Deniz Seki'den itiraf: Yoğun bakımdaydım ve...
Deniz Seki, yaşadığı zorlu süreci ve bilinmeyenlerini anlatırken, büyük aşk yaşadığı klarnetçi Hüsnü Şenlendirici ile ilgili soruya bomba bir cevap verdi. İşte Deniz Seki'nin yürek burkan açıklamaları...
Yaklaşık üç yıl cezaevinde kaldıktan sonra tahliye olan şarkıcı Deniz Seki, yaşadığı zorlu süreci ve bilinmeyenlerini anlatırken, 2006-2009 yılları arasında aşk yaşadığı klarnetçi Hüsnü Şenlendirici ile ilgili soruyu da yanıtladı.
Uyuşturucu davasında hüküm giyen ve 5 Haziran'da tahliye olan Deniz Seki, Armağan Çağlayan'ın sorularını yanıtladı. Ünlü şarkıcının röportajından bölümler şöyle:
"YATA YATA BİTMİYOR"
"Cezaevinde engelliler için bir okuma odası yapmışlardı. Biz bakanlıktan izin istedik, yazıştık ve orada bana haftada dört gün müsaade ettiler; şarkılarımı kaydedebilmem adına. Çok teşekkür ediyorum. Benim için müthiş bir nefes oldu. Orada şarkılarımı yazıyordum."
"Aşçılık kursuna gittim. Gitar kursuna gittim. Leyla Bilen hocamdan reiki aldım. Boş durmadım. Derler ya mahpus yata yata biter. Yata yata bitmiyor, bir şeyler yapman gerekiyor."
"Özgürlüğün kıymetini anlıyorsun. Küçücük bir şey seni o kadar mutlu ediyor ki... Kocaman dertlere dağ gibi duruyorsun. Burada elinin altında her şey var ama sen hiçbir şeyden memnun değilsin ve küçücük şeyi kendine dert ediyorsun. Tam tersi ruh halleri. Bir yandan da seni bir silkeliyor. 'Bir kendine gel' diyor. Islah ediyor."
"BİR GÜN ÖZÜR DİLEMEK ZORUNDA KALIRLAR"
"Dünyanın binbir türlü hali var. Bir gün uyanıyorsun, sokağa çıkıyorsun, trafik kazası yapıyorsun, Allah korusun pat oradasın. Oraya girmek herkesin başına gelebilecek bir durum. Çok insani bir durum. Öyle oturduğu yerden klavye kahramanlığı yapanların da canı sağolsun. Bir gün gelir özür dilemek zorunda kalırlar. Benden değil ama rabbimden."
"Biz Bayhan'la helalleştik. bizim Bayhan'la aramızda hiç bir husumet olmadı. Hiçbir problem olmadı. O olay çok yanlış anlaşıldı. Ben Bayhan'ı hiçbir zaman yaşadığı trajediden dolayı eleştirmedim. Haşa, ben kimim onu eleştireceğim."
"Kardeşimin çocuğu olduğu zaman. Hamileliğine şahit oldum gelinimizin. Avukat kendisi. Onunla görüşebiliyordum hamileyken ama doğuma şahit olamadım. Ailemizin ilk torunu İrfan Mert. Onun o doğum fotoğraflarını getirdikleri anda benim koğuşa girerken feryatlarım hala yüreğimi sızlatıyor."
"BİLEREK GİTMEK KABUS"
"Oradan kaçmak değil konu. Oraya bir daha geri dönmek istememek aslında. Polisten kaçmak değil. Bilmeden gitmek başka; ama bilerek gitmek kabus. Çok kötü."
"Şöyle geriye dönüp baktığımda 'vay be' diyorum. Nasıl oldu bütün bunlar ve ben teşekkür ediyorum Allah'a. Bunun sabrını verdiği için. Sabır kelimesinin anlamını öyle biliyorum ki. En yakın arkadaşın oluyor."
"Ben artık kabullenişe geçtim. Hayatta her şey hepimizin başına gelebilir. Önemli olan senin kalbinin temizliği. Kalbini karartmaman. Bulunduğun cennet gibi bir ortamı cehenneme de çevirebilirsin. Cehennem gibi bir ortamdan bir cennet de yaratabilirsin. Bu tamamen senin iç dünyanla alakalı. Ben kalbimi karartmayanlardanım. O yüzden ayakta kalabildim."
"HÜSNÜ BİR KAZAYDI, YOĞUN BAKIMDAYDIM"
"Aşk demiyorum ben ona. Hüsnü (Şenlendirici) bir kazaydı. Yol kazası. Evet hayat bir yolsa, yol kazası. Yoğun bakımdaydım. Çıktım diyelim..."
"Topraksız Zincirlikuyu orası. Kocaman bir havuzun içine atılmış susuz balıklar gibiyiz. Gökyüzüne bakıyoruz böyle. Gökyüzü dikdörtgen. Boyuna on adım, enine on adım bir avlu var. 8 metrekare bir oda var. Orası yaşam alanın. Hiç kolay şeyler değil bunlar. Sevdiklerinden ayrısın ama hayata nasıl baktığın da önemli. Kendi iç dünyana yolculuk yapıyorsun. Kendini keşfediyorsun."
"Hayatta çok ağır hikayeleri olan kadınlar tanıdım. çok trajik, çok dramatik. Şükrediyorsun. Beterin beteri var diyorsun. Biri almış müebbet hapis, diğeri almış ağırlaştırılmış. Müebbet alan, ağırlaştırılmışın karşısında çok şükür Allah'ıma diyor."
"Kader diye bir şey varsa keder diye de bir şey var. Ben kaderimin içindeki kederi yaşadım. Yaşandı bitti. Geriye dönüp bakmıyorum. Geçmiş, dikiz aynamda; ama ben önüme bakıyorum. Yaşandı ve bitti."
"FARUK DA DIŞARIDA İÇERDEYDİ"
"Faruk (Salman) hiçbir gün bile elimi bırakmadı. Ben içerdeydim. O da dışarıda içerdeydi. Ben özgür değildim onun da dışarıda nefes alamadığını biliyorum."
"Bir kere müziğimi çok özledim. Şarkı söylemeyi çok özledim. Mikrofonumu çok özledim. Ağaca sarılmayı, çimene basmayı, denize girmeyi, lunaparka gitmeyi, halıya basmayı özledim. Her yer taş. Plastik görmek istemiyorum mümkünse."
"KENAN DOĞULU GELEMEDİ"
"Gelmesini bekleyip de gelmeyen mesela Kenan Doğulu çok sevdiğim arkadaşım. Yıllardır dostluğumuz vardır. Gelemedi. Çok çaba sarf etti. Böyle gelmek isteyip çok çaba sarf eden çok kişi var. Bu çabalarını bildiğim için kırılacak bir durumum da yok. Çünkü gerçekten gelmek çok zorlaştı. OHAL döneminde olduğumuz için. Gelen de sağolsun gelmeyen de sağolsun ama o kadar çok gelenim oldu ki, sağolsunlar."
"Hayatta hepimizin başına her an her şey gelebilir. Her şey insanlar için. Kader denilen bir şey varsa kaderin içinde keder de var mutluluk da. Ama şikayet etmemek gerekiyor çünkü şikayetin olduğu yere mucizeler uğramazmış. O yüzden hayatlarınız, şikayetsiz mucizelerle dolu olsun. Yaşadığınız her güne şükredin. Aldığınız nefesten itibaren. Ve birbirinizi sevin sarmalayın. Sevgi her şeyin ilacı. Ve ben sizi çok özledim. Biliyorum siz de beni özlediniz. Geldim ben işte buradayım."