Yeni iş kapısı doğdu! 24 saati 800 lira
Tüm dünya salgından korunmak için kendini eve kapadı. Ama onlar bile isteye virüslü hastalara refakat ediyor. Kimi hastanede, kimi evde günlerce hiç tanımadıkları insanların bakımını üstleniyor. Üstelik sadece maske ve eldivenle! Sosyal mecralarda ilanlarını bulduğumuz refakatçilerin hemen hepsi şunu söylüyor: “Devam edeceğim çünkü yapabildiğim tek iş bu.”
Salgının başladığı günden itibaren Türkiye’de de dünyada da COVID-19 taşıyanlara, çocuk hastalar dışında, refakatçi izni verilmiyor. Ancak artan vakalar sağlık personelini de zor durumda bıraktı. Sağlık Bakanlığı da bu nedenle 70 yaş ve üzerindeki bakıma muhtaç hastalara refakatçi izni verdi.
Böylece yakınları, hastanede tedavi gören 70 yaş üzeri hastalarının yanında kalabiliyor. Bir seçenek de hastabakıcı sağlayan şirketlerden refakatçi bulmak. Ama tabii bununla kalmıyor. Zamanla bu iş de ‘kendi piyasasını’ yarattı ve pandemi döneminde işsiz kalan, zorunlu olarak ücretsiz izne ayrılan pek çok kişi COVID-19 taşıyanlara refakatçi olarak para kazanmaya başladı. Biz markete bile gitmeye korkarken onlar hiç tanımadıkları hastaların bakımını üstleniyor; elini tutup yemeğini yediriyor, ilaçlarını takip ediyor. Bazen günlerce hastane odasından çıkamıyor.
İstanbul, Antalya, İzmir ve Bursa’da hastalara bakan refakatçilerle konuştuk. İsimlerini vermek istemiyorlar. Kimi “Paraya çok ihtiyacım var, hastanıza çok iyi bakarım. Altını değiştiririm, ne gerekirse yaparım” diyor. İstenen ücretse 24 saat için 450 - 800 lira arasında değişiyor.
‘ÇEVRE İLLERE BİLE GİDİYORUM’
P. K. (47), hasta bakıcı
- Bursa’daki özel bir kurumda hasta bakıcı olarak ayda 15 gün çalışıyorum. Diğer günler COVID-19 hastalarına bakıyorum. Kurumda önce test yapıyorlar.
- Talep çok fazla. Örneğin tam da şu an şüpheli bir kişiyi test için hastaneye götürüyorum. Çevre illere de gidiyorum. İşe dönmem gerekirse yerime başka bir arkadaşımı çağırıyorum. Hastanedeysek orada çıkan yemeği yiyoruz. Evde olursak, hasta yakınlarından eve erzak bırakmalarını istiyoruz. Kendi yemeğimizi yapıyoruz.
- Bakım evde olacaksa hastayla aynı odada olmamaya gayret gösteriyoruz. 20 dakikada bir kontrol edip ilaçlarını ve yemeğini veriyoruz. Maskelerimiz de eldivenlerimiz de var, gerekirse özel kıyafet de temin ediyoruz. Ancak o sizin gördüğünüz beyaz elbiseleri servisteki hemşireler bile giymiyor. En büyük önlem çift maske takmak.
- Arayan kişiler aslında biraz çekiniyor kimsenin cesaret etmediği bir işi bizden istedikleri için. Evet, sonunda ölüm olabilir ama bunun karşı tarafa bir günahı veya vebali yok. Sonuçta biz bu riski bilerek kabul ediyoruz ve bunun için para alıyoruz. 24 saati 800 lira.
- Bugüne kadar baktığım hastaların durumu güçtü. Ölüm psikolojisiyle yatıyorlar. Zar zor nefes alırken hiç tanımadıkları birine bakıyorlar. Bazı hastaneler refakatçi almıyor, yalnızlık daha zor ama.
- Ben iki ay önce virüsü kaptım. Hafif atlattım. Şu an bağışıklığım var. Eşime ya da çocuklarıma geçmedi. İnşallah aşı da geliyor... Bu işe devam edeceğim çünkü bildiğim tek iş bu.
‘BİR İNSANIN KUCAĞINIZDA CAN VERMESİ HER ŞEYDEN DAHA ZOR’
F. T. (48), gelinlikçi
- İki evladım var, gelinlikçiyim. Şu an işsizim. Evim kira, çocuklarımı okutuyorum. Bu işi yapmaktan başka çarem yok şu an. 24 saatlik ücret 450 lira.
- Hastaların yemeğini, ilaç takibini yapıyoruz. Çoğunlukla yaşlılara sonda takılıyor. Sonda boşaltma gibi tüm ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Hemşireler ilaçları bize teslim ediyor, saatlerini söylüyor. Bazı yaşlı hastalar içmek istemiyor ama konuşarak bir şekilde ikna ediyorum.
- Virüsü kapma ihtimalim yüzde 90. Her hastane koruyucu kıyafet vermiyor. Günlük kıyafetlerle gidiyorum. Hastayla birlikte odaya giriyoruz, ancak hastayla çıkabiliyoruz. Çift maske takıyorum, eldiven kullanıyorum. Maskemi dört saatte bir değiştiriyorum.
- Allah’a şükürler olsun, henüz virüs kapmadım. Kapmaktan korkuyorum ama baktığım kişinin ölmesinden daha çok korkuyorum. İnanın, bir insanın kucağınızda can vermesi her şeyden daha zor. Yakınlarına söylemesi var bir de... Genelde hastane haber veriyor ama benimle sürekli iletişimde oldukları için bazen ben söylemek durumunda kalıyorum.
- Allah bu hastalığı kapan herkesin yardımcısı olsun. Uyuyan birinin yanında oturmak gibi değil onlara refakat etmek. Çok ağrıları oluyor. Onlar için dua ediyorum.
- Taburcu olan hastalarım da oldu elbette. O zaman bayram gibi oluyor. Taburcu olan yaşlı bir teyze vardı baktığım, 83 yaşında. Çocukları çalıştığı için benimle anlaşmışlardı. Şimdi çocuklarıyla bana ufak hediyeler gönderiyor. Arada ben de arayıp halini hatırını soruyorum.
‘BENİM İÇİN GRİPTEN FARKSIZ’
S. H. (44), garson
- Antalya’da yaşıyorum. Son iki aydır bir hastadan diğerine koşuyorum. Karantinaya girmiyorum çünkü hem yalnız yaşıyorum hem de zaten hastalarda virüs var.
- COVID-19’lu bir hastanın yanında kalmaktan korkmuyorum. Bu hastalığın benim için griplerden bir farkı yok. Buna inandığım için bana bir şey olmaz. Bağışıklık sistemim kuvvetli. Kolay kolay grip bile olmam.
‘AİLEME PARA GÖNDERMEK ZORUNDAYIM‘
K. A. (36), hasta bakıcı
- Beş yıldır İstanbul’da yaşıyorum. İlk günden beri evlerinde yaşlı hastalara bakıyorum. Deneyimim çok ama COVID-19 hastasına hiç bakmadım. Piyasasını da bilmiyorum, aile ne verirse kabul ederim. Paraya ihtiyacım var.
- Genelde 5-10 gün arası kalıyorlar hastanede ama gerekirse ben bir ay bile kalırım. Altını da temizlerim, yemeğini de yediririm. Hastalık kapmaktan korkuyorum ama başka çarem yok. Aileme para göndermem lazım. Salgın yüzünden kimse evine bakıcı almak istemiyor. Kaparsam da kaparım... Elbet bir gün öleceğiz.
‘BİZ DE SAĞLIK ÇALIŞANLARIYLA AYNI RİSKİ GÖZE ALIYORUZ’
A. Ö. (53), temizlik işçisi
- Bu hastalığı bir şekilde kapacağız, belki pazarda, belki sokakta, belki de çalışırken... AVM’de temizlik işçisiydim. Ücretsiz izne çıkardılar. Çalışıyor olsaydım da virüsü kapma ihtimalim vardı, şimdi de var. Bundan kaçabileceğimizi sanmıyorum. Bir sürü sağlık çalışanı var. Onlar da sürekli bu hastalarla iç içe, hem de her gün... Aynı riski göze alıyoruz. Para kazanmadan nasıl yaşayabilirim? Ben Allah’a inanıyorum ve ona sığınıyorum. Kaparsam da hafif atlatmak için dua ediyorum.
- İzmir’de deprem olduğundan beri hasta sayısı çok arttı. Talep o kadar çoktu ki... İnsanlar güvenilir refakatçi bulmakta zorlanıyordu. Bazıları virüsten korktuğu için yakınının yanında kalmak istemiyor, bazıları zaten evinde karantinada... Bazı yaşlıların çocukları var ama işe gitmek zorundalar. Sebep çok, talep de... Hal böyleyken, taksicilik yapan eşim de arabayı bıraktı, hasta bakmaya başladı. Şimdi kadın hastalara ben, erkek hastalara da eşim bakıyor.
- 24 saatlik ücretimiz 600 lira. İki günde bir elden ödeme alıyoruz. Hastanın yakınlarıyla sürekli iletişim halindeyiz. Bir ihtiyaç olursa haber veriyoruz. Hastalar genelde odalarda tek... Odada yatak varsa biz de orada yatıyoruz. Yatak yoksa açılan koltuklar var... Odadan çay almaya çıkmak bile yasak. Hastanenin verdiği refakatçi yemeklerini yiyoruz. (Hürriyet)