Buket Aydın ile 40'ın konuğu Dr. Ayşegül Çoruhlu oldu
Buket Aydın ile 40'a konu hafta Dr. Ayşegül Çoruhlu konuk oldu.
Neden sağlıklı yaşamaya bu kadar takıntılıyız? Yaşlanmayı geciktirmek mümkün mü? Neden ne yediğin değil, ne zaman yediğin önemli? Sirkadiyen beslenme nedir? Buket Aydın 40 soru sordu, Dr. Ayşegül Çoruhlu yanıtladı. İşte Buket Aydın'ın sorduğu sorulara Çoruhlu'nun verdiği yanıtlar:
“Geleceksel tıp” yöntemleri iddia edildiği gibi kandırmaca mı, para tuzağı mı?
Öncelikle “Geleceksel” kelimesini seçtiği için editör arkadaşıma teşekkür ediyorum. “Geleneksel tıp” dendiğinde akla hacamat gibi yöntemler geliyor. Ben o yöntemlerle ilgili değilim. Artık hayatımızda o kadar imkan var ki bir hücrenin içinde neler döndüğünü anlayabiliyoruz. Kanser de olsa tiroid de olsa sadece cilt yaşlanması bile olsa her şeyi öğrenebilecek pozisyondayız. Dolayısıyla oradaki olayları daha olmadan engellemeye çalışmak aslında tıbbın şu andaki kendisi. Ben ve bütün hekimlerin gittiği yer orası. Hangi hekime bakarsanız bakın, hastalığı önlemek ya da ertelemekle ilgili çabalar gösteriyor. Şu andaki tıp hastalığı önlemek, bunun için hayat şeklini düzeltmek ve o hastalık için doktora gelmemeyi sağlamak üzerine çalışıyor. Bana göre bir branşın uzmanı çalışmalarını hastaların kendisine gelmemesi üzerine yapmalıdır. Biyokimya’nın çözdüğü şey de zaten hücre içinde olup biteni gördüğü için onu hastaya önceden görüp anlatmaktır. Bu bir para tuzağı değil çünkü orada tedavi yok öneriler var. Ben bunları kitap üzerinden de yapıyorum. Benim yaptığım şey danışmalık.
Sağlık açısından lamba bile bu kadar tehlikeliyse ömrümüz nasıl uzuyor?
Teknoloji zaten her türlü yardım ediyor. Tedavi oluyoruz ya da bir sürü ilaçlar çıkıyor. Modern hayat hem gol atıyor hem de gol attırıyor. Biz de işaret ediyoruz. Gece geç saatte yatmak problemdir diyoruz geç saatte elektromanyetik alan sorun olur diyoruz onlar da bir çözüm getiriyorlar. Mesela tabletlerin üzerine gece ışığı filtreleri koyuyorlar. Şikayet gelince cevap geliyor. Tabi ki gerçekten hepimiz bundan sonraki hayatımızı kampta geçireceğimize göre mecburen bununla ilgili teknolojilerden yararlanmamız lazım. Belki ileride ayakkabıların kendisi topraklı olacak, belki gözlükler ışığı kendisi ayarlayacak. Mesela şu anda APP indirerek lambaları kendimiz ayarlıyoruz. Evin içinde oksijeni değiştiren teknolojiler var. Kısacası teknolojinin cevabı da teknolojide.
Meditasyonu, nefes çalışmalarını zavallı kılan uygulamalar neler?
Bir kongrede bir alet görmüştüm. İçine girebiliyorsunuz ve girdiğinizde sesi, ışığı, kokuyu ve kendi etrafındaki salınımıyla beynin meditasyondaki dalga boyuna sizi sokuyor. Dışarıdan baktığınızda saçma sapan ışıklar görüyorsunuz ama onun içine girdiğinizde birkaç dakika içinde beyniniz meditasyon versiyonuna geçmiş oluyor. Bunlar var anlamında söyledim. Biz de oturduğumuz yerden bir şeyler yapmaya çalışılıyoruz. Teknoloji çok gelişmiş olduğu için bunlar zavallı çabalar sayılır ama yapmamız lazım. Neden? Modern hayattaki bir sorun da kronik stres. Algılanan düzeyde değil, hücreler düzeyinde algılanan bir stres var. Hücreler bir tür kasılı kalıyorlar. Tansiyon, kabızlık gibi sorunlar hep kasılmakla ilgilidir. Kapalı alanda yaşamak, elektromanyetik alan, işlenmiş besinler bizi hep bir tür kasılma içinde tutuyor. Biz şu an kendimizi meditasyonla, nefes egzersizi ile sıfırlayabiliriz. Çünkü kendimizi sıfırlamazsak bir önceki yükümüzle devam ediyoruz. Beynimizin temizlenmesi için gece düzgün zamanda uyumak gerekiyor.
Güneş zararlı mı, değil mi? Güneş kremi kullanmalı mıyız, kullanmamalı mıyız?
Güneşten cildimizi koruyoruz ben de koruyorum. Herkesin D vitamini düşük. Dışarıda güneş olsa bile biz ofisteyiz. Stüdyodaki ya da kapalı alanlardaki ışıklar güneşin yapması gerekenlerin tam tersini yaparak D vitaminini düşürüyor. Güneş cilde geldiği zaman hücrelerin çevrelerindeki kolesterollere ışık vuruyor ve D vitamini oluşuyor. Biz yaşam şeklimiz yüzünden güneşte dursak bile gövdemizde ışık tutamıyoruz. Belki de ilerde teknolojinin gelişmesiyle vitamin D almak için ışıklar çıkacak. Bu konu çok uzun. İstediğiniz yerinizi güneşten koruyun ama güneşe temas eden yerleriniz de olsun.
Neden doktorların söylediği birbirini tutmuyor?
Aslında birbirini tutuyor. Her doktor faydalı şeyler söylüyor. Sadece aynı ifadeleri farklı farklı anlatan var. Dinleyenler biraz işine geleni alıyor. Mesela Gluten zararlı olsaydı, 2007’de Milliyet Gazetesi’ne verdiğim röportajdan sonra itirazlar olurdu. Dünya zaten çiğ ve bitkisel beslenmeye ve unlu yiyecekleri azaltmaya gitti. Mesela mısır ekmeği. Mısırın zaten gündemi ayrı. Yani bu tartışmalar çok ortada. Biri karbonhidrat yemem üzerinden gider, diğeri basit karbonhidrat yememe üzerinden gider. Hepsi aynı havuza girer. Bütün doktorlar bir şeyi önermezsen diğeri öneriyor gibi bir durum ortaya çıkmaz. Tereyağını ekmeğin üzerine sürüp üzerine de reçel sürersek tereyağının işe yararlılığını ortadan kaldırırız.
Sadece hamilelikte sağlıklı beslenerek birkaç nesil nasıl kurtulabiliyor?
Bununla ilgili bir sürü çalışma var. Hamile insanın yediği içtiği her şey bebeğe geçiyor. Hamilelikte genler açık ya da kapalı olabiliyor. Anneden ve babadan gelen genler çocuğa gitti. Hamilelik süresi boyunca oradaki sağlıklılık, belki sağlıksız olabilecek genleri kapatıyor. Hamileliğin kodu sonraki nesillere ulaşıyor. Annenin sağlığı çocuğu çok etkiliyor.
Kadınlar mı erkekler mi daha çok hasta oluyor?
Kadınlar sanki daha çok hasta oluyor çünkü daha çok kadın hastalar görüyorum. Kadınların çok keskin bir zekası var ama çok hassaslar. Bu ikisi birbirine uymuyor. Erkekler farkında bile olmuyorlar eşleri getiriyor. Genel olarak yaş küçüldükçe hastalık artıyor. Bu acıklı kısım. Çok üzülüyorum çünkü doğruyu yapmaya çalışsalar bile olmuyor. Enerjim yok lafı bile tamamen beslenmeyle ilgili. Jenerasyon küçüldüğü için hastalık artıyor. Erkekler yüzleşmek istemiyor. Erkeklerin asıl farkında olmadığı şey, yanlış beslenme işi erkekleri kadınsallaştırıyor. Ben olsam erkeklerin yerine erkekliği korumak için sağlıklı beslenirim.
Mavi ışık nedir? Sağlığımızı nasıl etkiler?
Elbette ki elektronik ışıkların zararları konuşuluyor. Saat genleri vücudun bütün hücrelerinde var. Beyinde merkez saat var. Gözden gelen dalga boyunu taramadan geçirip günün saatini anlıyor. Biz sadece gün ışığını görüyoruz. Biz hep beyaz görüyoruz ama beyazın içinde başka renkler var. Güneş batarken turuncu-kırmızıyı görüyoruz. Bu milyonlarca yıldız bizim genlerimizde var. Mavi ışığın dalga boyu, beynine gündüzmüş gibi geliyor ve sana stres yaşatıyor.