Pera Palas nerede, tarihi ne? Pera Palas kimin, otel gezilebilir mi?
Pera Palas'ta Gece Yarısı dizisi 3 Mart Perşembe günü dijital platformdaki ekran macerasına başladı. İzleyiciyi Kurtuluş Savaşı yıllarına götürüp, İstanbul’un etkileyici atmosferini ekrana yansıtan dizi sonrası Pera Palas ile ilgili merak edilenler arttı. Peki, Pera Palas nerede, tarihi ne? Pera Palas kimin, otel gezilebilir mi?
Pera Palas’ta Gece Yarısı yayınlandı. Başrollerinde Hazal Kaya, Selahattin Paşalı ve Tansu Biçer’in yer aldığı, Pera Palas'ta Gece Yarısı Charles King’in “Midnight At The Pera Palace“ kitabından uyarlandı. Dizi 2022 yılında Pera Palas Oteli hakkında yazı yazmakla görevlendirilen genç bir gazetecinin, Mustafa Kemal Atatürk’e karşı düzenlenen siyasi bir komployu önlemeye çalışırken bulmasını konu ediniyor. İşte Pera Palas hakkında merak edilenler…
PERA PALAS NEREDE?
İstanbul, Beyoğlu, Tepebaşı'nda, Meşrutiyet Caddesi üzerinde yer alan müze oteldir.
PERA PALAS OTEL KİMİN?
Pera Palas Otelinin mülkiyeti, Sultan Beyazıt Hanı Veli Hazretleri Vakfı’na ait. İşletmesi ise Jumeirah Otelleri tarafından yapılır.
PERA PALAS TARİHİ
Levanten mimar Alexandre Vallaury'nin tasarladığı otel, Haliç'in muhteşem manzarasına tepeden bakan, kültürel faaliyetleri ve sosyal yaşamıyla o dönem “Küçük Avrupa” olarak bilinen Pera'nın Tepebaşı bölgesinde kurulur.
Kuruluş çalışmalarına 1892 yılında başlanan otel, 1895’te açıldı.
Pera Palas’ın hikayesi, bire tren yolculuğuna dayanıyor. 4 Ekim 1888’de Paris’ten yola çıkan çok lüks bir tren, Alp Dağları’nı geçerek, Budapeşte ve Bükreş üzerinden 80 saatlik bir yolculuğun ardından İstanbul’a varır. Trendeki kişiler, yüksek tabakadan bürokratlar, gazeteciler, yazarlar ve zenginlerden oluşuyordu.
Yabancılar o dönem eş dost yakını dışında zamanla yapılan pansiyonlarda, daha sonra da Pera’da azınlıklar veya Levantenler tarafından açılan otellerde kalıyor. Bu oteller, Avrupa’nın büyük kentlerinde seçkin kişilerin kaldığı türden büyük otellerin sunduğu lüks ve konforu sağlamıyordu. İstanbul’daki bu lüks otel boşluğunu Pera Palas sağladı.
Pera Palas Oteli, İstanbul’un en görkemli yapılarından biri olarak açıldığında, konuklarına birçok ilkleri de sunuyordu. O yıllarda İstanbul’da Osmanlı sarayları dışında elektriğin verildiği, ilk elektrikli asansörün olduğu ve ilk akar sıcak suyun bulunduğu binaydı Pera Palas’tır. Türkiye’nin Avrupa standartlarındaki ilk oteli olan Pera Palas, kuruluşundan itibaren pek çok tarihi olaya tanıklık ederek, pek çok ünlüyü ağırlayarak İstanbul’un sosyal ve kültür yaşamının çok önemli simgelerden biridir.
917 yılından itibaren pek çok kez Mustafa Kemal Atatürk’ü de ağırlayan otelin, 101 numaralı odası, doğumunun 100. yılında, Atatürk’ün şahsi eşyalarının da sergilendiği bir müze oda haline getirilir.
101 numaralı müze odada Atatürk’ün kitapları, madalyaları, dönemin dergileri, imzalı fotoğraflar ve kartpostallar da sergilenmektedir.
Pera Palas’ın ünlü konukları arasında Atatürk’ten başka, ünlü devlet adamları, krallar, kraliçeler, savaş günlerinin ünlü casusları Mata Hari ve Cicero, tabii bir de ünlü “Şark Ekspresinde Cinayet” romanının yazarı Agatha Christie de vardır.
Agatha Christie 1926 ve 1932 yılları arasında birçok kez Pera Palas Oteli’nde konaklar, hatta en ünlü romanlarından “Şark Ekspresinde Cinayet”i, ziyaretlerinden biri esnasında 411 numaralı odada yazdığına inanılıyor.
İstanbul’da ilk resim sergisi 1895 yılında Şeker Ahmet Paşa tarafından Pera Palas’ta gerçekleşmiştir.
1. Dünya Savaşının patlak verdiği yıllarda, savaşa kadar Pera Palas Oteli’ni işleten Orient Express şirketi, 1918 yılında trenlerin işletilememesi nedeniyle sıkıntıya girer. Mersinli bir tüccar olan Bay Bodossaki ise o dönem İstanbul’a gelir, kalmak için de Pera Palas Oteli’ni seçer. Anadolu’dan gelen bir tüccar görüntüsündeki kıyafeti yüzünden Bododdaki’ye otelin dolu olduğu söylenir, Bodossaki otele alınmaz.
Anadolu kökenli zengin Rum vatandaşlarından biri olan Bodossaki bu duruma çok bozularak “Ben oteli satın almak istiyorum!” der. İlk önce dalga geçtiği sanılarak çok yüksek bir fiyat istenir, ama Bodossaki son derece ciddidir. Haliyle Paris aranır, gerekli onaylar alınır ve otel çok ciddi bir rakama Bay Bodossaki’ye satılır ve dört yıl boyunca da onun yönetiminde kalır.
Bay Bodassaki’den sonra 1923 yılında Hazine’ye devredilir. Ardından Atatürk’ün, orduya üniforma kumaşı satan bir ahbabı, Misbah Muhayyeş, otele talip olur, önce otelin işletmeciliğini alan Muhayyeş, sonra da mülkünü satın alır. Çocuğu olmayan Misbah Muhayyeş 1949’da bir vakıf kurarak otelin gelirini Darüşşafaka, Darülaceze ve Verem Savaş Derneği’ne bırakır. Belirli bir süre vakıf tarafından yönetilen otel daha sonra 2006 yılına kadar Süzer Ailesi tarafından işletilir. 1980 sonrasında çıkan “önemli binaları kamulaştırma yasasıyla” da kamulaştırılır. Jumeirah Otelleri, 2012 yılından beri Pera Palas Oteli de işletmektedir.