Gazete Vatan Logo
Magazin"Demetle 20'nci bölüm sevgili olduk"

"Demetle 20'nci bölüm sevgili olduk"

Atina ve Roma’nın ardından İspanya’nın Madrid şehrine giden Can Yaman, havaalanında izdihama neden oldu. Ünlü oyuncuya “Gördüğü ilgi PR başarısı mı, yoksa gerçek mi”, “Bu ilgiyi neye bağlıyor”, “Kıvanç Tatlıtuğ hakkında ne düşünüyor” gibi merak edilen tüm soruları Cengiz Semercioğlu sordu.

"Demetle 20'nci bölüm sevgili olduk"

Erkenci Kuş'taki partneri Demet Özdemir'le bir dönem aşk yaşadığını itiraf eden Can Yaman samimi açıklamalarda bulundu. İşte Cengiz Semercioğlu ile yaptığı röportajın bir kısmı...

◊ Evet, Can itiraf et bu hayranları tutmak için kaç para harcadın?

- (Gülüyor) Abi sen çok zeki bir adamsın, neyin ne olduğunu zaten biliyorsundur. Bir matematik hesabı yapsak, orada en az 2 bin kişi var. Her birine en az 100 euro versem, 200 bin euro eder. Bunu günlerce yaptığımı düşün. 3 milyon euro yapar. Ben milyoner oğlu muyum? Sadece bölüm başı para alan bir oyuncuyum. Aldığım para ile bu finansmanı nasıl yapayım? O kadar param olsa zaten kanal satın alırım. (Gülüyor) Bir de benim böyle bir şeyden nasıl bir menfaatim olabilir? Bunun bana para olarak geri dönüşümü ne?

◊ Bu PR’la İspanya ve İtalya’da iş yapıp iyi paralar kazanabilirsin...

- E bu fanlar sahteyse onlar anlamayacak mı? Bir de şu atlanıyor; o fanlar figüran olsa, benim haricimde kimse o görüntüleri paylaşmaz. Ama orada olan binlerce insan sosyal medyasında bu videoyu paylaşıyor. O hesapları hashtag’ten bulup gerçek olduğunu anlayabilirsiniz. Bu sıkıntı neden oldu mu biliyor musun abi?

Haberin Devamı

◊ Neden?

- Çünkü Türkiye’de basın danışmanı olmayan tek oyuncuyum. Sosyal medyamı yöneten biri yok. Amatörce kendim paylaşımlar yapıyorum.

◊ İspanya’daki görüntülerde kalabalığı coşturan bir muhabir olması da kafaları karıştırdı..

- O, beni Cannes’da İspanya’ya bağlayan programın muhabirlerinden biri. Orada da kendi programına görsel almak için alandakileri coşturuyor. Uğultu varmış, senkron tutturmaya çalışıyor. “Neden böyle bir şey yaptın? Beni çok zor durumda bıraktın Türkiye’de” diye çocuğa da çıkıştım zaten.

◊ Yurtdışına dizisi satılan tek sen değilsin. En yakışıklı da sen değilsin... Peki neden Avrupa’da bu kadar ilgi gördün?

- Bu biraz Allah’ın lütfu. Şu yüzden dersem zaten bu benim megaloman olurum. Ben “en iyi oyuncuyum” ya da “en yakışıklıyım” demiyorum. “Bunları ben hak ediyorum” diye de bir iddiam yok ama ortada böyle bir gerçek var. Fanlara sormak lazım, “Niye seviyorsunuz” diye.

Haberin Devamı

◊ Fanların neden seni sevdiklerini söylüyorlar peki?

- Onlara sorduğunda beni o kadar çok övüyorlar ki, “bize göre en yakışıklı sensin” diyorlar. Onlar diyor bunu, ben demiyorum. Türkiye’de romantik komedi küçümseniyor... Ama orada çok iş yapıyor. Ayrıca romantik komedide oynamak çok zordur. “Erkenci Kuş”taki sahnelerin yüzde 60-70’i doğaçlamaydı. Bizim dizi biraz da o yüzden sevildi.

◊ Tek sevilme nedeni doğaçlama olması mıydı?

- Hayır, orada müthiş bir komedi de vardı. Bir de romantik komedide oynayan jönler biraz feminen olur. Maskulen adam yoktur. Benim canlandırdığım karakter ise maskulendi, o da dikkat çekti. “Erkenci Kuş” biraz masalsı bir dizi oldu. Belki de ilk defa bir Türk dizisi Avrupa’da bu kadar başarılı oldu.

KIVANÇ ABİYİ TEK GEÇERİM HAŞA KENDİMİ KIYASLAMAM

◊ Kıvanç Tatlıtuğ’un “Gümüş”ü de yıllar önce yurtdışına satıldı...

- Bana “Kendisini Kıvanç’la kıyaslıyor” diyorlar. Ben Kıvanç abiyi tek geçerim. Hastasıyım, her işini izliyorum. Müthiş örnek alırım, müthiş de severim. Kıvanç abiyle haşa kendimi kıyaslayamam.

Haberin Devamı

◊ “Kıvanç’ın dizileri satılıyor mu, ona bakmak lazım” diye bir açıklama neden yaptın o zaman?

- Kıvanç abinin son 5 senedir oynadığı diziler, Avrupa’ya satılmadı. Vakti zamanında “Gümüş”, Orta Doğu’ya satıldı. Adam orada zaten çok meşhur. Buna kimsenin diyecek bir şeyi yok. Ama Avrupa pazarına ilk defa “Erkenci Kuş” girdi. İspanya’ya ilk defa Türk dizisi satıldı. İspanya “Erkenci Kuş”tan sonra rol aldığım diğer diziler “Dolunay” ve “İnadına Aşk”ı da aldılar. İspanya benim dizilerim dışında “Hercai”yi de satın almış. Bizimle birlikte Türk dizilerinin Avrupa’da önü açıldı.

◊ “Erkenci Kuş’la Türk dizilerinin Avrupa’da önü açıldı diyorsun” ama ben 1.5 sene önce İspanya’ya gittiğimde “Fatmagül’ü Suçu Ne?”yi izledim...

- Gösterilmesi ayrı bir şey, tutması ve insanların hastası olması ayrı bir şey. Gösterilmiştir ama dikkat çekmemiştir. “Erkenci Kuş” daha burada yayınlanırken İspanyollar bizi altyazıyla izliyordu. Bir sürü fanımız oluştu. Ben sana bu iş nasıl başladı en baştan anlatayım mı abi?

Haberin Devamı

◊ Herkes bunu merak ediyor zaten..

- “Dolunay”, İtalya’ya satılan ikinci Türk dizisi. İlki hangisi biliyor musun?

◊ Hangisi?

- “Kiraz Mevsimi”... Serkan Çayoğlu ve Özge Gürel başroldeydi. Ben Özge ile “Dolunay” dizisi için tanıştığımda İtalya’da yolda yürüyemiyordu. Özge ile partner olunca İtalyanlar beni de takip etmeye başladı. Benim bu noktada en büyük avantajım İtalyan Lisesi mezunu olmam oldu. Onların dilini konuşuyordum ve İtalyanlara bu çok sıcak geldi. Sonra “Dolunay”da bana İtalyanca sahneler koymaya başladık. Sosyal medyama da İtalyanca videolar koyuyordum. “Dolunay” sosyal medya üzerinden İtalya’da patladı. Bu sefer ben Serkan ve Özge ikilisinden sıyrıldım. Sonra “Dolunay”ın haklarını aldılar. İtalya’ya satılan ikinci dizi, “Kiraz Mevsimi”nden sonra “Dolunay” oldu. İkisinin ortak noktasına dikkat ettin mi?

◊ Neymiş ortak özellikleri?

- İkisi de romantik komedi. İtalyanlar millet olarak çok romantikler. Biz Türkler, romantik komedideki aşkları saçma buluruz. İtalyanlar ise çok gerçek buluyor. Üstelik İtalya’da “Erkenci Kuş” henüz televizyonda yayınlanmadı. Beni “Dolunay”dan biliyorlar o yüzden o dizideki karakterim Ferit diye sesleniyorlar.

◊ Sen gördüğün bu ilgiye inanıyor musun?
- İnanamıyorum. Otelde menajerim bile “Burayı görmesem, ben de bu ilgiye inanmam” dedi. Ben de inanamıyorum bazen. İnanılır bir şey değil ki bu. Çok ütopik. Ütopik de değil distopik. Ama gerçek yani.
Hayatımda çok kadın var ama ciddi biri yok
◊ Aşk meşk var mı hayatında?
- Yok. Çok kadın var hayatımda tanıştığım görüştüğüm ama ciddi biri yok. Ciddi biri olsa sana tak diye söylerdim abi...
◊ Yeni bir diziye mi başlıyorsun?
- Evet, Faruk (Turgut) abiyle yeni bir dizi yapıyoruz.
◊ Orada neyi oynayacaksın?
- Holding sahibi bir işadamını oynayacağım. Canlandırdığım karakter, düğüne 2 gün kala Beyrut’tan bir telefon alacak. Yıllar önce hayatını kurtaran eski şoförü ondan kızını kurtarması için yardım isteyecek. O da can borcunu ödemek için Beyrut’a gidecek. Dizinin adı da “Can Borcu” zaten. Çokça aksiyon sahnelerimiz olacak.
◊ “Avrupa’da aşk satıyor” diyorsun ama gidip aksiyon dolu bir dizi çekiyorsun…
- Aslında ben de romantik komediden mi gitsek diye düşündüm. Ukalalık gibi sayacaksın ama “Erkenci Kuş” dünyada sayılı romantik komediler arasında. Biz en iyisini yaptık.
Yüzde 60 doğaçlama ne demek? Yönetmen sürekli sahneyi köpürtmemizi bekliyordu. Demet’le sahne öncesinde ne yapacağımızı konuşmuyorduk. O kadar birbirimizi iyi tanıyorduk ki Demet’le ben ona bir şey söylüyordum, o bana… Full doğaçlamaydı. O an ürettiğimiz bir tiyatroydu çektiğimiz sahneler...
◊ O yüzden mi Demet’le biz en iyi çiftiz dedin?
- Öyle demedim, “en uyumlu çiftlerden biriyiz” dedim. O da çarpıtıldı. Demet’le inanılmaz doğaçlama yapıyorduk. Bu anlamda en iyisi olabiliriz.
◊ Tabii bu uyumda sevgili olmanız da etkisi var.
- Biz 20’nci bölümde sevgili olduk. Demet biraz snob olsaydı asla uyumlu olamazdık. Mesela “Hangimiz Sevmedik” dizisindeki partnerim Selen Soyder’le bu yüzden problem yaşadım. Gel de şimdi sette bu problemlerin üzerine kamera önünde aşk çek. Başrol çiftinin libidosunun yüksek olması lazım. Ben hep şunu söylüyorum, oyuncular ikiye ayrılıyor; Libidosu olanlar, libidosu olmayanlar... Cast da buna göre yapılmalı. Son yıllarda işi tutmayan jönlere bak; Hepsinin libidosu olmayan partnerleri vardı. Seyirciye “Bunlar gerçekten sevişiyor mu sevişmiyor mu” diye sordurtamazsan o iş tutmaz. Demet’le bizim çekimimiz tavandı, maksimum olduk.