Gazete Vatan Logo

Türkiye'den ABD'ye uzanan iki suikastin öyküsü

Gazeteci Çağdaş Ulus tarafından kaleme alınıp Tekin Yayınevi tarafından basılan "24 saat" (Türkiye'den ABD'ye uzanan suikastlar zinciri) isimli kitap çıktı. Kitapta, Mumcu suikastının önlenmesi için Türk istihbaratına bilgi sızdırdığı iddia edilen CIA ajanının sır dolu infazını anlatan Ulus, Mumcu'nun arkadaş çevresinde kullandığını söylediği "Şafak" isminin hikayesine değiniyor

Türkiye'den ABD'ye uzanan iki suikastin öyküsü

Uğur Mumcu cinayeti, benzeri birçok siyasi cinayet gibi devlet yetkilileri tarafından bilinen,“Geliyorum” diyen bir cinayetti. Gazeteci-Yazar Uğur Mumcu’nun eşi Güldal Mumcu’yu suikast günü evinde ziyaret eden ve Mumcu suikastı için “Zaten bekliyorduk” diyen dönemin TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk ve MİT Müsteşarı Teoman Koman’ın söyledikleri de Kolombiyalı ünlü yazar Gabriel Garcia Marquez’in “Kırmızı Pazartesi” kitabında anlatılan cinayetin bir benzeriydi. Bu açıklamalar, Mumcu cinayetinin bilindiğini ama önlem alınmadığını açıkça ortaya koyuyordu. Mumcu suikastıyla ilgili bir bilgiyi Türk İstihbaratı ile paylaştığı iddia edilen Türkiye uzmanı CIA ajanı Bennett de Uğur Mumcu’nun öldürülmesinden yalnızca 24 saat sonra bir suikast sonucu hayatını kaybediyordu.

Gazeteci Çağdaş Ulus, kitapta Türkiye’den ABD’ye uzanan suikastlar zincirini sarsıcı bilgilerle ortaya çıkarıyor.

Kitapta anlatılan hikayeye göre Frank Darling, uzun zamandır CIA içerisinde çalışan bir Orta Doğu uzmanıydı. Emekli bir doktor olan Lansing Bennett da CIA’nın Türkiye uzmanıydı. Her ikisi de uzmanlık alanları olan bölgeye birçok kez gitmiş, özellikle Lansing Bennett, CIA için birçok gizli operasyona katılmıştı. Türkiye’ye, suikaste kurban gittiği 25 Ocak 1993 tarihinden bir süre önce giriş yapıp bir hafta kaldıktan sonra da ABD’ye geri dönmüştü. Türkiye’ye hangi istihbarat faaliyeti için geldiği bilinmese de Türk istihbaratından görüştüğü kişilere Türkiye’de düzenlenecek bir suikastle ilgili bilgi vermişti. Verdiği bilgi Uğur Mumcu'nun öldürüleceğini bunun önlenmesi gerektiğine dairdi. Ancak önlenmedi. Mumcu 24 Ocak 1993'te katledildi. Mumcu'nun ölümünden 24 saat sonra da kendisi bir suikasta kurban gitti.

Haberin Devamı

Türkiyeden ABDye uzanan iki suikastin öyküsü

"BENİM ADIM ŞAFAK"

Kitapta ilginç bir hikaye daha var...

Gazeteci Uğur Mumcu’nun en iyi dostlarından biri 1985 yılında vefat eden “Bodrum Şerifi”lakaplı Mustafa Yeşilova’ydı. 1928’de Erzincan’da doğan Yeşilova, Anadolu Ajansı ve Tasvir gazetesinde muhabirlik yaptı. 1952’de Emniyet Teşkilatı’na girdi. 1960’ta komiser muavini olarak göreve başladı. 1975 yılında emekli oldu. Bodrum’a yerleşti. “Bodrum Mektubu”köşesiyle Cumhuriyet gazetesinde Bodrum’u anlatan yazılar yazdı. İki kitabı bulunan Yeşilova; 1978’de Dersim olaylarını anlattığı “Kopo” isimli romanını, 1980’de de Ermeni olaylarını anlattığı “Karasu” romanını yayımladı. Milliyet tarafından düzenlenen 3. roman yarışmasında 600 eser arasında birinci olup en büyük ödülü Yeşilova’ya getiren “Kopo” kitabında Yeşilova, Dersim olaylarından Mustafa Kemal Atatürk’ün haberinin olmadığını belirtmiş yerel güçlerin eylemlerinden Atatürk’ün haberdar olmamasına değinmişti. “Karasu” kitabında ise Yeşilova; 1915 Ermeni olaylarını anlatarak Ermenilerin İngiliz ve Fransızlarla işbirliği yapıp Türklere eziyet ettiğini yazmıştır. Entelektüel bir kişiliğe sahip olan Yeşilova, lisan bilmesi, insan ilişkileri sayesinde yabancı dostlar edindi. Bodrum halkı, ölümünde, ülkenin değerli gazeteci ve yazarlarıyla birlikte kilometrelerce süren kuyruklarla, üzülerek onu son yolculuğuna uğurladı. Kendisini son yolculuğuna uğurlayanlar arasında ünlü gazeteci Uğur Mumcu da yer aldı. Uğur Mumcu ile Mustafa Yeşilova’nın dostluklarını anlatan Yeşilova’nın yeğeni gazeteci Mustafa Yoker, Mumcu ile tanışmasında kamuoyunun duyacağı ilginç bir ayrıntıyı şöyle anlattı:

Haberin Devamı

“Amcam Bodrum’un başkomiseriydi. Emekli olduktan sonra Cumhuriyet gazetesinde ‘Bodrum Günlüğü’ isimli köşe yazısı yazıyordu. 1975 yılından beri Cumhuriyet gazetesinde görev yapan gazeteci Uğur Mumcu Bodrum’a geldi zaman amcamla buluşurdu. Kendisiyle tanışmamı hiç unutmam. 30 yaşındaydım. Henüz gazeteciliğe başlamamıştım. Bir gün ev telefonu çaldı. Bir adam amcamı sordu. Adının Şafak olduğunu söyledi. Amcama ilettim, telefonda bir süre görüştüler. Sonra bana dönüp 'Uğur Mumcu geliyor seni tanıştırayım' dedi. Bodrum’un ünlü restoran barı Han’ın üst katındaki barı amcam çalıştırıyordu. Uğur Bey geldiğinde orada tanıştık. Yanında da Güldal Hanım vardı. Uğur Bey’e çalışma arkadaşları arasında Şafak diye mi hitap ediliyordu bilmiyorum ama o gün bunu öğrendiğimde şaşırmıştım.”

Haberin Devamı