Aşiretin başına Paris’ten bir yazar gelirse…
Türkçe, Kürtçe, Fransızca… İstanbul, Bodrum, Siverek, Paris… Bir kalem, iki ülke, üç dil, dört şehir, yedi kitap…
Eserlerini Fransızca ve Türkçe olarak iki dilde kaleme alan, Le Nouvel Observateur’un 30.yıl özel sayısına Türkiye’den Yaşar Kemal ve Orhan Pamuk ile birlikte yazı istediği Yazar Osman Necmi Gürmen’in hayatı, bir biyografiden de öte yaşanmış hikâyelerle Türkiye’nin son yüzyılının dökümü gibi.
Bucaklar, Julio Cortazar, Engin Cezzar, James Baldwin, Can Yücel, Costa Gavras…
Tüm isteği yazmakken, zamanın aydınlarından oluşan bir çevrede yaşadığı Paris’ten kalkıp bir anda Siverek’e gelen, Bucak aşireti reislerinden Osman Ağa’nın torunu olarak kendini aşiretin başında bulan, kan davalarından, çatışmalardan usanıp, yazının sakin limanına demir atmak isteyen bir yazarın hikâyesi…
Evinde misafiri James Baldwin, teknede yolcusu Abdi İpekçi, Paris’te Julio Cortazar’ın komşusu, eserinden uyarlanan ancak çekimi engellenen filminin yönetmeni Costa Gavras; Can Yücel, Cevat Şakir, Erol Simavi, Engin Cezzar, Mübin Orhon başta olmak üzere dönemin bir çok aydınının dostu, Halikarnas Otel (bugünkü disko)’in kurucusu ve Mavi Yolculukların ilk düzenleyicisi…
Ağalık beş parasızlık, kalem ve silah, konaklar ve ucuz öğrenci odaları, kavruk topraklar ve yelkenliyle aşılan denizler… İmparatorlukla Cumhuriyet, Anadolu’yla Avrupa, Siverek’le Paris, kurşunla kalem, her an ölmek ve hiç ölmeyecek eserler bırakmak… Bu bir arada anılması zor kelimeleri, birbirinden çok uzak gibi görünen isimler ve olayları aynı cümle içinde kullanabilme fırsatı veriyor Osman Necmi Gürmen’in yaşamı…
Ömer Sercan’ın kaleminden Bir Ömür Birkaç Hayat; sonu gelmeyen türlü olaylardan sonra kalem-kağıdın başına oturmak için 40 yılın geçtiği bir yazarın, neredeyse bir asırlık renkli hayat hikâyesini anlatıyor…