Evim evim güzel evim!
Karikatürist Bahadır Baruter'in aileye bakışını anlattığı sergisi 'Evim evim güzel evim!' x-ist'te...
Bahadır Baruter’in 2012’de izleyicisiyle buluşturduğu “Senin ailen bir yalan yavrum” sergisinin devamı niteliğindeki ikinci sergisi “Evim, evim güzel evim”, bugün İstanbul Nişantaşı’ndaki x-ist galerisinde açılıyor.
Aileyi kavramsal olarak irdeleyen karikatürist, bu sefer taşın altına iyice elini sokmuş, mevzu; lanetli tapınaklar olarak gördüğü evlerin derinlerine inmek. Sergi 24 Mayıs’a kadar gezilebilir.
Uyarmakta fayda var; söyleşinin bundan sonrası beyninizin fazlasıyla karıncalanmasına sebep olabilir.
“İnsan savaşta bile mutluluk bulabilir”
‘Senin ailen bir yalan yavrum’ serginizle ilgili "yalnızlığın kendine bahane edindiği en makbul kılıf ailedir. Aile, bireylerin ancak bir arada var olabileceği inancıyla inşa edilmiş, yanıltıcı bir mutluluk kaynağıdır" söyleminiz dikkatimi çekti. Sizce ailenin mutlu olabilmesi mümkün değil midir? Yoksa mutluluk aileyle mi mümkün değildir?
İnsan savaşta bile mutluluk bulabilir. Bazıları bunu becerebiliyor ki sürüyor savaşlar. Aile onu besleyen kaynakları mutlu edebilir. Düğün, dekorasyon, mobilya, ev aksesuarı sektörleri çok memnunlar. Gelin, damat ve onların yakınları da öyle. Kimse ana babası ayrıyken büyümüş çocukların, boşanma davalarının, dünür savaşlarının, miras kavgalarının, aile içi taciz ve suiistimallerin fotoğraflarını asmaz duvarlarına. Doğadan ve birbirimizden korktuğumuz için ev denen sığınakları inşa ettik. Yalnızlıktan korktuğumuz için önce dip dibe, sonra üst üste istiflendik. 18. kattaki sığınağımızı sahte çiçeklerle süsleyip, bitki desenli perdelerle sımsıkı örttük birbirimizin gözlerini. Artık tabiat evimizin süsü. Hakikisini özlüyor ama ulaşamıyoruz. Hiçbir çözüm önerim yok. Resmini yapıyorum sadece. Doktor değil hastayım çünkü ben de.
“Kadının halleri bir ressam için bereketli bir malzeme”
"Evim, evim güzel evim” sergisiyle evlilikte kadının durduğu yer üzerine yoğunlaşıyorsunuz. Evdeki mutsuzluğu öncelikli olarak 'evlilik hedefi' ile yetiştirilmeye mi bağlıyorsunuz?
Ev bir kadındır, kadın da bir ev. Kadın da ev gibi çok odalı, koridorlu, gizlisi saklısı boldur. Konfor ve güvenlik düşkünüdür. Rahat görünmeyi, hakiki bir rahatlığa yeğler. Evi sırtlanan kadının; bir anne, bir eş, bir mutfak kölesi ve bir süs nesnesi olarak üstlenmek zorunda bırakıldığı rolleri acıklıdır aslında. Kırk daldaki kırk beziyle sürünür kadın ruhunun koridorlarında, odadan odaya, kimlikten kimliğe. Böyle olmak için yetiştiriliyorlar ve kendi kızlarını da böyle yetiştiriyorlar. Acı ve yorgunluklarını fondötenlerinin ardından sezebiliyorum. Bir ressam için bereketli bir malzeme.
“Cana yakın ve dobra resimler”
Serginizin yaratım sürecinden bahseder misiniz?
Tematik çalışıyorum. Tabuların tahrikiyle iştahlanıyorum. Arsız derecesinde meraklıyım sosyal hayatlara. Kalabalıklardan ve onların gündelik vıdı vıdısından tiksiniyorum. Ama kadavra deşen adli tıpçılar gibi, cesedin kokusundan haz alırcasına insana sokulmayı seviyorum bir yandan da. Yeterince beslenince kapanıp inime, üretiyorum. Aynalar yapıyorum bir nevi. Açık sözlü ve gerçekçi yüzleşmelere aracı olmak istiyorum. Aykırı düşüncelerimi ürkütmeden, dayatmadan, yumuşak ve tatlı dillilikle ifadenin yollarını arıyorum. Cana yakın ama dobra resimlerim olsun istiyorum. Onların, kendine dürüst ve gerçekçi gözleri ikna edebilmesi için elimden geldiğince itina ve inandırıcılık peşindeyim. O yüzden çok çalışıyorum.
Sergide kendinizden neler var?
Benim hayatım neredeyse hiç yok resimlerimde. Başkalarıyla ilgilenebilecek lükse sahibim. Çocuksuzum, evli sayılmam. Hayat arkadaşımla birbirimizi kasmıyoruz. Köken ailemle olabildiğince mesafeliyim. Evim sevdiğim herkese sonuna kadar açık. Mülkiyet nedir bilmem. Tabiatın kucağında yaşıyorum. Sistemin içinde yokum. Bir tek -utanç verici olan- özel sağlık sigortam var ve şükür ki henüz bir işe yaramadı. Kısacası kendim için son derece renksiz ve kısır bir malzemeyim. Başkalarına musallat oluyorum, gözüm dışarıda.
“Benim gibilere ancak deli, çocuk ya da sanatçı ruhlular katlanabilir”
“Halkın bir kesiminin benimsediği dinî değerleri alenen aşağılama” suçlamasıyla daha önce yargı karşısına çıktınız. Sizin "Allah yok, din yalan" yazılı karikatürünüzden sonra çok şey değişti, mesela Ateizm Deneği kuruldu, bu söylemlerin aşağılama değil, sadece kendi fikirleri olduğu yönünde bilinçlendirme çalışmaları var.
Aile kavramını deşerek yine benzer eleştirilere maruz kalacağınızı düşünüyor musunuz?
Zayıf varlıklara karşı hem bir şefkat, hem de bir ürküntüm var. Çok tehlikelidirler ve benim gibi çıkıntıları törpülemeye can atarlar. Ben kendine ait bir hayal gücü olan, sorgulayıcı ve aykırı insanları muhatap kabul ediyorum. Kolektif hayal dünyalarıyla avunabilen kitlelere söyleyecek sözüm yok. Benim gibilere ancak deli, çocuk ya da sanatçı ruhlular katlanabilir.
Sergideki parçalardan teknik olarak bahseder misiniz?
Her biri monoprint denilen edisyonsuz dijital iş. Biraz sinema efektini ya da televizyon ekranını çağrıştıran özel bir baskı tekniğiyle sunuluyorlar. Benim dışımda başka profesyonellerin de katkılarıyla adeta bir sinemacı macerası yaşadığım, uzun ve zahmetli bir üretim süreci söz konusu. Ama neticede alt tarafı resim işte, mühim olan meselesi.
x-ist: Abdi İpekçi Cad. Kaşıkçıoğlu Apt. No:42 D:2 Nişantaşı