Alzheimer’a karşı 2 fincan Türk kahvesi!
Türkiye’de 70 yaşın üstündeki insanların yüzde 11’i Alzheimer hastası. 21 Haziran Dünya Alzheimer Farkındalık Günü olarak kutlanıyor. Nöroloji Uzmanı Yrd. Doç Dr. Sevda Sarıkaya ile Alzheimer hastalığını konuştuk.
Alzheimer nedir ve ülkemizde hangi sıklıkta görülüyor?
Alzheimer hastalığı öncelikle bellekten başlayarak zihinsel yetilerin yavaş yavaş kaybedildiği en sık görülen demans çeşididir. Daha net açıklayacak olursak ilk bulgusu unutkanlıktır. Söylediklerini unutup tekrar tekrar söylemeye başlar. Eski olayları sürekli ve neredeyse eksiksiz anlatır. Bu durum çok yanıltıcıdır. Çünkü aileler genellikle şöyle düşünürler: ‘Eskilerden bahsederken hiçbir şeyi unutmuyor, zehir gibi bir hafızası var. Hafıza ile ilgili bir hastalık olamaz bu. Artık önemsemediği için yenileri unutuyor bence.’ Halbuki bellek yenileri kayıt edemediğinden, sürekli eskileri çıkarmaktadır. Devamlı eski olayların anlatılma sebebi budur. Ülkemizde tahmini olarak 450 bin-500 bin civarı Alzheimer hastası bulunuyor. Ancak bunların yarısından azı doktora gitmiş ve tanı almıştır.
Hastalık sıklıkla kaç yaşından sonra görülüyor? Kadınlarda mı yoksa erkeklerde mi daha fazla? Aile hikayesi ne kadar etkili?
Alzheimer hastalığı her yaşta görülebilir. Ancak görülme sıklığı 65 yaş ve sonrası giderek artar. Her beş yılda bir görülme sıklığı ikiye katlanır. 85 yaş civarında yüzde 35 gibi bir orana yaklaşır ki bu oldukça yüksek bir orandır. Kadınlarda görülme sıklığı daha fazladır. Bu durumla ilgili farklı teoriler ortaya atılmıştır. Kadınların yaşam sürelerinin uzun olması dolayısıyla bu hastalığa yakalanma sıklığının daha fazla olduğunu savunanlar vardır. Benim kişisel olarak benimsediğim görüş ise kadınlar daha duyarlı ve psikolojik travmalara açık olduklarından, yaşam boyu depresyon atağı geçirme olasılıklarının yüksek olmasıdır. Alzheimer herhangi bir genetik kökene bağlanamaz. Bir ailede görülen münferit Alzheimer vakalarının olması o ailenin diğer bireylerindeki riskin ailesinde Alzheimer hastası olmayan birisine oranla iki kat daha fazla olduğunu gösterir.
Belirtileri nelerdir?
Kişi zihinsel performansının eskisi gibi olmadığını fark eder. Söylenenleri eskisi gibi aklında tutamaz ve not almak zorunda kalır. Önceden aynı anda birkaç işi organize edebilirken artık bunları yapmakta zorlanmaya başlar. Daha önce ona söylenen ya da kendisinin söylediği birşeyi inkar etmeye başlar. Aile içi tartışmalar olur. Bunu bilerek yaptığını düşünürler ve hastada kaygı düzeyi iyice artarak unutkanlıkları daha belirgin hale gelir. Zeka düzeyi yüksek bazı hastalar durumlarını çok iyi saklayabilirler.
Tedavisi nasıl yapılıyor?
İlaç tedavisinden bahsedersek, şu an için ancak gidişatı yavaşlatabiliyoruz. Tabii bu durumda erken tanı önemli. Zaten elimizde birkaç molekül var. Onları usulünde başlayıp, doz ayarlaması yaparak hastayı takibe alıyoruz. Alzheimer hastalarında ilerleyen dönemde ortaya çıkan başka sorunlar da oluyor. Depresyon sıktır mesela. Uyku sorunları da öyle.
Spor yapın, yeni şeyler öğrenin
Beslenme konusunda nelere dikkat etmeli?
Akdeniz diyeti ile beslenenlerin, Alzheimer hastalığına yakalanma oranının daha düşük olduğunu belirlemiştir. Balık çok önemli bir omega 3 kaynağıdır. Özellikle soğuk sularda yaşayan yağlı balıkların omega 3 miktarı daha fazladır. Yeşil çayda bulunan kateşin maddesinin de Alzheimer hastalığına karşı koruyucu olabildiğini belirten çalışmalar var. Eğer başka bir sağlık sorununuz yoksa her gün bir ya da iki fincan Türk kahvesini de öneririm. Siyah üzüme de diyetlerinizde yer verebilirsiniz. Eczanelerde satılan vitamin ve mineral ürünleri değil, bunları içeren sebze ve meyve almalısınız. Çünkü kullandığınız o ürünlerin katkı maddelerini bilemezsiniz.
Alzheimer önlenebilir mi?
Alzheimer hastalığı önlenemez ama ötelenebilir. Her zaman şu örneği veririm; 70 yaşında Alzheimer hastası olacaksanız aldığınız önlemlerle onu 80-85 yaşına öteleyebilirsiniz. Hiçbir şey yapamıyorsanız yürüyün. Zihinsel egzersizlerde çok önemli. Sürekli düşünsel faaliyetlerde bulunmanız, sosyal ortamlara eşlik etmeniz bu açıdan önerdiklerim arasında.
ANILAR SİLİNİRKEN KİTABIM İLGİ ÇEKTİ
Anılar Silinirken adlı kitabı yazmaya nasıl karar verdiniz?
13 yıl evvel Alzheimer ve demans hastaları ile ilgilenmeye başladığımda birçok huzur evinin de gönüllü hekimliğini yaptım. Çok fazla hasta ve beraberinde ilginç hikayeleri olan hasta yakınları gördüm. Onlardan çok şey öğrendim. Hastalardaki birçok davranış problemi de birbirine benziyor. O problemler karşısında nasıl davranacaklarını bilemiyorlar. Sonra hasta yakınlarımın ve çevremin de yoğun ısrarları üzerine bu kitabı yazmaya karar verdim. Gözlemlediğim olayların bir kısmını bir tek hikaye üzerinde kurguladım. Bu kurgu içerisine de hastaların davranış problemleri ile nasıl başa çıkabilecekleri ile ilgili tüyolar verdim. Roman formatında ve oldukça ilgi çekti.