Zirve cinayeti benim yüzümden işlendi!
6 ton altınını kurtarmaya çalışan aşiret reisi çıldırmış olmalı
Babasının 12 Eylül’den hemen önce İsviçre’ye kaçırdığı 800 bin Osmanlı sikkesi için 9 yıldır mücadele eden Elazığlı aşiret reisi, Malatya’da katledilen 3 misyonerden Geske’nin kendisine yardım ettiği için öldürüldüğünü iddia etti.
Elazığ’ın Heylani Kebir Aşireti’nin reisi Sait Ali Bayrak, babasının 12 Eylül Darbesi’nden bir buçuk ay önce İsviçre’ye kaçırarak Credit Suisse Bankası’nın kasasına koyduğu, bugünkü değeri 2 milyar doları bulan 800 bin Osmanlı sikkesini geri alabilmek için başlattığı mücadelesini sürdürüyor. Bayrak’ın filmlere konu olabilecek hikayesi, son iddiasıyla da daha da tuhaf bir boyut kazandı...
Ölüm döşeğinde açıkladı
Bayrak, Temmuz 2005’e kadar haberi olmayan altınları, kansere yakalanan annesi Vahide’nin ölüm döşeğinde kendisine anlattığını söylüyor. Vahide Bayrak, o dönem 38 yaşında olan oğlunu yanına çağırarak, aile servetinin sırrını açıklamış. Osmanlı döneminde bölgenin vergi toplayıcılığı görevini yürüten aşiretin 6 ton, yani 800 bin Osmanlı sikkesi, mücevherler ve değerli kitaplardan oluşan serveti, uzun yıllar Bayrak ailesinin evinin bahçesinde gömülü kalmış.
‘Darbe geliyor, kaçırın’
Kenan Evren’in eşinin yakın arkadaşı olduğunu öne süren Vahide Bayrak, Evren’in İngiliz misyoner David Hoca aracılığıyla darbeden 1.5 ay önce Hasan Ali Bayrak’a, ordunun mal varlığına el koyacağı uyarısını gönderdiğini söylemiş. Ardından Bayrak, aile servetini kamyonlarla İstanbul’a, oradan da bir gemiyle İtalya’ya göndermiş. Buradan kara yoluyla İsviçre’ye ulaşan altınlar, Credit Suisse’in kasasına konmuş.
‘Banka çark etti’
Gerçeği öğrenen Sait Ali Bayrak, ilk iş avukatıyla Zürih’teki banka merkezine gitmiş. Hesap numarası ve şifresinin yazılı olduğu belgeyi gösterince bankanın 3 üst düzey yöneticisi kendisini bir odaya alarak bu parayı ne yapacağı konusunda sorular sormaya başlamış. Bayrak, parayı Türkiye’ye geri götürmek istediğin söyleyince banka müdürlerinin tavırları da anında değişmiş. O ana kadar gayet ılımlı davranan banka yetkilileri, kayıtları kontrol etmek için Bayrak’tan birkaç saat izin istemiş, ardından da bir daha Bayrak’la görüşmemiş. Bayrak, görüşme sırasında bankada bıraktığı hesap numarasının kayıtlı olduğu belgeyi bir daha geri alamadığını öne sürüyor.
‘Geske mektup yazınca’
Türkiye’ye döndükten sonra parasını geri alabilmek için mücadeleye girişen Bayrak, İsrail basınına verdiği röportajda, Alman kökenli misyoner arkadaşı Tilmann Geske’den yardım istediğini söyledi. Credit Suisse’e hesapla ilgili Bayrak’a yardımcı olmaları için bir mektup yazan Geske, bu olaydan birkaç ay sonra, Nisan 2007’de Malatya’daki Zirve Yayınevi’ne yapılan baskında öldürüldü. Bayrak, Geske’nin kendisine yardım ettiği için ölüm tehditleri aldığını ve sonuçta bu davayla ilgili olarak öldürüldüğünü öne sürüyor.
‘Kaç kez ölüm tehdidi aldı’
VATAN’a da konuşan Bayrak, “Geske sevdiğim bir aile dostumdu. Bir kaç dil biliyordu, tercüme bürosu vardı. Altınlar konusunda çok uğraştı, varlıkların İsviçre’de nerelere götürüldüğünü bile öğrendi. Fakat bu araştırmaları sonucunda tehditler almaya başlayınca bana artık bu konuyla ilgilenemeyeceğini söyledi. Çok kısa süre sonra da öldürüldü. Malatya’da, Diyarbakır’da yüzlerce misyoner var. İsveç avukatlarım yaptığı araştırmalar sonucunda olayın bizim davamızla ilgisi olduğu kanısına vardı.”
CREDIT SUISSE:
‘Bizde öyle bir hesap yok’
Credit Suisse yetkilileri, yıllardır baba Bayrak’ın adına bankada bir hesap bulunmadığını iddia ediyor. Son olarak bankanın basın sözcüsü Charlotte Nelson tarafından yapılan yazılı açıklamada, konuya ilişkin herhangi bir yorumda bulunulamayacağı belirtilmiş.
‘Elçiyi trenin altına attılar’
Bayrak’ın davayla ilgili iddiaları bununla da bitmiyor. Bayrak, aile dostları olan Vatikan’ın eski Türkiye Büyükelçisi Monsenyör Georges Marovitch’in de, kendisine yardım ettiği için öldürülmeye çalışıldığını savunuyor. Bayrak’ın iddiasına göre Marovitch, Geske’nin öldürülmesinden 3 ay sonra Roma’da tatil yaptığı sırada, istasyonda bir trenin önüne atılmış. Olaydan ağır yaralı kurtulan Marovitch, hastanede ziyaretine gelen Bayrak’a, servetin peşini bırakması tavsiyesinde bulunmuş. Tam olarak iyileşemeyen Marovitch, 2012 yılında hayatını kaybetmişti.
‘Eşimin ölümünün altınla ilgisi yok’
Tilman Geske’nin Malatya’da yaşayan eşi Susanne Geske, mektubu doğruladı, ancak eşinin ölümünün altınla ilgisi olmadığı söyledi: “Sait Ali Bey ile Malatya’dan tanışıyoruz. Birkaç defa ailece görüştük, kendisi eşimle daha sık bir araya geliyordu. Sait Bey’e yardımcı olmak için de İsviçre’ye mektup yazdı. 2 yıl kadar bu konuyla ilgilendi ancak tehdit falan almadı. Mektuptan kısa bir süre sonra öldürüldü fakat Sait Bey’in dediği gibi bu cinayetin sebebi kendisinin altınları değildir. Misyonerlik cinayetidir, her şekilde de ortaya konmuştur.” (ÖZNUR KARSLI / VATAN)
Ergenekon’la birleşti
Kamuoyunda Zirve Yayınevi katliamı olarak bilinen olay 2007 yılının Nisan ayında Malatya’da faaliyet gösteren Zirve Yayınevi’nde düzenlenen baskın sonucu meydana gelmişti. Olayda, 5 kişi Zirve Yayınevi’ni basmış, misyonerlikle suçladıkları Alman uyruklu Tilman Geske ile Necati Aydın ve Uğur Yüksel’i boğazlarını keserek öldürmüştü. Katliam daha sonra Ergenekon davasıyla birleştirildi. Davada tüm sanıklar ‘5 yıl tutukluluğu doldurdukları’ için tahliye oldu, sadece emekli Orgeneral Hurşit Tolon cezaevinde yatıyor.