'Cama yapışmış sinek gibi dizi izliyoruz'
Gülsen Tuncer, Aşk-ı Memnu dizisinin “Arsen Hala”sı olarak geniş kitlelerce tanınınmış olsa da aslında 40 yıllık bir tiyatrocu. Usta oyunculuğuyla dizilere ve sinema filmlerine değer katan Tuncer, sanatçı kişiliğinin yanında aktivist yönüyle de biliniyor. Hal böyle olunca, her satırı dikkatle okunacak, “ders” niteliğinde dopdolu bir söyleşi ortaya çıkıyor.
CAMA YAPIŞMIŞ SİNEK GİBİ DİZİ İZLİYORUZ
Gülsen Tuncer, Aşk-ı Memnu dizisinin “Arsen Hala”sı olarak geniş kitlelerce tanınınmış olsa da aslında 40 yıllık bir tiyatrocu. Usta oyunculuğuyla dizilere ve sinema filmlerine değer katan Tuncer, sanatçı kişiliğinin yanında aktivist yönüyle de biliniyor. Hal böyle olunca, her satırı dikkatle okunacak, “ders” niteliğinde dopdolu bir söyleşi ortaya çıkıyor.
ÖNCE KAMERA ARKASINDA YETİŞTİM, SONRA ÖNÜNE GEÇTİM
Tiyatro, sinema ve dizilerin yanı sıra pek çok alanda faal, aktivist bir insansınız. Bu kadar ayrı işi nasıl bir arada götürüyorsunuz?
Gülsen Tuncer: Aktivist olmak günümüzün koşullarında hele Türkiye’nin koşullarında gereklilik halini aldı. Ben konservatuar mezunuyum, esas mesleğim tiyatro. Kamera arkasında beni Vedat Türkali asistan olarak yetiştirdi. Süreyya Duru, Lütfi Akad, Zeki Ökten, Erkan Göreç gibi ustaların uzun zaman asistanlığını yaptım. Sonra sinema oyuncusu olarak kameranın önüne geçtim.
AŞK-I MEMNU DİZİSİ İLE TANINMAK ÇOK DRAMATİK
40 yıllık tiyatrocusunuz. Zaten tanınan bir oyuncuydunuz ama Aşk-ı Memnu dizisi ile daha geniş kitlelerce bilinir oldunuz. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Gülsen Tuncer: Çok dramatik. O dönemde Çehov’un ‘Üç Kız Kardeş’inde de oynuyordum ama bu kimsenin umurunda değildi. Oysa tüm dünyada klasikleri oynamak bir oyuncu için çok büyük bir onurdur ve Çehov oynayanlar farklı bir yerde tutulur. Tiyatroya gelenler, Aşk-ı Memnu’nun Arsen Hala’sı diye fotoğraf çektiriyorlardı. Televizyonun hipnotik bir etkisi var. İnsanlar orada farklı bir dünyaya transfer oluyorlar.
ARSEN HALA ÜZERİNE TEZ YAZILDI
Arsen Hala karakteri ilginç bir karakterdi. Onun üzerine tezler yapıldı. Karakter aslında neden bu kadar sevildi? Bana kalırsa, toplumumuzda hala bir aile sıcaklığına gereksinim var ki aile bence de çok önemlidir.
DİZİ SEKTÖRÜNÜ TİYATRO MEZUNU ÇOCUKLAR BESLİYOR
Filmstudio: Şu an ülkemizdeki tiyatroyu nasıl buluyorsunuz?
Gülsen Tuncer: Korkunç buluyorum ve bunun 10-15 yıl daha düzelmeyeceğini düşünüyorum. Baktığımız zaman, dizi sektörünü de besleyen bizim tiyatro mezunu çocuklarımız. Üniversiteler olsun, konservatuarlar olsun akın akın insanları mezun ediyoruz. Peki, bu insanları nerede istihdam edeceğiz? Şehir tiyatrosuna bakıyorsun kadro şişmiş, devlet tiyatrosu desen ne çalıyorlar, ne oynuyorlar belli değil.
Bir ülkenin tiyatrosunu özel tiyatrolar besler, avangart tiyatrolar besler. Salon yok, ameliyathane olmadan ameliyatı nerede yapacaksın?
CAMA YAPIŞMIŞ SİNEK GİBİ DİZİ İZLİYORUZ
Dizilerin sürelerinin uzunluğunu protesto eden eylemler yapıldı ama sonuç alınamadı. Bu sorun sizce nasıl aşılır?
Gülsen Tuncer: Bu korkunç bir şey, bir çok insan, tabiri caizse, telef oldu. Kamera arkasındakiler daha çok yıprandı. Oyuncular 12-13 saat, teknik ekip 17-18 saat çalışıyor. Set bitince setçilerin aletlerini toplamaları, yarım saatten fazla sürüyor. Biz arabayla getiriliyoruz, onlar servisle gidiyor. Bu, insanüstü bir çalışma.
DİZİLER EROİN GİBİ UYUŞTURUYOR
135 dakika, dünyanın hiçbir tarafında görülmemiş bir rezillik ama kasıtlı yapıldığını düşünüyorum. Çünkü 60’a yakın dizi var. Bir diziye bağlandığın zaman o gecen biter, ne haber izleyebilirsin, ne kitap okuyabilirsin, ne eşinle, ne arkadaşınla konuşabilirsin. Toplum başka şekilde uyuşturulamaz ki. Kapıyı çalıp, bugünkü eroin dozunuzu getirdik, diyecek halleri yok. İşte o eroinin etkisini dizilerle yapıyorlar, insanların da beyni uçuyor.
ELLE TUTULUR ÇOK AZ SENARİST VAR
Senaryoların durumu hakkında neler söylersiniz?
Gülsen Tuncer: Senaryolar berbat, elle tutulur çok az senarist ve çok az yönetmen var, herkes ben yönetmenim, ben senaristim, diyor. Olmaz, bunlar bir süreçtir.
SİVAS FİLMİNDEN NEFRET ETTİM
Az izlenen filmler yurtdışında çok sayıda ödül alıyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Gülsen Tuncer: Ödüller ilginçtir. Hangi filme, neye göre nasıl ödül veriliyor, bilmiyorum. Toz Ruhu nasıl ödül aldı, şaştım. Bence almaması gerekiyordu. Duyduğumda şaşırdım ve bağırdım. Her ödül alan film iyidir diye bir şey yok tabi. Mesela, Sivas filminden nefret ettim, ağır bir şiddet var, filmde herkes kötü. Anadolu’yu tanırım, küfür vardır bizim hayatımızda ama pardon, 7 yaşındaki çocuk babasına küfür eder mi? Ederse de ağzının ortasına tokadı yer.
KENAN İMİRZALIOĞLU İLE ÇALIŞMAYI ÇOK İSTİYORUM
Şu an en popüler olan oyunculardan bazılarıyla Aşk-ı Memnu dizisinde çalıştınız. Neler söylemek istersiniz o isimler hakkında?
Gülsen Tuncer: Çok disiplinli, çok iyi huylu ve çok yetenekli çocuklar. Kıvanç (Tatlıtuğ) için, oyunculuğunu geliştirdi, diyorlar. Zaten o zaman da çok yetenekli bir çocuktu. Kıvanç, hiç bir zaman hırslı değildi, azimli ve olumlu bir çocuktu. Beren (Saat) de çok entellektüel bir kız. Onların oralarda olup bir şeyleri sürdürebilmeleri boşuna değil. Kenan (İmirzalıoğlu) da çok alçak gönüllüymüş, ben onunla çalışmayı çok istiyorum. Yumuşak kalpli ve iyi bir çocuk, boşuna Kenan İmirzalıoğlu olunmuyor.
SIÇAN DELİĞİ KADAR DA OLSA ÖNCE EV ALSINLAR
Genç oyunculara neler tavsiye edersiniz?
Gülsen Tuncer: Bir kere, çok disiplinli yaşasınlar. Sürekli okusunlar, kendilerini yenilesinler. Öyle kafede, barda dolaşarak aktör olunmaz. Hele şimdi aktör olmak daha da zor. Bizim bir çıraklık dönemimiz vardı. Yıldız Kenter’in, Ayla Algan’ın çömezleri olarak birtakım şeyleri beş yılda, on yılda öğreniyorduk. Hayatlarını ekonomik olarak belli bir yere getirmeliler. Paraları olduğunda, sıçan deliği kadar da olsa önce bir ev alsınlar.
TÜRKAN ŞORAY’DA YÖNETMEN KUMAŞI VAR
Hülya Koçyiğit ilk yönetmenlik deneyimini yaşamak üzere. Türkan Şoray ise tekrar yönetmen koltuğuna oturmaya hazırlanıyor. Siz de 37 filmde yardımcı yönetmen olarak çalıştınız. Yönetmen olma fikri var mı sizde de?
Gülsen Tuncer: Hülya (Koçyiğit) hep Adnan Menderes’in eşini çekmek isterdi. Benimse yönetmen olmak gibi bir niyetim yok. Bende yönetmen kumaşının olmadığını düşünüyorum, o ayrı bir kumaştır çünkü. Ama, kısa metraj bir belgesel yapmak isterim. Türkan’ın (Şoray) iyi bir yönetmen olduğunu biliyorum, onda o kumaş var.
20 SORUDA GÜLSEN TUNCER;
Tiyatro: Güzel bir şey
Ayla Algan: Hocam
Müzik: Onsuz olunamaz
Oyunculuk: Gladyatörlük
Yıldız Kenter: Usta
Kenterler: Yuvam
Sait Faik: Arkadaşım
Eskrim: İyi ki yaptım
TRT: Televizyonu tanıdığım yer
Ödül: Motive edici
Yeşilçam: Yuvam
Mutluluk: Vardır öyle bir şey
Pişmanlık: Olmaz mı?
Özlem: Bir kızın adıydı
Aşk: Neye?
Eylem: Hep olmalı
Siyaset: Hep olmalı
Türkiye: Ana kucağı
Kadın: Öbür cins
Adalet: Kutsal bir ölçü