Gazete Vatan Logo

"YPG’ye silah vermek mecburiyetti"

ABD Büyükelçisi John Bass, İstanbul’da gazetecilerle görüştü. VATAN’ın ‘PKK ile YPG’nin aynı olduğunu bile bile silah vermek nasıl savunulabilir?’ sorusuna ‘Türkiye ile çözüm aradık. Sonunda mecbur kaldık’ diye yanıt verdi

"YPG’ye silah vermek mecburiyetti"

Türkiye’deki 3 yıllık görev süresinin ardından Kâbil’e tayin olan ABD Büyükelçisi John Bass, İstanbul’daki gazetelerin temsilcileriyle veda görüşmesinde bir araya geldi. 15 Temmuz darbe girişiminden YPG’ye silah desteğine kadar birçok konuda gazetecilerin sorularına açık yanıtlar verdi. Görüşmenin başında casusluktan tutuklanan ABD Konsolosluğu çalışanı Metin Topuz ile ilgili olarak ‘intikam’ (Vengeance) ifadesini kullanması dikkat çekti. Bass, ‘Türk hükümetinde bazılarının yargılamanın mahkeme yerine basın organları aracılığıyla yapılmasını tercih etmiş olmalarından derin rahatsızlık duyuyorum. Bu bana adalet değil daha çok intikam peşinde olmak gibi geliyor. Hukukun üstünlüğü ilkesi ve demokratik normlara bağlılık bildirmiş ülkeler olmamız itibarıyla bu ikisi arasında büyük bir fark vardır’ diye konuştu. Bu sözlerinin yargıya müdahale olarak yorumlanabileceği uyarısı üzerine, ‘Tutuklanan kişi mahkemelerde değil basın organlarında yargılanıyor’ yanıtını verdi.

‘O belgeyi görmedim’

YPG’ye silah vermek mecburiyetti

Bass bir soru üzerine, önceki gün yayınlanan ve 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Akıncı Üssü’nde görüntülenen ‘FETÖ’nün imamları’ndan işadamı Kemal Batmaz’ın aylar önce Fethullah Gülen’in Pensilvanya’daki evinde kalacağını söylediğini ortaya koyan belgeyi görmediğini ancak ABD’nin darbecilerin yargı önüne çıkarılması için Türkiye’ye her tür desteği vermeye hazır olduğunu söyledi.

Haberin Devamı

Bass toplantı sırasında defalarca YPG’ye verilen silah desteği konusunda da sorulara muhatap oldu. VATAN’ın, ‘PKK teröristtir, NATO müttefikimize bu konuda destek veriyoruz diyorsunuz. Ama bu odadaki herkes, siz de dahil olmak üzere PKK ile YPG’nin aynı olduğunu biliyoruz. New York Times’a verdikleri röportajlarda bile kolumuzdaki armayı değiştirip YPG ya da PKK oluyoruz diye itiraf ediyorlar. Kötü adamların kötü adamlar olduğunu bile bile ellerine silah vermeyi nasıl savunabiliyorsunuz?’ sorusuna ise şu yanıtı verdi:

YPG dışında yol yoktu

Bölgedeki DEAŞ tehdidi nedeniyle bu bir zorunluluktan kaynaklandı. Hepimize yönelik oluşturduğu tehdit nedeniyle bu sorunu çözmeye mecburduk. DEAŞ’a karşı attığımız bu adımın PKK’yı güçlendirmeyeceğinden emin olmak zorundaydık. PKK bir terörist örgüttür. Türkiye’ye tehdit oluşturmamasını gözetmek zorundaydık. Suriye’de YPG’ye verdiğimiz ABD yapımı silahların PKK’da ele geçtiğine yönelik bir delil görmedim. Biz Peşmerge’ye de çok sayıda silah verdik. DEAŞ, çatışmalar sırasında bunları ele geçirdi. PKK’nın da bu silahları onlardan elde edebilme olasılığı var. Biz PKK’ya hiçbir zaman destek vermeyiz. DEAŞ’ın bizim için yarattığı sorunlar çözüldüğünde, oradaki yerel halk güvenliği sağlayabilecek hale geldiğinde Türkiye’nin işbirliğimiz konusundaki kaygılarını daha iyi karşılayacak durumda olacağımıza inanıyorum. 2-3 yıl geriye gittiğimizde hepimizin karşı karşıya olduğu durum şuydu. DEAŞ, Tel Abyad’dan traktörler dolusu gübre alıyordu ve bunları Ramadi gibi yerlerde araç bombaları yapmak için kullanıyordu. Biz bunu engellemek için bölgedeki birçok gücü desteklemeye çalıştık. Başka yollar bulmaya çalıştık. Türkiye ile çalıştık. Ve başarılı olamadık. Benim hükümetim artık bu problemin çok acil çözülmesi gereken bir mesele olduğuna inandı. Ve bu birlikleri kullanmanın da tek yol olduğunu düşündü. Bu kalıcı bir durum değil. Biz Türkiye’yi PKK ile mücadelesinde desteklemeye devam edeceğiz.

Haberin Devamı