Akciğer kanserine karşı yılda bir defa tomografi
“Akciğer kanseri en önlenebilir ama en ölümcül kanser türüdür” Bu cümle Memorial Şişli Hastanesi Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Kamil Kaynak’a ait. Önerisi ise; “Eğer sigara içiyorsanız veya bir dönem içmişseniz ve de 55 yaşın üzerindeyseniz hiçbir şikayetiniz olmasa bile yılda en az bir kere düşük doz bilgisayarlı tomografi çektirin” yönünde...
Fotoğraf: Barış ACARLI
AKCIĞER kanserinin nedenleri nelerdir?
Bu kanserde sigaranın rolü çok büyük. Yüzde 100 sigara mı; hayır ama yüzde 85-90 oranında sigarayı etken göstermek mümkün. Ancak tabii ki aktif içiciliğin yanısıra pasif içicilik de kanserde rol oynuyor. Bunun dışında diğer çevresel faktörler de (radyasyon mazuriyeti, endüstriyel atıklar, egzos gazları, çevresel kirlilik vb.) kanser oluşumunda önemli. Örneğin 1986 Çernobil olayından sonra Trakya ve Karadeniz’de (özellikle Doğu Karadeniz) çok miktarda kanser olgusuna rastlıyoruz.
Diyelim ki çok sağlıklı besleniyoruz, spor yapıyoruz. O zaman da risk altında mıyız?
Evet. Çünkü kanser hücreleri aslında hepimizin vücudunda olan hücreler. Bunlar bir arkadaşımın tabiriyle, mükemele ulaşabilen nadir hücrelerden bir tanesi. Hiç eskimiyor, kendini yenileyebiliyor ve sayıca artırabiliyor. Vücudunuzda var olan bu kanser hücreleri sigara gibi çeşitli faktörlerle beraber aldığınız havayla soluk sisteminizde bir şekilde travmaya uğrayarak gün ışığına çıkıyor. İster spor yapın ister hiç yapmayın; isterseniz çok iyi veya çok kötü beslenin ne yaparsanız yapın o hücre bir şekilde bu travmatik ajanla karşılaşırsa kanser olayı ortaya çıkıyor. Eğer ki genetik olarak da aile de varsa; evet potansiyel akciğer hastasısınız.
Bu hastalığa yakalanan kadın mı yoksa erkek sayısı mı daha fazla?
Bizim ülkemizde henüz erkeklerde akciğer kanserine daha çok rastlanıyor ama örneğin Amerika’da erkeklerde ciddi bir düşme eğilimi var. Çünkü onlar bizden çok daha önce sigarayı bırakmaya başladılar. Erkeklerin sigarayı bırakma oranı kadınlardan daha yüksek. Sigarayı bırakmakla birlikte akciğer kanserine yakalanma oranları da düşüyor. Kadınlar ise hala düz çizgide; grafiklerde aşağı inmeye başlamadılar henüz.
Rakamsal bir veri vermenizi istesem...
Bakınız Amerika’da her yıl yaklaşık 150-200 bin civarında yeni akciğer kanseri oluşumu bekleniyor. 300 milyonluk bir ülke... Bunu 70 milyonluk Türkiye’ye uyarlarsanız yaklaşık her yıl 30 bin yeni akciğer kanseri bekleniyor demektir. Küçümsenecek bir rakam değil bu.
Akciğer kanserini diğerlerinden ayıran nedir?
Aslında en önlenebilir ama en ölümcül kanser. En kötü yanı bu. En erken evrede dahi bizim verdiğimiz 5 yıllık sağ kalım oranı yüzde 90. Akciğer kanseri olmuş bir insana “kurtuldu” diyebilmemiz için 10 sene geçmesi lazım. Meme veya prostat kanseri gibi önlenemez değil ama yakalanınca kurtulma şansınız çok çok düşük.
Kemoterapi bitince yan etkiler de sona eriyor
Tedavi yöntemleri neler?
Üç tür tedavi var; cerrahi, onkolojik ve radyoterapi... Ameliyatın kapalı veya açık olması ise ameliyat sonrası konfor açısından fark ediyor.
Kemoterapi çok korkutucu bir şey mi?
Hayır. Patolojik inceleme sonrasında en uygun ilacı seçip uyguladığınızda tüm yan etkiler minimalize oluyor; saç dökülmesi, iştahsızlık, bulantı vb. Tedavi bittiği anda bunların hepsi sonlanıyor. Dün gelen bir hastam var mesela; hem kemoterapi hem radyoterapi gördü. Şimdi lepiska gibi saçları var.
Bir de bu ne yiyelim içelim durumu var... Önerdiğiniz gıda var mı?
Yok. Bir cerrah olarak ameliyattan sonraki ilk 30 gün canı ne istiyorsa yiyip içmeli. Çünkü o nekahat dönemini olabildiğince iyi geçirmesini istiyorum. Ama bir takım onkologlar, tümör hücrelerinin sevmesi nedeniyle şekerli gıdalardan uzak durulmasını öneriyor. Yoksa bizim cerrahi olarak kesinlikle sigara, duman dışında (tüm tütün ürünler dahil) bir yasağımız yok.
Ancak kan tükürdüğümüzde doktora gidiyoruz
Neyden şüphelenirsek doktora gitmeliyiz?
İnsanlar çok fazla şeyden şüphelenebilir. Akciğer kanserinin saymakla tüketmeyecek kadar belirtisi vardır ama bunların hiçbiri insanoğlunu rahatsız edecek şeyler değil. Örneğin;
- Kimi hasta var ki öksürür... Akciğer kanserli hastaların yüzde 75’i öksürür; ama bunu sigaraya bağladığı için önemsemez...
- Yaklaşık yarısında nefes darlığı vardır. İki kat merdiven çıkınca tık nefes kalır... Ama “zaten sigara içiyorum, yaş da ilerledi” deyip, onu da önemsemez.
-Eklem ağrısı vardır; onu da yaşa bağlayıp önemsemez.
-Ayrıca ağrı, koyu renk balgam çıkarma, ses kısıklığı, yutma güçlüğü...
-Bunlardan başka da semptomlar olur ama hiçbirini önemsemeyiz; tek önemsediğimiz şey kan tükürmek.
Ancak kan tükürünce mi doktora gidiyoruz?
Aynen. Ama şunu da unutmayın ki hastaların ancak yüzde 35-40’ında kan tükürme olur. Çünkü tümör ana soluk borusunda olursa, kanarsa, tükürürsünüz. Ya da tümör çok büyüyüp, göğüs duvarına baskı ve ağrı yaparsa ya da bir yerinizde şişlik olursa... Ancak o zaman doktora gideriz...
Öneriniz nedir peki?
Eğer sigara içiyorsanız veya bir dönem içmişseniz ve de 55 yaşın üzerindeyseniz hiçbir şikayetiniz olmasa dahi yılda en az bir kere düşük doz bilgisyarlı tomografi çektirmelisiniz. Artık bu Amerika’da da kabul edildi; yurtdışında tüm sigorta sistemleri bunu kapsıyor. Türkiye’de de hem bizim Göğüs Cerrahisi Derneği’mizin hem Sağlık Bakanlığı’nın bu yönde çalışmaları var. Umarım yakında SGK da bunu bir tarama programı olarak kapsayacak. Bugüne kadar akciğerde bir tarama programı söz konusu değildi çünkü. Tabii tarama da kanseri engellemek için değil; olabilecek en erken düzeyde tümörü yakalayabilmek için yapılacak bir çalışma... Çünkü erken evrede yakalamaktan kaynaklı olarak sağ kalımı yükseltiyoruz.