Yargıtaydan iş kazalarında "caydırıcı tazminat" kriteri
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi, iş kazası sonucu yüzde 32 iş göremezlik raporu verilen kişiye 20 bin lira tazminatı az buldu. Kararda, belirlenecek manevi tazminatın, yaralanan işçi için tatmin duygusunu karşılamanın yanı sıra kusurlu işveren yönünden de caydırıcılık uyandıracak miktarda olması gerektiği vurgulandı.
Ankara'da iş kazası sonucu sakatlanan kişiye yüzde 32,20 oranında sürekli iş göremezlik raporu verildi. Açılan dava sonucu olayda işçinin yüzde 30, işverenin yüzde 70 oranında kusurlu olduğu belirlendi.
Ankara 18. İş Mahkemesi, işçiye 20 bin lira manevi tazminat verilmesine hükmetti.
Kararın temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay 21. Hukuk Dairesine geldi. Daire, hükmedilen tazminat miktarını az bularak yerel mahkemenin kararını bozdu.
Bozma kararında, ilgili mevzuatta "bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda olayın özelliklerini göz önünde tutarak zarar görene uygun miktarda paranın manevi zarar adıyla ödenmesine karar verilebileceğinin öngörüldüğü" belirtildi.
Hakimin, "manevi zarar" adıyla zarar görene vereceği para tutarının adalete uygun olması gerektiği vurgulanan kararda, "Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirebilecek tazminata benzer fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mamelek (mal varlığı) hukukuna ilişkin zararların karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde tazminatın sınırı, onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır." ifadeleri kullanıldı.
"Hakim takdir hakkını objektif ölçülere göre göstermeli"
Yargıtayın içtihat birleştirme kararının gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartların açıkça gösterildiği bildirilen kararda, bunun her olaya göre değişebileceği, bu nedenle hakimin takdir hakkını kullanırken etkili olan nedenleri objektif ölçülere göre isabetli biçimde göstermesi gerektiği kaydedildi.
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevinin, hakimin takdirine bırakıldığı ancak hükmedilen meblağın, manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerektiğine işaret edilen kararda, şu tespitlere yer verildi:
"Hakimin bu takdir hakkını kullanırken ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın, işverenin sağlık ve güvenlik önlemlerini yeterince almamasından kaynaklandığı da gözetilerek, gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak, tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. Bu ilkeler gözetildiğinde davacı yararına hükmedilen 20 bin lira manevi tazminat azdır."