Canan Ergüder yaşadığı zorlukları anlattı! Sağlık durumu nasıl?
Meme kanserine yakalanan Hürriyet yazarı Fulya Soybaş'a ünlü oyuncu Canan Ergüder ile aynı tanı konuldu. Benzer kemoterapi süreçlerinden geçen ikili dertleşti.
Hürriyet'in yazarlarından Fulya Soybaş meme kanserine yakalandı. Kendisiyle aynı tanıyı alan ve benzer kemoterapi süreçlerinden geçen oyuncu Canan Ergüder ile röportaj yaptılar. İki meme kanserli kadın yaşadıkları zorlu süreci anlattılar. İşte o röportaj...
Meme kanserine yakalandığınızı okuduğumda henüz kanser olduğumu bilmiyordum. Sıkı bir hayranınız olduğum için çok da üzülmüştüm. Hayat! Sizden bir ay sonra ben de benzer bir kâbusa uyandım. Banyodayken yakaladım tümörü ya siz nasıl fark ettiniz?
Ben de öyle. Gece iki falandı. Setten gelmiştim. Setlerde çalıştığımız için alışkanlığımdır geç de olsa illa duş alırım. Hele de pandemi zamanı günün kiri akmalı üstünüzden. Duş lifi ile uğraşmadım. Sabun ile çabuk çabuk yıkandım. İyi ki de öyle yapmışım. O an memede bir değişiklik fark ettim.
Kontrole gittiniz mi pandemi sürecinde? Ben 1.5 yıldır adım atmadım hastaneye de...
Değişikliği fark eder etmez takvimimi kontrol ettim. Ne göreyim! Senelik kontrolümü iki ay atlamışım. Hemen doktordan randevu aldım.
Tümör elinize geldiği o ilk an ne hissettiniz?
Orada olmaması gereken, kötü bir şey olduğunu hissettim. Randevuya kadar da elim hep oraya gitti. Dolayısıyla da içimde hep bir korku ve ‘Acaba’ vardı. Yalnız gittim doktor kontrolüne, normalim bu. Ama kontrolün ortasında doktor ‘Biyopsi’ falan deyince ve ne kadar saklamaya çalışsa da yüzündeki değişikliği gördüğümde... Çok korktum! Hemen eşim ile ablamı yanıma çağırdım. Ne yapabilirsin ki! Oturdum... Hüngür şakırt ağladım.
Kimse için kolayca göğüslenebilecek bir haber değil ki bu... Aklıma ilk oğlum gelmişti benim.
Benim de öyle. Düşüncelerimin en tepe noktasında oğlum vardı. Henüz 3.5 yaşında. Çok küçük.
Benimki de sekiz. ‘Ya bana bir şey olursa...’ diyor insan. Çok ağır bir duygu bu.
Evet, kelimenin tam anlamıyla öyle. Çok ağır bir duygu. ‘Ya bana bir şey olursa...’ (Bu noktada ikimiz de biraz duruyor, nefes alıyor, ağlamamaya çalışıyoruz ama pek başarılı olduğumuzu söyleyemem.)
ALTI HAFTA O SIRRI BENİMLE TUTTULAR
Kesin sonuç peki? Ne zaman ve nerede ulaştı?
Setteydim. Oyuncu arkadaşlarım, set ekibim, yönetmenler, yapımcılar... Herkes benimle aynı anda öğrendi. Setin ortasındaydık, yakın plan çekim yapılıyordu. Telefonum çaldı. Herkes de biliyordu bir sonuç beklediğimi. O telefon ile öğrendim. İnvazif, duktal, karsinoma meme kanseriyim. Altı hafta, haber basına yansıyana kadar, bu sırrımı ‘Menajerimi Ara’ ekibi ile tuttuk. Beni sarıp sarmaladılar. Kamera önü-arkası tüm ekibe, Ay Yapım’a minnettarım.
Ne kadar devam ettiniz çalışmaya?
Pandemi ortamında çalışabildiğim kadar çalıştım. Onkoloğum bağışıklık sistemimin ilk 2 dozdan sonra düşeceğini, saçlarımı kaybedeceğimi söyledi. Tüm bu söyledikleri olana kadar çalışmaya karar verdim. Saçlarımı kaybetmek önemli bir noktaydı çünkü büyük bir karakter değişikliği gerekecekti o zaman. Peruk ile çalışmak da ben istemedim. Feris karakterinin sonunu kurgulayarak getirdik.
Hayatımın en iyi performansını yaşadığım bir dönemde başıma geldi bu iş...
İnan benim için de öyle.
Saçlarım da o performansın bir parçasıydı. Kaybetmek en az kanser kadar büyük bir travma yaşattı bana. Siz nasıl baş ettiniz?
Dışarıdan bakan birine çok mantıksız geliyor, ‘Nasıl olsa çıkacak Canan’ diyorlar. E, böyle bakınca mantıklı ama bir yandan da insan saçıyla tanımlıyor kendini. Saçım işin büyük bir parçasıymış. Bu süreçte 2 kez panik atak yaşadım. Kazıtmak, peruk yaptırmak için gittiğim yerde yaşadım ilk atağı. Folligraft tekniği ile kafanıza yapıştırılan bir peruk benimki. Bir de bu perukların takıp çıkarılabilenleri var. ‘Bak böyle bir model de var’ diye onu gösterdiler. O an bir kırılma yaşadım, ‘Gidin, gidin, gidin!’ demeye başladım. Nefes alamadım. İstemedim kafama hiçbir şey takılmasını.
Diğer atak?
Kemoterapi ilacı damarlarıma verilmeden hemen önceydi. O anda da benzer bir durum yaşadım. Bu arada saçı bir kez kaybettikten sonra çok çabuk üstesinden geldim o da ayrı. Alışıyorsunuz. (Ben hala peruk kullanıyorum. Peruğumu kaldırıyor, yavaş yavaş uzayan saçlarımı gösteriyorum kendisine. O ise daha özgüvenli. Çoktan peruğu çıkarıp atmış. Harika görünüyor...)
ÇOK FAZLA AĞRI ÇEKTİM
Tedaviniz şu an hangi aşamada?
Dördü iki haftada bir ağır, dördü daha hafif olmak üzere toplam sekiz kemoterapi aldım. Bitti. Bu arada daha hafif denilen kemoterapi beni mahvetti. Çok fazla ağrı çektim. Kas ağrılarım çok fazlaydı. Insomnia yaptı. Uykusuzluk çıldırtıcı bir şey. Sonra hafifliyor ama işte! Çok şükür vücudum iyi baş etti tüm bunlarla. Ayak ve ayakaltı taban ağrım da fenaydı. Sende de oldu mu?
BEN: Hem de nasıl. Bir de acayip bir yorgunluk. Bir hafta kafamı yataktan kaldıramıyordum...
Ben de öyle. Yataktan kalkamıyorsun. Kemoterapi aldıktan beş gün sonra ancak toparlanıyordum. Üzerine radyoterapi aldım. O da bitti, şükür. Görüntülü henüz hiçbir şey bakılmadı henüz. Bakılacak.
Ameliyat? Ben henüz olmadım. Kemoterapiden sonra olacak. Siz?
Tanılar aynı olsa da süreçler her hasta için farklı. Benim tümör seninki ile kıyaslanınca daha küçüktü. Ameliyatımı kemoterapiden önce oldum. Ameliyatta lenf bölgesinde de kitle tespit edildi. Metastaz yapmış. Sonrasında da kemoterapi başladı zaten.