Dijital çağın etkisi sanat eserlerinde
SANATORIUM, 6 Mayıs’a kadar Sergen Şehitoğlu’nun son dönemde üretmiş olduğu veri görselleştirmelerine ev sahipliği yapacak. Sanatçının son sergisi, “çevrim-içi sistemlerde bireyin var oluşunu” çalışmalarının odak noktası haline getirmekte. Google gibi veri bankalarında sanatçı kimliğinin nasıl kurulduğu ve görünür kılındığı serginin temel problematikleri bu sergide irdeleniyor. Sergen Şehitoğlu ile serginin çıkış noktasını konuştuk.
“DENEMELER: 310 Adet Sanatçı Portresi” sergisi fikri nasıl gelişti?
Belirli bir süredir çalışmalarım dijital çağın etkisi altında devam ediyor. “DENEMELER: 310 Adet Sanatçı Portresi” projesinden önce “Kill Memories”, “GSV” ve “Google Earth” serilerini düşünecek olursam, üretimlerimin ana eksenini, yeni dönemde gelişen ve adapte olmaya çalıştığımız ama tam olarak da kavrayamadığımız ve hakkında net kararlar veremediğimiz durumlar oluşturuyor. Mahremiyet, kişisel haklar, öz-yayınım, dijital ortamda varlığını sürdürme gibi konuların yanı sıra Google ile birlikte, bilginin tekelleşmesi, nesnelliği, genel-geçerliği, bilgi-enformasyon ayrımı gibi problematiklerle de karşılaşıyoruz.
Yani çıkış noktanız Google, peki projelendirme aşamalarını anlatır mısınız biraz?
“DENEMELER: 310 Adet Sanatçı Portresi” birkaç eksenli bir düşünsel temele dayanıyor. Sanat ve sanatçı tanımı üzerinde durduğum birinci ekseni, son dönemlerde Google’ın bilgi üzerindeki hegamonik yapısını sorguladığım ikinci eksen takip ediyor. Konu ne olursa olsun, “bilgi” edinmek için kendimizi Google’ın algoritmasına teslim ediyoruz. Bu aşamada bilginin nesnelliğinden uzaklaşıp, enformasyonun nitelikten uzak niceliksel alanına giriyoruz. Kendi çalışmalarım üzerinden örnekleyecek olursam ‘Google’s Earth’de sadece Google’ın haritalarını veri olarak kabul ediyorum ve harita gibi nesnellik içermesi gereken bir durumda, Google’dan aldığım veriler benim bulunduğum lokasyona göre değişiklikler gösteriyor. Yani “bilgi” kullanıcıya göre şekilleniyor, sınırlar kullanıcıya göre değişebiliyor. Bilginin yoğunluğu arttıkça iletimi de zorlaşıyor. Bunun sonucunda da bilgi yerine veri ve enformasyon iletimi başlıyor.
Eserler Google’ın ara yüzüne odaklanıyor
Serginizin ana fikrini oluşturan eksenleri izleyiciye aktarırken ne gibi kriterler seçtiniz?
“DENEMELER: 310 Adet Sanatçı Portresi”, Google’ın Arts&Culture ara yüzüne odaklanıyor. Google oluşturduğu bu sayfa ve uygulamada, neyi nasıl seçtiği konusunda referanslar vermeksizin bazı ‘sanatçı’ları bize sunuyor. Burada öne çıkan durumlardan biri, bu seçme işleminin gelmiş geçmiş süregelen bir hiyerarşik yapıyı yinelemesi, bir kurumun kendinde, sanat tarihini yazma yetisini bulması ve ileriki nesillere bir sanatçı seçkisi sunması. Bir diğer durum ise Umberto Eco’nun da vurguladığı listeleme durumu. Eco “Liste, kültürün kökenidir. Sanat ve edebiyat tarihinin bir parçasıdır. Liste, kültürü yıkmaz; onu yaratır. Google liste yapıyor, ama Google’da oluşan listeme baktığım dakikada değişmiş oluyor” diyor. “DENEMELER: 310 Adet Sanatçı Portresi” sergisi için ürettiğim işlere bir anlamda veri görselleştirme denebilir. Google’ın Arts&Culture ara yüzünde, sanatçı olarak sunduğu tüm isimlerin, Google’dan elde edilmiş arama sonuçlarını listeledim ve bu isimlerden, çağımızın “sanat dünyası” olarak niteleyebileceğimiz internet kullanıcılarının onayını da işin içine katmak için, 400 binden fazla arama sonucuna sahip, yani bir anlamda “en popüler” olan 310 adet sanatçıyı görselleştirdim. Bu görselleştirmeyi, aynı fikrin farklı ifadeleri olarak gördüğüm varyasyonlarla sergiliyorum bu sergide.
Biraz da sergide yer alacak işlerden bahsedebilir misiniz?
Bu varyasyonların ilki, tüm bu 310 sanatçının görsel sonuçlarını belgelediğim ve bunu ahşap bir kaidenin üzerinde sunduğum bir nevi sanat tarihi anıtı. Diğer versiyon ise tüm bu görsel sonuçların, bir camın üstüne katman katman basıldığı bir duvar işi. Son versiyon ise, 310 sanatçının adlarını ve arama sonuçlarını kazıdığım bir metal plaka.