Azarlarına rağmen Ahmet’i özleyeceğim
Ahmet’in kalbi beş hafta boyunca makineye bağlıydı... Vasiyetine rağmen ağabeyi Nasuhi Ertegün’ün kızı Leyla, kesinlikle fişin çekilmesine razı değildi
Dün, güneş açar açmaz Ortaköy’den Bebek’e kadar yürümeye başladım. Bebek Parkı’nda son turumu tamamlarken banklardan birinde oturan, muhtemelen emekli bir zat, “Leyla Hanım, başınız sağolsun, Ahmet Ertegün Bey’i kaybetmişsiniz” diye seslendi. Teşekkür ederek bir fazla tur da Ahmet Ertegün için attım.
Aslında beş-altı gün önce Dr. Mehmet Öz telefonda Ertegün’ün ölüm haberini vermişti ve ölümü katileştiren fişin ancak ailenin kararıyla çekileceğini söylemişti.
Amerika’daki ortak dostlardan Mica Ertegün’ün son derece üzgün olduğunu ve eşini günde üç kere ziyaret etmek için hastaneye gittiğini öğreniyordum. Ahmet’in vasiyetine rağmen ağabeyi Nasuhi Ertegün’ün kızı Leyla’nın kesinlikle fişin çekilmesine razı olmadığı biliniyordu.
Ertegün’ün kalbi, makineye bağlandığı günden itibaren beş hafta dayanabilmişti. Şimdi, geride kalan yakınlarını zor günler bekliyor...
Ahmet Ertegün hakkında “Türkiye için ne yaptı?” sorusunu soranların haksız olduğunu söyleyince bana kızanların sayısını da tahmin edebiliyorum. Onun, iki yaşında Türkiye’den ayrıldığını bilmeyenlere Ahmet’i hoş göreceklerini tahmin veya temenni ediyorum.
Hakkında söylenenlerin kendisini ne kadar üzdüğünü bana Lozan’da verdiği televizyon röportajında uzun uzun anlatmıştı.
Ömer, Erdal ve Özden İnönü’nün de katıldığı Lozan Antlaşması’nın yıldönümüne gelmemi isteyen Ahmet, o gün babası Münir Ertegün’ün Atatürk tarafından hukuk danışmanı olarak Lozan’a gönderildiğini anlattıktan sonra “Biliyor musun?” demişti, “Babam son derece demokrat ruhlu bir insandı. Washington Büyükelçisi iken Nasuhi ile birlikte caz kulüplerinin altını üstüne getirir, birçok zenci müzisyeni sefarete davet ederdik. O yıllarda zencilerin bizim muhitten geçmesi bile yasaktı. Bir gün Washington’daki tüm büyükelçiler babama yazdıkları mektupta zencileri bizim muhite sokmamasını rica ettiler. Babam cevabında aynen şunları yazdı: ‘Yaşadığım elçilik binası Türkiye toprakları sayılır. Ve bizim ülkemizde ırk ayrımı yoktur...’ O günden sonra babam da bizim partilerimize katılır ve çok eğlenirdi.”
TARKAN STAR OLACAK
Ertegün’ler, Selahattin Beyazıt ve eşiyle Yeşilköy’de bir otelin bahçesinde yemek yerken Tarkan’ın ilk kez adını duyduk.
Mikrofonu eline alıp şarkı söylemeye başlayan Tarkan, birkaç dakika sonra “Çişim geldi” diyerek mikrofonu bıraktı, gitti. Herkes şaşkınlık ve kızgın sözlerle Tarkan’ı yerden yere vururken Ahmet meşhur kahkahalarını attı: “Bu çocuk bir star olacak!” diye bağırmaya başladı.
Kısa bir süre sonra Ahmet, Tarkan’la Bodrum’daki evinde kontrat imzalarken beni de yanına oturttu. O zaman Genel Yayın Yönetmenimiz olan Zafer Mutlu da Tarkan’ı izlemem için beni New York’a gönderdi. Sanırım, geç olsa da plak piyasaya çıktı ama Ahmet’in Tarkan’a hayranlığında azalma olmadı.
New York’a gittiğim zaman Ertegünleri mutlaka arardım. O da hemen; o gece evinde kimlerin yemekte olacağını sayar ve beni de davet ederdi. Ama tam masadaki yerimi gösterirken “Leyla, seni Kissinger’ın yanında oturtuyorum. Ama kesinlikle aklından röportaj istemeyi geçirme” diye sıkı sıkı tembih ederdi. Bazen bu zulmünü Bodrum’da daha ağır uygulardı. Hayran olduğum Bette Midler sık sık evlerine gelen bir yıldızdı. Günlerce yatlarında veya evlerinde kaç kere yan yana oturttuysa o kadar çok “Sakın ha!..” derken gözlerini açardı. Bette Midler, Ahmet uzaktayken sorduğum soruları yanıtladıkça birkaç satırlık haberi Ahmet Amerika’ya döndükten sonra evin garsonuna yıldızla yan yana çektirdiğim fotoğraflarımızın altına yazardım.
Ahmet’i azarlarına rağmen özleyeceğimi biliyorum...
TARKAN’IN STAR OLACAĞINI BİLİYORDU
Tarkan televizyonda “Çişim geldi” dediğinde herkes şaşkınlık ve kızgın gözlerle onu yerden yere vuruyordu. Ahmet meşhur kahkahasını patlatarak
“Bu çocuk bir star olacak” diye bağırmaya başladı... Bodrum’daki evinde Tarkan’la kontrat imzalarken, beni de yanına oturtmuştu...
NORAH JONES’U O KEŞFETMEMİŞTİ...
Birkaç günden beri Norah Jones’u Ertegün’ün keşfettiğini zannedenleri görüyorum. Onlara gerçeği hatırlatayım; Arif Mardin’in Bodrum’da keşfettiği Norah Jones ile ödül aldığı zaman Ahmet ilk tebrik eden arkadaşıydı...
Ertegün’ün ardından ne dediler?
*ATLANTIC RECORDS: Akıl hocamızı ve babamızı kaybettik. Ertegün Türkiye’de gömülecek. Ocakta New York’ta bir anma töreni gerçekleştireceğiz.
*BBC: Ahmet Ertegün, Amerikan müzik dünyasının en önemli isimlerinden biriydi.
*LA TIMES: Dünya müziğinin arkasındaki sessiz güçtü. Genel bir kanı Elvis Presley, Chuck Berry olmasaydı, Rock’n Roll da olmazdı yönünde. Ancak bir gerçek var ki şayet Ahmet Ertegün olmasaydı, Rock’n Roll hiç olmazdı.
*AP: Amerikan müziğinin kendisini bulmasını sağladı. Son günlerine kadar en büyük tutkusu olan müzikten vazgeçmedi.
*REUTERS: Yorulmak bilmeyen bir müzik tutkunu ve eli açık bir yardımseverdi. Dünyada efsane olan neredeyse tüm Amerikelı şarkıcıların kariyerinde bir payı vardı.