“Gri Bölge” Berlinale'de görücüye çıktı!
Berlinale’deki Generation bölümü, çocuk ve gençlik filmleri için dünyanın en prestijli platformu. Bu bölümün kısa film yarışmasına Türkiye’den kabul edilen “Gri Bölge” adlı yapımın dünya prömiyeri dün akşam yapıldı.
Steril bir hastane odası. Floresan lambanın soğuk ışığının titreyişine EKG aletinin sesi eşlik eder. Yataktaki genç kızın rahatsızlığının ne olduğunu bulmak için çeşitli testler yapılmaktadır. Annesi de başındadır. Son olarak jinekolojik bir test gerekir. Anne, tam adını koymasa bile, söz konusu testin bakire kişilerde farklı uygulanabileceğini söyler, kızı ise açıkça cevap vermez, sadece tedirginlik içinde kendini ele verircesine gülümser.
“Geniş anlamda bekaretin yitirilmesi”
Yönetmen Derya Durmaz aslında daha çok „Bugünün Saraylısı“ gibi TV dizileri ve “Mavi Dalga” gibi ödüllü sinema filmlerindeki oyunculuğu ile tanınıyor ama “Gri Bölge”den önce çektiği ilk kısa filmi “Ziazan” ile ikisi Cannes'da olmak üzere bir dolu ödül almış bile. Berlinale'ye kabul edilen ikinci kısa filminin doğuş noktası ise, bundan birkaç yıl önce internette, yeni sinemacılara destek amacıyla açılan bir senaryo yarışması olmuş. Konseptin ‘Bekaretin yitirilmesi' başlığıyla sunuldugunu anlatan Durmaz, ancak bekaretin yitirilmesi derken de bunun geniş anlamda, yani herhangi bir şeyin, herhangi bir duygunun, o ilk saf halini yitirmesi durumu olarak tanımlandığını ve senaryoların bu eksende yazılması yönünde yarışmaya çağrı yapıldığını söylüyor.
“Cinsellik en temel doğal fonksiyonlardan biri”
Filmde hem görsel olarak, hem de içerik olarak bir dualite hakim. Mekanlar genç kadının iç dünyası ve hastane odası olarak ikiye ayrılırken, anne ve kızın farklı değer yargıları da bir ikilik oluşturuyor. Cinselliğin en temel doğal fonksiyonlardan biri olduğunu hatırlatan Derya Durmaz, artık kadınlığa adım atmış genç kızların, bunu kendi iç dünyalarında saklayarak yaşamak zorunda kalmasının, modern, eğitimli, şehirli aile ortamında bile bunun konuşulan bir şey olamamasının sağlıksızlığına dikkat çekiyor. “Bir şeyleri konuşmamak, yokmuş gibi davranmak, sadece bekaret, sadece kadın meseleleri değil, genel anlamda her platformda bize zorluk yaratan bir durum” diyen yönetmen, birçok şeyi açık yaşayabilmek, açık konuşabilmek, yüzleşebilmek mümkün olmayınca, davranışlarımıza bastırmak, saklamak hakim olunca, bunun travmatik bir durum yaratacağını kaydediyor.
Kimsenin konuşma gereği duymadığı sıkıntılı durumlar
Durmaz, bekaret konusunun bir sorun olarak algılandığı durumların ise genelde töre cinayetleri, Doğu, Güneydoğu gibi başlıklar altında görüldüğüne dikkat çekiyor: “Bu konuyu buna indirgediğimiz zaman, aslında ‘ülkenin geri kalan her yerinde, her sosyal grupta, bu hiç sıkıntı değildir, böyle bir şey sorun yaratmaz hiç kimsenin, hiçbir genç kızın, genç kadının hayatında' demiş gibi oluyoruz. Oysa maalesef deneyimlediğimiz şey bu değil. Genel anlamda bizlere hayatı zorlaştıran şeylerden biri de, işte bu çok büyük katastrofik uç örnekleri konuşma, tartışma malzemesi yapıp, onun arkasında yatan günlük hayata yayılmış, kabul görmüş, kabul gördüğü için de hiç kimsenin konuşma gereği duymadığı sıkıntılı durumlara bakmamamız. Bunu ben kendime mesele ettim zannediyorum.”
Çekirdek bir an
Geçen sene Berlinale'ye davet edilen “Mavi Dalga” filminde yönetmen ile birlikte oyuncu olarak rol alan Nazlı Bulum, şimdi de Durmaz'ın kendi filminde kamera karşısında. Repliği tek cümle olan, ama çok şey dile getiren bir rolle. Bulum, “Senaryoyu okuduğumda çok etkilendim, çünkü kısa filmlerde bana kalırsa çok büyük bir risk var, çok fazla şey anlatmaya çalışıyor bazen insanlar. Ama Derya'nınki çok çekirdek bir anı bir sürü varyasyonda bölmüş. Sanki her tarafından farklı bakabildiğiniz bir prizma gibi. Bunu kesinlikle çok sevdim.”
Gidişat ne yönde?
Yönetmen Durmaz 1973 doğumlu. Bekaret konusu, kadın meseleleri denince, kendi gençliği ile bugünün Türkiyesini karşılaştırdığında şu sonuca varıyor: “Bir tarafıyla şöyle bir gerçeklik var, evet günümüz Türkiye'sinde kadının yüzü kızarmadan yüksek sesle gülmesini ayıplamak gibi cümlelerin siyaset yapan insanlar tarafından söylenebildiği bir durum var. Aslında öyle bakarsak hiç de gelişmek değil, geriye gitmek gibi bir tablo var ortada. Başka bir taraftan baktığımızda belki şimdikiler, kimisi, kentliler vs. diyelim, kendi aralarında daha rahat yaşıyorlar ama işte ortalama Türk insanı, genelin üstünden gittik mi aynı şey geçerli hala. Tabii ki yine burada bir kuraldan bahsetmiyoruz, fakat gençler bunu yaşıyorsa, yine kendi dünyasından yaşıyor, yine bu anne babalar ile paylaşılabilen bir şey değil.”
Ödüller Cuma akşamı açıklanacak
Nazlı Bulum ile birlikte Nazan Kesal'ın başrolleri üstlendiği Derya Durmaz filmi “Gri Bölge” Berlin Film Festivali'nin çocuk ve gençlik filmleri bölümünde yarışıyor. Dün akşam diğer yarışma filmlerinin de bir bölümünü seyretme imkanı bulan yönetmen, “Bayağı keyifle izledim ben, bayağı iyi filmler var. O bile insanı mutlu ediyor, yani nasıl bir çıtanın üstünde olduğunuzu görmek güzel bir şey. Bundan sonrası hakikaten sübjektif olduğu için bilmiyorum ne gibi duygular, ne gibi beğeniler devreye girer, kime ödül vermek isterler. O kadarını çok düşünmemeye çalışıyor insan, gerek yok. Paylaşabilmek böyle bir platformda, bu kadar büyük bir festivalde izleyiciyle bir araya gelmek zaten yeteri kadar heyecan verici oldu.” şeklinde konuşuyor. Jürinin tercihi hangi filmden yana olacak, bunu da kısa metraj için Kristal Ayı Ödülü'nün açıklanacağı cuma akşamı öğreneceğiz.
(© Deutsche Welle Türkçe/Aydın Üstünel, DW Berlin)