‘Bu rol içimdeki Ege delikanlısını çıkardı’
Ege’nin Yeşilova kasabasında çekilen ‘Yeşil Deniz’in başrolü Burak Serdar Şanal, “Bu rol içimdeki Ege delikanlısını çıkardı” diyor.
‘Yeşil Deniz’ile yollarınız nasıl kesişti? Senaryoyu okuyup da kabul edenlerden misiniz, karaktere ağırlık verenlerden mi?
Aslında konusu İstanbul dışında geçen bir dizi yapmak istemiyordum. Hatta menajerim Aslı İslamoğlu ile çalışmaya başladığımız gün, böyle bir iş gelirse bana sormadan geri çevirmesini bile rica ettim. Daha sonra ‘Yeşil Deniz’in cast direktörlüğünü yapan ve aynı zamanda çok sevdiğim Yelda Gürkan önce senaryoyu okumamı, sonra senaryoyu ve karakteri ayrı ayrı değerlendirmemi rica etti. Senaryonun 30’uncu sayfasına geldiğimde menajerimi arayıp ‘ben bu işi yapmak istiyorum’ dedim. Çünkü senaryosu çok iyi kaleme alınmıştı ve ‘İsmail’ karakteri tam da benim oynamak istediğim bir karakterdi.
Kendi komedi ritmi olan bir dizi... Karakterle ve hikayeyle aranız nasıl?
Biz sadece komedi yapmıyoruz. Yaşamın gerçekten içinden olan karakterlere elimizden geldiğince hayat vermeye çalışıyoruz. Yeri geldiğinde dram, yeri geldiğinde komedi yapıyoruz. Tabii ki bu bir komedi dizisi ama biz komedinin ritminden çok hayatın ritmini yakalamaya çalışıyoruz. Radyocu İsmail, senaristimiz Ali Kara’nın çocukluğunda gerçekten var olan bir karakter ve onun üzerine yazılmış bir senaryo. Zaten bunu duyduğumda etkilenmiştim. İsmail’i tanımaya başladığımda gerçekten sevdiğimi farkettim. Çünkü İsmail içimdeki Ege Delikanlısı’nı çıkardı.
Özellikle ‘teenager’ grubu kızlar arasında hatrı sayılır bir hayran kitleniz var. Son rolden sonra bir hayran kitlesi artışı oldu mu? Nasıl tepkiler geliyor genç hayranlarınızdan?
Tabii ki ekranda bulunmanın getirdiği güzelliklerden biri de sevilmek. Evet aktif ve gerçekten samimi güzel bir teenager kitlem oluştu. Hepsi de çok tatlılar ama sadece teenager kitle değil, yediden yetmişe hatırı sayılır bir izleyicimiz var. Dolayısıyla İsmail’i benimseyen her yaştan izleyici beni tanıdı. Bu da yaptığım işi daha da keyifli bir hale getirdi.
Yeni kuşak genç oyuncular hakkında, daha doğrusu kendi jenerasyonunuz hakkında ne düşünüyorsunuz?
Çok çalışmamız gerek bizim çok... (Gülüyor) Ustalarımızdan öğreneceğimiz daha çok şey var.
‘GEREKTİĞİNDE GİTMESİNİ BİLEREK YAŞARIM AŞKI’
Örnek ya da ilham aldığınız oyuncular var mı?
Robert Downey Jr, Johnny Depp, Jim Carrey gibi aynı anda hem güldürebilmeyi, hem de ağlatabilmeyi başarabilen karakter oyuncularını beğeniyorum.
Sosyal medyayla arası iyi olanlardan mısınız? Ne sıklıkta kullanır daha çok ne tür paylaşımlar yaparsınız?
Sosyal medyayı çok sık kullanıyorum. Aynı zamanda kendime bu sebepten çok kızıyorum, çünkü sosyal medya iletişimi kolaylaştırabildiği gibi asosyallik kavramını da beraberinde getiriyor. Ben daha çok işlerimle alakalı paylaşımlar yapıyorum. Sosyal hayatımla ilgili çok fazla paylaşımda bulunmuyorum.
Geçtiğimiz günlerde ‘adam gibi adam’ hashtagi altında ‘Adam gibi adam dediğin sevmesini de bilir, günü geldiğinde gitmesini de…’ yazmışsınız. Normal hayatta nasıl bir aşıksınızdır?
Adam gibi adam entrikalarla, yalanlarla, dolanlarla, aldatmalarla aşk yaşamaz, adam gibi adam bir kadına nasıl değer verileceğini bilir. Elinden gelenin en iyisini yapar ve yapacak bir şey kalmadığında ise arkasına bakmadan gitmesini de bilir. İşte böyle yaşarım aşkı.
‘ÇOK BÜYÜK HAYALLERİM YOK’
Kendinizi ilerleyen yıllarda nasıl yerlerde görmek istersiniz?
Çok büyük hayallerim yok, yaptığım işi severek yapıyorum. Oynarken büyük keyif alıyorum. Eğer ki başarım beni bir yerlere getirirse, bugünkü gibi geldiğim yerde yine mutlu olurum. Ama hayattan tek bir beklentim var; biraz klişe gelecek ama en büyük hedefim hayatın her alanında gerek sosyal gerekse iş alanında şunları yakalamak; sağlık, mutluluk, huzur.
Dizi dışında yeni bir televizyon projesine başladığınızı öğrendik. Bu projeden bahseder misiniz?
Evet. Atv’de gündüz kuşağında hafta içi her gün yayınlanan Kızlar ve Anneleri yarışmasının yeni sunucusu oldum. Yarışma benim sunumum ile yayınlanıyor.
Son zamanlardaki favori filmleriniz neler?
Şu filmleri uykusuz kalmayı bile umursamadan izledim; Bird Man, The Theory of Life, Interstellar... Bir de başucu kitaplarım var ki; onlar da; Tanrılar Okulu, Meleklerle Yaşamak.