Bağışıklığın gücü adına!
‘Her şeyin başı sağlık’ sözü boşuna değil. Hayatta oluşumuzun yolu sağlıktan, sağlığın yolu da bağışıklığımızı güçlendirmekten geçiyor. Kaliteli ve mutlu bir yaşam için işte bağışıklığı güçlendirme yolları...
Tüm canlılar, hayatta kalabilmek için, kendi hücrelerinden farklı yapıdaki canlı veya cansız maddeleri, kanser hücrelerini tanıyan ve buna karşı kendini savunabilecek son derece karmaşık bir sisteme sahip. Bağışıklık sistemi denilen bu yapının, canlının diğer sistemleriyle denge ve uyum halinde çalışması sağlıklı yaşamın temeli. Tıptaki bunca ilerlemelere rağmen bu konuda yapılan araştırmaların hâlâ emekleme aşamasında olduğu söylenebilir. İstanbul FlorenceNightingale Hastanesi, Sağlıklı Yaşam Merkezi Direktörü Dr. Özgür Şamilgil, “Yaklaşık 5 milyon yıllık bir geçmişi olan türümüzün antropolojik mezar incelemelerine göre oldukça sağlıklı yaşamış olduğu biliniyor. Atalarımızda kanser ve günümüzdeki birçok mikropsuz kronik iltihabi (romatizma vb) hastalıkların çok daha seyrek bulunmuş” diyor ve günümüzdeki tehlikelere dikkat çekiyor.
Hastalıklar daha hızlı yayılıyor
“Genlerimiz çok çok yavaş değişim gösterirken et ve yemiş ağırlıklı beslenme şeklimiz 10 bin yıl önce neslimizin tükenmesini engelleyen tarım devrimiyle bir değişim geçirse de son 100-200 yıl içerisindeki şekerin saflaştırılması ve sanayi tipi katkılı besin üretimiyle dramatik bir dönüşüm geçirmiştir. Ayrıca çevrenin özellikle tarlaların artan hızla kirletilmesi, organik doğal tarımdan uzaklaşılması, sağlığımızı bozan en önemli değişimdir. Bu nedenle süregelen hastalıklar, obezite, şeker hastalığı, kalp-damar, beyin hastalıkları ve kanser giderek artan hızda yayılıyor. Dünyanın ücra köşelerinde halen yaşayan ilkel kabilelerin yapılan sağlık taramalarında, son derece sağlıklı yaşadıkları saptandı.” Bu noktada bizim de bağışıklığımızı güçlendirmek için harekete geçmemiz lazım.
Peki neler yapacağız?
1-Sigara ile vedalaşın: Sigaradan (tütün ürünleri) olabildiğince uzak durulmalı, kullanılmamamıl.
2-Organik beslenme: Çevre kirliliğinden etkilenmiş ve yapay katkılı gıdalar yerine, doğal ve mümkünse organik gıdayla beslenmeyi tercih etmeli.
3-Tam tahıl ürünlerine ağırlık verin: Mevsiminde taze meyve sebze, zeytinyağı, kuruyemiş tüketimine ağırlık verilmeli, daha az miktarda tam tahıl ürünleri yenmeli, saf şeker yerine bölgenizde üretilen bal tercih edilmeli.
4-Katkılı gıdalardan uzak durun: Katkılı, işlenmiş et ürünleri (salam, sosis, sucuk gibi) yerine, serbest otlayan (yeşillik yiyen) hayvan yağı, eti, tavuk, açık deniz balığı tüketilmeli.
5-Haşlama veya ızgarayı tercih edin: Yüksek ısıda, is ve duman altında pişirme ve kızartma yerine, daha düşük ısıda buğulama, haşlama ve ızgara yöntemleri tercih edilmeli.
6-Yoğurt önemlidir: Yoğurt, sirke, turşu gibi fermente edilmiş faydalı bakterilerden zengin gıdalar tüketilmeli.
7-Tuza dikkat: Tüm bu yediklerinizin miktarı az tutularak düşük kalorili beslenilmeli.
Saklama kaplarına dikkat: Çelik, cam veya porselen pişirme kapları, zararlı kimyasal maddeler içeren diğer kaplara tercih edilmeli.
8-Alkole dikkat: Alkol tüketiliyorsa, erkeklerde günde bir veya iki, kadınlarda yarım veya bir kadehi aşmamalı.
9-D vitamini: Sağlıklı güneşlenme ihmal edilmemeli. Zararlı ışınlardan korunarak güneşten uzak kalmayın. Kan basıncı (tansiyon) ve düzenli doktor kontrolü aksatılmamalı.
10-Kilo kontrolünün önemli: İdeal kilonun yüzde 5-10’dan fazlasına çıkılmamalı.
11-Egzersiz bir hayat düşünülemez: Düzenli ve değişken tipte aşırıya kaçmadan, haftada 5 gün 30-60 dakika civarında egzersiz yapılmalı.
12-İyi bir uyku herşeye bedel: Düzenli ve ortalama 7 saat uyku ihmal edilmemeli. Hijyen (temizlik) kurallarına mutlaka dikkat edilmeli.
13-Stresten uzak bir yaşam: Sosyal strese karşı, dostluklar kurulmalı, hobi ve inanç sistemlerini içine alan çözümler üretilmeli.
Düşmanınız şunlar:
- Aşırı stres
- Düzensiz uyku
- Yanlış beslenmek
- Sigara
- Terli terli klima karşısında durmak.
- Huzursuzluk, olumsuz düşünce
C vitaminini atlamayın
- Vücut bariyerlerini destekler.
- Çeşitli araştırmalarda birçok kanser türünden korunmada etkili olduğu saptandı.
-Birçok viral ve bakteriyel enfeksiyonun önlenmesine ve genellikle bağışıklık sisteminin kuvvetlenmesine yardımcı olur.
- Yaraları, yanıkları ve kanayan diş etlerini iyileştirir. Damarlardaki kan pıhtılaşmasını düşürür.
- Ameliyat sonrası iyileşmeyi hızlandırır.
- Enerji üretiminde ve strese karşı hormonların yapımında görevlidir.
- Antioksidan etki gösterir.
Ayakta kalabilmenin yolu ondan geçiyor
- İşleyen bir bağışıklık sistemi iyi hissetmemizi, iyi görünmemizi ve enerjimizi daha iyi kullanmamızı sağlar.
- Bağışıklığımız iyi olduğunda kanser türlerinden ve enfeksiyon kökenli hastalıklardan çok daha az zarar görürüz.
- Yanık gibi durumlarda ve ameliyat sonrası iyileşme sürecinde de iyi bir bağışıklık sistemi, ayağa kalkma da oldukça fark yaratır.
- Vücudu çevredeki radyasyon ve zararlı baktarilerden korur.
- Yaşlanma sürecini yavaşlatır.
Çare çinko
Bağışıklık sisteminin en büyük dostlarından olan çinko, kolajen sentezini artırarak deriyi güçlendirir. Hücresel bağışıklığın gelişimi ve işlevini tam olarak yerine getirilebilmesi için çinkoya ihtiyaç var. Çinko, semptomların görüldüğü ilk 24 saat içerisinde kullanılmaya başlandığı takdirde soğuk algınlığının süresini kısaltıyor. Çinko eksikliğinde yaraların iyileşmesi gecikebilir ve özellikle diyabet hastalarında görme problemleri yaşanabilir.