Dijital hayaller
Harvard mezunu. Google’da çalıştı. Doktoralı bilgisayar mühendisi. Çoğumuza bilim kurgu veya hayal gibi gelen pek çok konu onun adeta “oyun alanı”. ELLE dergisi 2015’te teknoloji, sanat, medya vb alanlardan en başarılı kadınlara artık yer veriyor ve 2015’in ilk ayının konusu ise teknoloji. Teknoloji ve bilim dünyasındaki kadınlardan ilham alınan bu sayıda, ELLE dergisi editörlerinden Suzan Yurdacan, Dr. Zeynep İnanoğlu Özdemir’le geleceğe dair çok heyecan verici ipuçları içeren çok özel bir röportaj gerçekleştirdi
Bugüne kadar hayallerimin ötesinde işler yapma fırsatım oldu” diyen Dr. Zeynep İnanoğlu Özdemir’le, 2015’in ilk sayımızın konseptinin; onun da uzmanlık alanı olan teknoloji ve bilim olması, bir araya gelmemiz için yeterli sebepti. Peki neden o? Özgeçmişi ve kariyerine göz attığınızda zaten bu soru kendiliğinden “düşmüş” olacak. Bir ipucu: Doktorasını yapay zeka kapsamına giren ses sentezleme ve makine öğrenimi üzerine yapmış, Google’da dört sene çalışmış, yaklaşık bir yıldır Doğan TV’de dijital grubu yönetiyor. Büyük ihtimalle bunu biliyorsunuz, yapımcı Türker İnanoğlu ve sinemanın en zarif kadınlarından Gülşen Bubikoğlu’nun kızları, başarılı televizyoncu Cüneyt Özdemir’in eşi. Ve iki yaşındaki Mavi’nin de annesi.
Şu anda hayal ettiğiniz işi mi yapıyorsunuz?
Şöyle diyelim, her zaman beni mutlu eden işlere konsantre oldum ve çalışmaktan keyif aldım. Bunun sonucunda bugüne kadar hayallerimin ötesinde işler yapma fırsatı buldum, hayal ettiğimden daha yetkin ve özel insanlarla çalıştım.
Küçükken ne olmayı istemiştiniz?
Küçükken her pazar evde dergi çıkarırdım! Anneme, babama, komşulara benim dergi dağıtılırdı. Sizin işinizde gözüm varmış demek ki. Nereden nereye! Aslına bakarsanız çocukluğumda doktoralı bir bilgisayar mühendisi olacağıma dair pek ipucu yoktu. Uzay ve uzay gemileri çok ilgimi çekerdi. Hala da çeker. Son zamanlarda Gravity (Yerçekimi) ve Interstellar (Yıldızlararası) filmlerinde kendimden geçtim.
Siz Interstellar’daki kara delik sahnelerini hangi duyguyla izlediniz?
Kuramsal fizik araştırmalarının gündemindeki kara deliklerin varlığını ve özelliklerini açıklamaya gayret eden birçok hipotez var. Bu tip güncel bilimsel araştırma konuları Hollywood yaratıcılığıyla birleşince ortaya gayet keyifli işler çıkıyor. Bu filmler sayesinde insanlar bilimsel konulara merak duymaya başlıyor ve daha fazla okuma ve bilgilenme ihtiyacı hissediyor. Özellikle gençlerin bilime heveslenmesi açısından önemli. Ülkemizde gençler ve kadınlar bilim ve teknolojiye pek hevesli değiller.
Okumaya alerjisi olan bir toplumuz
CV’niz insanı imrendirecek maddelerle dolu. Neden bu kadar çok okudunuz?
Bu soruyu bana Türkiye’de birçok kişi sordu! Fazla okumaya alerjik bir toplum olduğumuzu düşünmeye başladım. Bazı şeyler de bu kadar okumadan olmuyor. Uzmanlık alanım makine öğrenimi ve ses sinyal işletme. 10 yıl bu alanda yazılımcı ve araştırma görevlisi olarak çalıştım. Doktoramı Cambridge Üniversitesinde, hayatını bu işlere adamış bilim insanlarıyla yaptım. Daha sonra yine aynı insanlarla beraber, benim de azınlık hissedarı olduğum Phonetic Arts adlı bir start-up’da çalıştım. 2010’da Phonetic Arts, Google tarafından satın alındı. Şu anda Android telefonlardaki sesli asistan uygulamalarında bizim çekirdek teknolojimiz kullanılıyor.
Doktora yapmasaydım, böyle bir ekibin parçası olma ihtimalim yoktu. Dediğim gibi, bazı şeyler bu kadar okumadan olmuyor. Mühendisliğin belli alanları çok fazla mesai istiyor, yüksek lisans ve doktora gerekiyor.
Harvard yılları deneyimi
Harvard nasıl bir deneyimdi?
Harvard zordu! Düşünsenize, dünyanın her yerinden çok zeki binlerce öğrenci buraya geliyor. Ama herkes “en zeki” olamaz, birileri de “averaj” olmak zorunda. Birçok kişi bununla ilgili sıkıntılar yaşayabiliyor. Ben üzerimden bu tip baskıları attığım andan itibaren Harvard’da çok mutlu oldum. En yakın dostlarımı orada buldum.
Teknoloji dünyası maskülen mi?
Bence bu yorumu yapmak için “dijital ve teknoloji” dediğiniz büyük dünyanın içindeki faaliyet alanını daha net tanımlamak gerekiyor. Dijitalin strateji, iş geliştirme ve pazarlama taraflarında kadınların daha yaygın olduğu kesin. Yazılım ve ürün geliştirme tarafındaysa daha maskülen bir dünya var. Bu Türkiye’de de, dünyada da böyle. Ben kariyerimin ilk 10 yılında bir mühendis olarak genelde erkeklerle çalıştım. Ama kadın olmanın herhangi bir zorluğunu görmedim. Tersine, mühendislik bana büyük özgüven kazandırdı ve kendimi hep daha yaratıcı ve yetkin hissetmemi sağladı. Örneğin her an yeni bir dijital proje hayali kurup projenin prototip kodlamasını kendim yapabilirim. Google’da çalışırken annelik iznine ayrıldığım dönemde, aklıma bir Android uygulama yazmak geldi, üç-dört gün bununla uğraştım. Şu anda hala yazdığım uygulamanın binlerce aktif kullanıcısı var! Mühendislik ve teknoloji bilimlerini kadınlara cazip kılmak bence önemli. Çünkü bu alanlarda geliştirilen uzmanlıklar bireyleri global ölçekte istihdam edilebilecek kişiler haline dönüştürüyor. Bugün bir yazılım mühendisi olarak İstanbul’da yaşayıp İngiltere’ye iş yapabilirsiniz.”