Aylin Duruoğlu neden içerde?
'Bir arkadaşımız, telefon kaydı bile yok, yatıyor içerde'
21.10.2009 - 15:34 |
PKK'lıların serbest bırakılması yeni bir tartışma başlattı
CNN Türk ekranlarında yayaınlanan Medya Mahallesi’nde Ayşenur Arslan’ın bugünkü konuğu gazetemiz Yazarı Okay Gönensin oldu. Kamuoyunda büyük tartışma yaratan, teslim olan PKK'lıların serbest bırakılması hakkındaki görüşlerini açıklayan Gönensin, gazetevatan.com sorumlusu Aylin Duruoğlu'nun, telefon dinleme kaydı bile yokken cezaevinde tutulduğunu hatırlattı.
İşte o açıklamalar:
ETKİN PİŞMANLIK UYGULANDI MI?
Okay Gönensin: Ben başından beri olumlu bakıyorum. Çünkü böyle bir tespitten yola çıkıyorum. Bunun 50-60 sene tersi yapıldı. Tersi yaplıdığı sürece de büyüdü büyüdü, etnik bir sorun ortaya çıkarıldı. Terör ve 40 bin ölü geldi. Tersinden bakmayı öğrenmemiz gerekiyordu. Şimdi yavaş yavaş bunu öğreniyoruz. Burada bence Ak parti hükümetinin zamanlaması da iyi olmuştur.
Ayşenur Arslan: Etkin pişmanlık yasası var fakat bu uygulanır gibi yapıldı ama uygulanmadı birçok kişiye göre.. Sence doğru mu?
OG: Ben pişman oldum geldim demek yetmiyordu, ayrıca örgütle ilgili ne soruluyorsa cevap vermek geliyordu. Bu yüzden dağdan inmeler sağlanamadı. Dünkü yorum şuydu madem adam geldi silahını bırakıp geldi bu pişmanlıktır.
AA: Sen bu kanaatte misin peki?
OG: Ben bu kanaatteyim.
AA: Peki şimdi silahını bırakıp geldi mi yoksa ‘biz barış elçisiyiz’ diyorlar. Bir müzakere için gelmek ya da bir rüzgar estirmek için mi?
OG: Şunu görmek gerekiyor. PKK içindeniz bitti. Kuzeay Irak bağımsız bir kürdistan’a doğru ilerliyor. Dolayısıyla Güney’den gelen enerji hattı meselesi var. Bir de Kafkasya’dan gelen enerji hattı meselesi var. Ve Batı için, Dünya için, Avrupa için ve Amerika için bu hatların güvenliği çok önemli. Dolayısıyla PKK’nın bu tabloda oynayacak bir alanı yok. PKK’nın yeni haritada yeri kalmadı. Dolayısıyla onlar da tam deyimiyle kuyruğu dik tutarak bu tasfiye işine girmek durumundalar. Kuyruğunu dik tutmaları da bir barış elçisi olarak geldik lafı bir de büyük ihtimalle Diyarbakır’da da gösteriler yani zafer kazandık havası vermeleri... Aslında ortada bir zafer yok. Zafer diye bir kavram olmaması gerekiyor. Yeni şartlarda uyum sağlaması gereken bir Kürt milliyetçiliği hareketi var.
AA: Zafer ya da mağlubiyet derken, akıllı uslu olmaları bekleniyor PKK’lıların ya da DTP’lilerin... Onlar da kendi adıma ben böyle bir duygu görmediğime göre gerçekte biz ne yaşıyoruz?
OG: Yeni şartlara uyum. Kafkaslar ve Ortadoğu’daki yeni şartlar...
PKK KAYBETTİ Mİ?
OG: PKK kaybetti desek bile... Diyelim ki kaybetti yirmi küsur Kürt isyanları var Türkiye’de... Bütün bunlara baktığınız zaman 1983’te başlayan Kürt isyanı PKK yönetiminde oldu ve en uzun süren ve en kanlı isyan bu oldu. Ortadoğu’nun şartlarında hiç böyle bir isyan olmadı.
AA: Peki bitti mi bu?
OG: Bu bitmez. Burada özellikle ona değinmeye çalışıyorum. Şimdi şöyle birşey isteniyor. Okurlardan şunu görüyorum: Bitti deyince bunlar geldiler, gösteri de yaptılar tamam. Artık hiç silah kalmayacak demek doğru değil. Yani IRA da bile arada bir... IRA’nın içinden de bazı unsurlar çıkıyor. Bizim muhalefetin söylediğine bakarsanız IRA’ya ve ETA’ya verilen tavizlerle esamesi okunmaz Türkiye’de konuşulanların... Onlar acayip taviz elde etti. Onlarla kıyaslanınca Türkiye’de taviz kelimesine ağza almak bile ayıptır.
AA: Bunları konuşmak da gerekiyor mu sence? Gelenler ellerinde mektupla geldiler, talepleri var. PKK’lıları taşıyan otobüsün üzerinde demokratik özerklik yazıyor.
OG: Bunlar olacak ama bunların birşeyi yok ki... Şunları belki erken söylüyoruz. Yani birileri çıkacak yerel yönetimlerin geliştirilmesiyle Güneydoğu’ya özel statü diyecek. Diyecek. Ben de diyeceğim ki İstanbul özel bölge olsun tamamen ayrı yönetilsin Ankara’yla işimiz olmasın diyeceğim. Bunlar söylenecek dünyanın her tarafında söyleniyor. İtalya o kadar karmaşık bir yer Kuzey Ligi diye bir şey var. Bağımsızız diye dolaşıyor insanlar. Silah olayı, terörün sıfırlanması mümkün değil. Mesela BASK, Fransa’daki bütün hücre evleri, liderleri filan yakalandı. Ama yine çıkıyor 2 çocuk bir yere bomba atıyor. Hem o olacak hem bu olacak.
AK PARTİ'DE DE HAZIMSIZLIK VAR
AA: Dış konjonktür ki bundan kasıt hep Amerika’nın çıkarlarıdır, söz konusu olduğu için ve bir an önce de olması istendiği için acele edildi dolayısıyla kamuoyu buna hazırlanamadı.
OG: Tamam ama bu dünyanın sorunu değil, bu bizim sorunumuz. Kamuoyu hazır değil sorun orada... Kamuoyu 50, 50 ayrılmış vaziyette. Bir yarısı Türkiye’nin çorap öreceğini düşünüyor bu işin, yarısı da dünyanın gidişi bu buna alışalım diyor. Bizim sorunumuz, bizi yönetenlerin bizi konuşturtmaması... Ben DGM’ye defalarca çıktım bir Kürt kelimesi yüzünden... Bu süreç içinde geç konuşmaya başlamamız dezavantajımız ama artık bunun kaçarı yok. Bir de artık enerji hatlarının güvenliği sırf Amerika’nın meselesi mi... Bütün toplumun çektiği hazımsızlık sorunu Ak Parti’de de var, CHP’de de var.
BAŞI BOZUK PAŞA
A.A.: Mümtazer Türköne'nin Akşam'da bir röportajı yayınlanmış. Çok enteresan Başı bozuk paşa formülü önermiş. Osmanlı’da bir isyan çıktığında alırlardı o isyancıyı affederlerdi, bir vilayete sürerlerdi bir de paşa yaparlardı. O da başı bozuk paşa adlandırılırdı.
O.G.: Bazen saraydan kız bile verirlerdi.
A.A.: Burada da diyor ki bu bir isyan bastırma yöntemi devlet açısından bakarsak. Türkiye bu açılımla kendisini perişan eden sorunu çözecekse Abdullah Öcalan’ın gözlem altında tutulması, zorunlu ikamet gibi yöntemler düşünülebilir...
O.G.: O da gelecek gündeme...
APOCAN’LA İKONCANLAR
A.A.: Sana bir soru: Mümtazer Türköne acaba Öcalan için nereyi öneriyor? A Silivri, B Bodrum Türkbükü, C Habur...
O.G.: Hiç bir fikrim yok.
A.A.: Bodrum Türkbükü...
O.G.: Türkbükü mü şaka yapmıştır bence... Oradaki ikoncanların Abdullah Öcalan’ı güneşlenirken düşünemiyorum.
A.A.: Apocan’la İkoncanlar diyorsun...
AYLİN DURUOĞLU' HATIRLATMASI
AA: PKK'lıları böyle "zamanın ruhu" gereği içeriye alıyoruz. "Peki Ergenekon" sorusu haksız bir soru mu?
O.G.: Haklı bir soru. Eğer gerçekten tam bir barış ortamına gidiyorsak tabi ki devlet içindeki çetelerin hesabının sorulması lazım ama onun da usulünün belki değişmesi gerekir. Eğer tam bir toplumsal barış yapacaksak..
A.A.: İddianamede hakkında sadece bir kaç telefon kaydı olan insanların 1-1,5 yıldır içeride olduğunu düşünürsek...
O.G.: Tabi bizim de bir arkadaşımız hiç telefon kaydı olmadığı halde o kadar gizli görüşmüş ki telefon kaydı bile yok diye yatıyor içeride...
Haberin Devamı