Yakasını zor kurtardı!
Bir, ‘O da yargılansın’ dedi Karadayı’yı hakim bıraktı!
G.Kurmay eski Başkanı emekli Org. İsmail Hakkı Karadayı, dün İstanbul’da gözaltına alındı. Ankara’ya götürüldü, 4.5 saat sorgulayan ve ıslak imzalı BÇG belgelerini soran savcıya, “Belgeler doğru ama haberdar değilim, Çiller’le görüşmedim” dedi... Savcı ‘tutuklama’ istedi, hakim belgelerde ıslak imzası yok diye adli kontrolle serbest bıraktı.
28 Şubat soruşturmasını yürüten TMK’nın (Terörle Mücadele Kanunu) 10. maddesiyle görevli savcı Mustafa Bilgili, 90 şüpheli hakkında “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemek ve engellemeye teşebbüs etmekle” suçlamasıyla iddianameyi hazırlarken, dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Org. İsmail Hakkı Karadayı’nın şüpheli sıfatıyla ifadesinin alınmasına karar verdi. Bilgili, Karadayı için “polis eşliğinde ifadeye getirilmesi” talimatını verdi. Bunun üzerine dün sabah Karadayı’nın İstanbul Fenerbahçe Orduevi kampüsündeki lojmanına polis gönderildi.
Evde arama yapılmadı
Polis birkaç saat Karadayı’nın evinde kaldı. Bu sırada Karadayı’nın avukatı Erol Yılmaz Aras, “Herhangi bir gözaltı kararının olmadığını ve evde arama yapılmadığını” söyledi. Aras, polislerin eve gelmesine tepki göstererek, “Bu durum hukuksuzdur. Çünkü gözaltı kararı yok” dedi. Karadayı öğle saatlerinde doğru sağlık kontrolü için Çağlayan’daki Adalet Sarayına götürüldü. Yaklaşık 20 dakika süren sağlık kontrolünün ardından geniş güvenlik önlemleri altında Atatürk Havaalanı’na getirildi. Karadayı, sivil giyimli asker korumaları eşliğinde THY uçağı ile 13.00 uçağıyla Ankara’ya geldi. Genelkurmay’ın tahsis ettiği sivil plakalı araçla Esenboğa Havaalanı’ndan Adliye’ye gitti. Saat 14.30’da Ankara Adliyesi’ne getirilen Karadayı basın mensuplarının yoğun ilgisi nedeniyle binaya girene kadar yürümekte zorlandı.
83 soru soruldu
Karadayı’nın ifadesinin alınması işlemine savcı Bilgili’nin yanı sıra TMK’nın 10. maddesiyle görevli Başsavcıvekili Murat Esen de katıldı. Saat 15.10 gibi başlayan ifade de Karadayı’nın avukatı Aras’ta hazır bulundu. Yaklaşık 4 saat süren savcılık ifadesinde Karadayı’ya 83 soru soruldu. Sorguda Karadayı’ya, Dönemin Genelkurmay 2. Başkanı emekli Org Çevik Bir’in başta olduğu ve BÇG’de görev yaptığı belirtilen kişilerin adının yazıldığı belgeler, BÇG’nin kuruluş amacı, Genelkurmay’ın gönderdiği üzerinde Çevik Bir ve dönemin Genelkurmay Harekat Başkanı Çetin Doğan imzalı belgeler, MGK toplantısı, yapılan fişlemeler, Sincan’da tankların yürütülmesi gibi sorular soruldu. Ayrıca Karadayı’ya Bir’in suç duyurusu dilekçesinde geçen iddiaları ve daha önce mağdur tanık sıfatıyla dinlenen dönemin Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller’in ifadelerindeki iddialar soruldu.
22 sayfa ifade verdi
Karadayı’nın 22 sayfa tutan ifadesinde suçlamaların hiçbirini kabul etmediği öğrenildi. Genelkurmay’ın savcılığa gönderdiği gerçek belgelerin doğru olduğunu, ancak kendisinin bu belgelerden haberi olmadığını söylediği ve hiç bir belgede imzasının olmadığını söylediği öğrenildi. Ayrıca Karadayı Sincan’da tankların yürütüldüğünden daha sonra haberdar olduğunu belirtti. Çiller’in “Baktım ki ben Erbakan’dan bir sonuç alamıyorum. Zaten Demirel’den bir sonuç alınması mümkün değil. Hemen İsmail Hakkı Karadayı’ya gittim. Genelkurmay başkanına bütün bu rahatsızlığımı anlattım ve ‘ya bu ülkede demokrasiyi tesis ederiz ya da siz nasıl bir rejim istiyorsanız onun ismini koyun’ dedim. Karadayı işi Cumhurbaşkanına havale ederek direndi. Direnince ‘ben de sizi görevden alırım’ dedim. Kıpkırmızı oldu” şeklindeki basına yansıyan konuşmayla ilgili de “Çiller’le böyle bir görüşme yaptığını hatırlamadığını” söylediği öğrenildi.
Cezaevi psikolojisi
Bir’in savcılığa verdiği suç duyurusundaki iddiaların sorulması üzerine ise Karadayı’nın “cezaevi psikolojisiyle” kendisini bu şekilde suçladıklarını belirttiği öğrenildi. Karadayı, TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu’na verdiği ifadelerin yanlış anlaşıldığını verdiği ifadelerde kimseyi suçlamadığını belitti.
Karadayı, tutuklanma istemiyle sevk edildiği mahkemede şunu söyledi: “Ben 82 yaşındayım. Korkacak yaşı çoktan geçtim. Bana idam cezası dahi verseniz, korkarak birşey söylemem.”
Adli kontrolle serbest
Karadayı, savcılık ifadesinin ardından “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemek ve engellemeye teşebbüs etmekle” suçundan tutuklama istemiyle nöbetçi hakimliğe sevk edildi. Dosyayı inceleyen nöbetçi özgürlük hakimi, Karadayı’nın yaklaşık iki saat ifadesini aldı ve savunmasını dinledi. Hakim “mevcut delil durumunun tutuklamaya yeterli olmadığı” gerekçesiyle tutuklama talebinin reddine karar vererek Karadayı hakkında “adli kontrol” hükmü vererek serbest bıraktı.
Her çarşamba imza verecek
Karardan sonra açıklama yapan Avukat Aras, “Her Çarşamba imza atacak ve yurtdışı çıkış yasağı konuldu. Bu bile ağır bir karar. Bu deliller ile bunun olmaması lazım ama buna da şükrediyoruz. Soruşturma gizli devam ediyor. Hemen İstanbul’a gideceğiz karayolu ile. Herhangi bir açıklaması olmayacak fazlasıyla yoruldu” dedi. Karadayı saat 23.00 sıralarında adliyeden ayrılarak, Genelkurmay’ın tahsis ettiği araba ile İstanbul’a doğru yola çıktı.
‘Bunu bekliyordum’
Eski Genelkurmay Başkanı emekli orgeneral İsmail Hakkı Karadayı’nın sabah polis kapısına geldiğinde şaşırmadığı öğrenildi. Karadayı’nın yakınlarına, “Böyle bir şey yapılacağını bekli-yordum” dediği belirtildi.
Fötr şapka taktı
Karadayı dün öğleden sonra Ankara Adliye’sine getirildi. Genelkurmay’ın tahsis ettiği sivil plakalı araçla adliyeye getirilen Karadayı’ya sivil giyimli asker korumaları eşlik etti. Fötr şapkası ile dikkat çeken Karadayı, son derece rahattı.
3. Yargı Paketi kurtardı
Karadayı’nın “adli kontrol”le bırakılması, geçen Temmuz’da yasalaşan 3. Yargı Paketi ile mümkün oldu. Değişiklikle adli kontrol için gerekli 3 yıl ve daha az hapis şartı kaldırıldığı için hakimler tutuklama şartları ve kuvvetli suç şüphesi olsa bile adli kontrole karar verebiliyor.
ARKADAŞLARINI BU SÖZÜ MÜ KIZDIRDI?
‘Postmodern darbeaptalca’ demişti
Karadayı, Darbeleri Araştırma Komisyonu’nda verdiği ifadede, ‘postmodern darbe’ sözünü ‘fevkalade aptalca’ bulduğunu söylemiş ve 28 Şubat dönemini darbe olarak görmediğini belirterek, “28 Şubat’ta yaptığım hiçbir şeyin yanlış olduğuna inanmıyorum, çünkü yasaları uyguladık toplantıda, yetkimi hiçbir zaman aşmadım. Kesinlikle 28 Şubat’ın bir ihtilal olmadığına inanıyorum, bir darbe değil ve son derece de üzülüyorum” demişti. Kulislerde, dönemin Genelkurmay Genel Sekreteri Erol Özkasnak’ın literatüre geçirdiği “postmodern darbe” tanımlamasına yönelik, “fevkalade aptalca bir ifade” sözüne büyük tepki olduğu konuşuluyor. Batı Çalışma Grubu da dahil bir çok 28 Şubat dönemi uygulamasından haberinin olmadığını söylemesinin de eski çalışma arkadaşlarını kızdırdığından söz ediliyor. Karadayı’nın komisyondaki sözleri özetle şöyle olmuştu:
- PİŞMAN DEĞİLİM: 28 Şubat darbe değildir. Demirel ne diyor; ‘Darbe olsaydı ben burada olmazdım, darbe olsaydı Hükûmet olmazdı.’ 28 Şubat’ta yapmış olduğum icraat tamamıyla doğrudur, hükûmetlerle gayet iyi görüştük. ‘Postmodern darbe’ ifadesini kullanan fevkalade aptalca bir ifade kullanmıştır. Bunu kim çıkarttı, nereden çıkarttılar hâlâ hayıflanırım.
-ENDİŞELENDİK: Rejim karşıtı, bölücü beyanatlar artmaya başladı, tarikat liderleri, sarıklı, cüppeli, sakallı, şalvarlı, rejim karşıtı görüşleri olanlar Başbakanlık konutuna davet edildi, Anadolu’nun muhtelif yerlerinde rejim karşıtı vaazlar verildi, bölücü, gerici faaliyetler ve laflar başladı. Bunlar tabii bizi üzdü, bütün Türkiye’yi üzdü. Sincan’daki Kudüs gecesi rejim karşıtı olaylar hâline döndü, cihat çağrıları yapıldı, TSK’ya iftiralar atılmaya başlandı. Bunlar bizi endişeye kaptırdı.
- TANKLARIN YÜRÜMESİ ŞANSSIZLIKTI: (Sincan’dan tankların yürütülmesi) Tankların oradan geçmiş olması maalesef büyük bir şansızlık... Bu tesadüftü yani bazı şeyler ters zamanda ters iş, ters rastlantı. Tankların yürüyüşünden benim haberim yoktu.
- “BATI ÇALIŞMA GRUBU İSMİYLE BİR GRUP YOKTU”: Batı Çalışma Grubu ismini dahi ben tam net şey yapmıyorum. Bu şeyin devamlı bir kuruluşu da değil, olduğunu sanmıyorum. Çünkü bu şu anda dava meselesi. Onun için de fazla konuşmak istemiyorum. Batı Çalışma Grubu diye bir grup yoktu.
Ankara TMK 10’la yetkili Cumhuriyet Savcılığı’nca yürütülen 28 Şubat soruşturması kapsamında şüpheli olarak ifadesi alınan Karadayı, Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’nda 20 dakika kalarak sağlık kontrolünden geçirildi.
6 dalgada 61 tutuklu
Yapılan suç duyuruları üzerine başlatılan 28 Şubat soruşturması kapsamında ilk gözaltılar 12 Nisan 2012’de başladı. Daha sonra 19 Nisan, 25 Nisan, 8 Mayıs, 28 Mayıs ve 22 Haziran 2012’de yapılan operasyonlarda aralarında Çevik Bir, dönemin Jandarma Genel Komutanı, Emekli Tuğgeneral İdris Koralp, eski Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Fevzi Türkeri, dönemin Genelkurmay Harekat Başkanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, OYAK Yönetim Kurulu Başkanı, emekli Korgeneral Yıldırım Türker, ÖKK (Özel Kuvvetler Komutanlığı) Seferberlik Tetkik Daire Başkanı Tuğgeneral Lokman Ekinci ile Kara Kuvvetleri Komutanlığı Lojistik Hizmetler Daire Başkanı Tuğgeneral İsmail Hakkı Önder, Sincan’da yürütülen tanklardan sonra gazete manşetlerini attırdığı iddia edilen emekli Tümgeneral Erol Özkasnak’ın aralarında olduğu 62 kişi tutuklandı. Albay Mehmet Haşimoğlu tedavi gördüğü GATA’da hayatını kaybetti.
İŞTE ÇEVİK BİR’İN DİLEKÇESİ
Karadayı’ya ifade verdirten dilekçeyi, 28 Şubat döneminin önemli isimlerinden tutuklu emekli Orgeneral Çevik Bir, geçtiğimiz günlerde soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Başsavcılığı’na vermişti. 11 sayfalık dilekçede önemli iddialarda bulunan Çevik Bir, Batı Çalışma Grubu’nun (BÇG) kurulması ve oluşumdan dönemin Genelkurmay Başkanı Karadayı’nın bilgisi olduğunu iddia etmişti. İşte dilekçeden çarpıcı satırlar:
- BÇG EMRİ KARADAYI’DAN: “28 Şubat 1997 tarihli MGK toplantısı sonrasında da Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir, Genelkurmay Başkanı Karadayı’dan aldığı emir ve direktiflere göre mutad çalışmayı başlatmış, yönergeler, usul ve prensipler çerçevesinde hazırlıklarına başlamıştır. Bugün tutuklu bulanan çeşitli rütbelerdeki tüm personel, BÇG çalışmaları ile ilgili tüm sıralı komutanlarının emir ve talimatları çerçevesinde BÇG’de görevlendirilmiştir.”
- KOMUTAN HER İŞLEMDEN HABERDARDI: “Komutanın emir ve oluru alınmadan işlem yapılamaz. Tüm BÇG yazışmalarında ‘olur’u alınan Karadayı’nın emir ve direktifleri ile kurulan ve çalışmaya başlayan BÇG ile ilgili tüm yazışmalar, TSK’nin ast birliklerine, konusuna göre MİT’e İçişleri Bakanlığı’na ve noksansız MGK Genel Sekreterliğine gönderildi. Karadayı, BÇG ile ilgili tüm çalışmalardan malumat sahibiydi.”
-EŞİT VE ADİL DAVRANIN: “Suçun varlığında ısrarlı olunuyorsa eşit ve adil davranılmalı, Karadayı da soruşturma kapsamına alınmalıdır.”
‘Yakasına yapışmıştı’
VATAN Gazetesi eski Ankara Temsilcisi Bilal Çetin, 28 Şubat yazı dizisinde çarpıcı olayları kamuoyuna duyurmuştu. O yazıda dün ifadeye çağrılan Karadayı ve hakkında suç duyurusunda bulunacağını belirten tutuklu emekli Org. Çevik Bir’in Sincan’da tankların yürütülmesi konusunda tartıştıkları belirtilmişti. 4 Şubat sabahı Sincan’da tankların yürümesi sonrasında “Darbe mi oldu mu, oluyor mu” konuşmaları sürerken Genelkurmay’dan “Motorlu yürüyüş tatbikatı yapılıyor” şeklinde kısa bir açıklama yapıldığı anlatılan yazı dizisinde, Karadayı’nın Sincan’dan tank geçirdiği için Çevik Bir ile tartıştığı, Bir’in de “Karadayı’nın yakasına yapıştığı” anlatıldı. Kamuoyunda günlerce tartışılan yazı dizisi için Karadayı, “Hayal ürünü” derken, Çevik Bir iddiaları yalanlamıştı. Bir, şunları söylemişti: ‘‘28 Şubat, hiçbir zaman kişilere mal edilecek bir olay değildir. 28 Şubat tamamen yasal zeminde, Milli Güvenlik Kurulu’nca alınan kararlara göre yapılmış ve tarihe mal olmuş bir olaydır. Bu tarihi olay hiçbir şekilde saptırılamaz. Şahsımla ilgili olarak ise şunu söylemek istiyorum: Karakterimin, bana yakıştırılan yaklaşımla hiçbir alakası yoktur. Kaldı ki komutanımız, eski Genelkurmay Başkanı, Karadayı‘nın mesleki kariyerime çok büyük katkıları olmuştur... Emeklilik hayatımız da dahil, birbirimize olan sevgimiz ve saygımız, hem kişisel olarak hem de ailece, artarak devam etmiştir.”’