Nasıl Bir Gün Olacaksın?
“Günlük diye tuttuğum bu notlar, günlük olmaktan ne kadar uzak. O kadar az şeyi yazabiliyorum ki bu defterin sarı, kaba sayfalarına. Yazmamam gereken ne kadar çok şey var. Ve asıl önemlisi, bu defteri bana bırakacaklar mı? Nasıl çıkaracağım dışarıya?”
Erdal Öz, 50’li yılların ortalarında, yirmili yaşlarının başlarında tutkulu bir gençtir; durmadan okur, kendi kuşağından arkadaşlarıyla birlikte “yeni” bir edebiyat dilinin peşine düşer. 70’lerde edebiyat tutkusuna devrimci düşünceler eklenir, sahibi olduğu Sergi Kitabevi’nin paket kâğıtlarına yazdığı alıntılar gerekçe gösterilerek tutuklanır, günlüklerini küçük kâğıtlara yazar.90’lı yıllarda artık ünlü bir yazar ve yayıncıdır. Ülkesinin sorunlarıyla ilgilenmekten de, edebiyat tutkusundan da hiç taviz vermemiş bir yazar… Erdal Öz’ün günlüklerini Ayşe Sarısayın yayına hazırladı. 13 Eylül 1956 tarihinde başlayan günlükler araya kesintiler girerek 30 Kasım 1998’e dek devam ediyor, kitap sevdalısı, henüz yirmilerinde bir gencin altmışlı yaşlarına kadar odağında hep edebiyat ve özgür düşünce olan yaşamına dair önemli ipuçları veriyor. Yazıldığı şekliyle yayına hazırlanan günlükler, Erdal Öz’ün yaşamındaki başlıca evrelere de ışık tutuyor.
Kesintili olarak yaklaşık kırk yılı kapsayan bu günlüklerde, yolu yayıncılığa evrilen bir yazarın yaşamının yanı sıra, Türkiye’nin yakın tarihinde yaşanılanlardan da izler bulacağınızı düşünüyoruz.
Yarın, Nasıl Bir Gün Olacaksın? adını taşıyan günlükler Erdal Öz’ün sevdiği, beyaz kapakla okuyucusuyla buluşuyor.
“Sanat, ince bir hüzün yaratmak sanki. Bu işin temelinde hüzün yatıyor. Biliyorum ki ben kendime yol olarak edebiyatı seçmekle erincimi tekmelemiş oldum. Erinci yazmakta bulmaya çalışıyorum.”