'Ben moda otoritesiyim'
Ivana Sert, başrolünde yer aldığı ilk sinema filmi ‘Yapışık Kardeşler’ ile çok yakında beyaz perdede boy gösterecek. İlk profesyonel oyunculuk deneyiminin heyecanını yaşayan Sert, ekranlarda fenomen haline gelen ‘Bu Tarz Benim’ yarışmasını ve modayı Hafta Sonu’na anlattı
Moda üzerine kitap yazdınız, giydikleriniz, takıp takıştırdıklarınız olay oluyor ve uzun yıllardır moda programları sunuyorsunuz. Bu programlar içerisinde izlenirliği en yüksek olanlar sizinkiler. Sizin için artık Türkiye’nin moda otoritesi denilebilir mi?
İşimi seviyorum. Modaya sekiz yılımı verdim ve modadan anlayan bir insan olduğumu düşünüyorum. Dolayısıyla benim için bir moda otoritesi diyebiliriz. Ama bunu da böyle kendim söylemek istemiyorum çünkü moda büyük bir sektör. Modadan daha iyi anlayan tasarımcılar da var. Hiç kimseye saygısızlık yapmak istemiyorum. Sadece tasarım olarak değil, kombin yapmaktan ve sunmaktan da anlıyorum. Şu an iş olarak modayla yatıp modayla kalkıyorum. Modadan anlamak ya da güzel konuşmak, bizim yaptığımız program için yeterli değil. Her etken, bütünlüğü oluşturuyor.
Bu sezon yarışma programınız ‘Bu Tarz Benim’ de reytingleri oldukça yüksek bir program. Sizce seyirci bu programın hangi yönünü sevdi?
Programda her şey doğal ve doğaçlama. Programın casting’i çok iyi yapılmış. Tabii ki jürinin de etkisi çok büyük ama her şey bir bütün olarak güzel. Heyecan bitmiyor. Kavga taraftarı asla değilim, kızları da sürekli uyarıyorum ama onlar da birbirlerine çok zıt gidiyor. Halbuki kızlar şunu bilmiyor; hangi elbiseyi giyersen giy, eğer sen onu tavrınla, karakterinle, duruşunla taşıyamıyorsan şık değilsin. Eğer kötü bir karakterin varsa kimse senin elbisenin güzelliğini görmüyor. Aslında orada kimse kötü karakterli değil ama aralarında rekabet hırsı var. Birbirlerine çeşitli taktikler uyguluyorlar.
‘YARIŞMA KURMACA DEĞİL’
Program içerisindeki yarışmacılar arasındaki diyalogların kurmaca olduğunu söyleyenler var. Doğru mu? Neler söyleyeceksiniz?
‘Bu Tarz Benim’ kesinlikle kurmaca değil. Oradaki insanlar, halktan insanlar. Oyuncu değiller ki. Siz onlara ne yapacaklarını söyleyemezsiniz, öğretemezsiniz. Bu programın başarısı doğallığından kaynaklanıyor. Cast çok iyi. Başarımızı kıskananlar programın gerçek olmadığını söylüyor.
Bazı yarışmacılar kendi aralarındaki diyaloglarda son derece kırıcılar ama jüriye karşı dönünce bir anda meleğe dönüşüyorlar. Bu duruma seyirci olmak sizi sinirlendirmiyor mu?
Tabii ki rahatsız ediyor. Ben kızlara sürekli söylüyorum; ?Yapmayın kızlar, şıklık bir bütün. Bu program sizin şansınız. Kendinizi en güzel şekilde göstermelisiniz. Bu sadece kıyafet değil, karakteriniz de şık olmalı? diye. Bu kadar kırıcı lafları kullanmaya gerçekten gerek yok. Daha anlamıyorlar aslında, öğrenmeye çalışıyorlar. Yavaş yavaş olacak hepsi.
Nurella’yı bazen duymayacaksın
Zaman zaman Nur Yerlitaş’ın yarışma esnasında size sert çıkışları olabiliyor. Alınıyor musunuz hiç bu duruma?
Hayır, alınmıyorum. Çünkü biz birbirimizi sevmesek orada yan yana oturamayız. Bu program sadece tarz programı değil, aynı zamanda şov programı. Nasıl davranılacağını ya da konuşulacağını herkes biliyor. Bazen Nur Yerlitaş bana bir şeyler diyor, sataşıyor ama o zamanlarda duymamış gibi yapıyorum (gülüyor). Her zaman saygılıyımdır, çizgiyi bozmam. Zaten orada konuşulanlar kişisel değil.
‘Beren Saat’in tarzı bazen tam bir fiyasko’
Sizden işinde top noktada bulunan üç tane ismin giyim tarzını yorumlamanızı isteyeceğim; Demet Akalın, Beren Saat, Burcu Esmersoy...
Demet Akalın, kendi mesleğine göre ve şıkır şıkır giyiniyor. Kokoş olmayı seviyor. Benim tarzım değil ama kendisi güzel taşıyor. Giydiğinin içini dolduruyor. Beren Saat, bazen çok iyi giyiniyor, bazen de tam bir fiyasko.
Belli bir tarzı yok mu?
Küçük hanım tarzı var. Bazen uyumsuz görünüyor ve yanlış kombin yapıyor. Ama kendi çok güzel, gülen bir yüzü var. Burcu Esmersoy’u beğeniyorum. Güzel ve işini anlıyor. Her zaman tarz ve şık giyiniyor.