: Yani, sizler yalnızca Johnny’nin ufak bir denemesini ve 30 yıllık kariyeri boyunca Los Angeles’ta siyahilere karşı yapılan polis şiddetine karşı nasıl savaştığını, aslında olduğu şekilde ona nasıl bakacağınızı izlediniz. Gerçek bir avukat olmayan Johnny için bir kader olabilir. Ancak ben en nihayetinde davayı üstlenmesini, davayı konuşmak istediği bir olgu haline getirmek istemesine bağlıyorum. Bir noktada, Bundy’deki iki kurbandan ve O. J. Simpson’dan bahsetmeyecekti. Aslında, polisin bunca zaman neler yaptığından konuşacaktı.
- Anlattığınız hikâyelerden birinin her ne kadar aptalca gelse de gerçek bir Kardashian hikâyesi olması oldukça ilginç.
L. K.: Çok ilginç evet, zira biz şöhret kültürünün doğuşundan, 24 saatlik medyadan ve reality televizyonundan bahsediyoruz. Evet, Robert Kardashian ve ailesinin programın büyük bir parçası olma fikri gerçekten harika. Fakat aslında Robert Kardashian’ın programda çok önemli bir figür olduğunu gördüğünüzde çok şaşıracaksınız. Aile ve çocuklar o kadar önemli değiller. Onları ilk birkaç bölümde göreceksiniz. Onlarla çok fazla vakit harcamadık. Çünkü Kardashian’lar çok ünlü bir aile ve bazı insanlar, ‘Program Kardashian’larla ilgili’ diyerek yanlış izlenime kapılacaklar. Fakat bu doğru değil