Uzman isimden ‘Dijital Telif Yasası’ çağrısı: Gecikilmemeli, acilen düzenlenmeli
Dijital yayıncıların telif haklarını korumak ve korsan yayıncılığın önüne geçmek için tüm dünyada yasalar düzenleniyor. Son olarak Kanada’da çıkan yasayla birlikte bu ülkenin Google'dan her yıl 74 milyon dolar telif ödemesi alacağı açıklandı. ‘Dijital Telif Yasası’nın Türkiye’de henüz hayata geçmeyen ‘Dijital Telif Yasası’nın önemini Doç. Dr. Mustafa Bostancı tüm detaylarıyla anlattı.
Son yıllarda internet ve dijital mecraların kullanımındaki yükseliş çeşitli korsan faaliyetlerini artırırken beraberinde telif haklarının korunmasını da zorunlu kılıyor. Korsan faaliyetlerin önüne geçmeyi ve dijital ortamda mülkiyet haklarının korunmasını amaçlayan ‘Dijital Telif Yasası’ için ise bekleyiş sürüyor. Dijital yayıncıların telif haklarının yeterli düzeyde korunmaması ciddi sorunları da beraberinde getiriyor. Yürürlükte olan Fikri Sanat Eserleri Kanunu, 21’inci yüzyılın ilk çeyreğinin sonunda, milyonlarca kişinin hayatına boyut atlatan internet ve sosyal medya kullanımında, telif haklarını korumak konusunda yetersiz kaldı. Türkiye’de de dijital mecralarla ilgili atılan en büyük adımlardan biri olan ‘Sosyal Medya ve Dezenformasyonla Mücadele Yasası’nın 2022’de Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmesinin ardından ‘Dijital Telif Yasası’ ile ilgili çalışmaların da hız kazanması bekleniyor. Peki, ‘Dijital Telif Yasası’ neden bir an önce çıkması gerekiyor? Sakarya Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Bostancı, ‘Dijital Telif Yasası’nın gerekliliği ve aciliyetiyle ilgili Milliyet.com.tr’ye önemli açıklamalarda bulundu.
'LÜKS DEĞİL ZORUNLULUK'
Milliyet'ten Zeynep Dilara Akyürek'in haberine göre; 1990’lı yıllarda internetin, 2000’li yıllarda sosyal medya kullanımının hızla yaygınlaşması, bazı yasal düzenlemeleri zorunlu hale getirmişti. Doç. Dr. Mustafa Bostancı, dijital dünyanın insan hayatına hızla dahil oluşunun ardından ABD ve Almanya’da ‘dijital hayatı düzenlemek’ adına atılan adımları anlattı.
"Dijital dünyayı düzenlemek lüks değil aksine bir zorunluluk haline geldi. ABD, ‘18 yaşından küçükleri uygunsuz ve müstehcen içeriklerden korumak’ amacıyla iletişim içeriklerinin düzenlenmesine yönelik İletişim Uygunluk Yasası’nı 1996 yılında kabul etti. Bunun yanı sıra 2020 yılında, sosyal ağların ‘kamuoyu algısını şekillendirmek için belli görüşleri sansürledikleri ve diğer görüşleri ön plana çıkardıkları’ gerekçesiyle ‘Çevrimiçi Sansürü Önlemeye İlişkin Kararname’ yayınladı. Almanya’da 2018’de NetzDG yasası yürürlüğe girdi. Yasaya göre, sosyal ağların kendilerine gelen şikâyetleri 6 aylık aralıklarla raporlaması, şikâyet edilen içeriklerin 24 saat içerisinde silinmesi, bilgi taleplerine 48 saat içerisinde cevap verilmesi, Almanya’da birer temsilci bulundurmaları gerekiyor."
TÜRKİYE’DE 2020 YILINDA GÜNCELLENDİ
Türkiye’de internet alanını düzenlemek üzere 2007’de yayınlanan 5651 sayılı kanunu ile başlayan sürece ve gelişmelere değinen Doç. Dr. Mustafa Bostancı, düzenlemelerin henüz çok yeni olduğuna da dikkat çekti.
Doç. Dr. Bostancı, “Türkiye’de 2007 yılında yayınlanan ve internet alanını düzenleyen 5651 sayılı kanun 2020 yılında güncellenerek ilk defa sosyal ağ sağlayıcılarına yükümlülükler getirildi. 2022 yılında ise kamuoyunda ‘dezenformasyon yasası’ olarak bilinen 7418 sayılı ‘Basın Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’ yayınlanarak yine dijital dünyaya ilişkin çeşitli düzenlemeler hayata geçirildi. Yani Türkiye’de sosyal ağ platformlarına ilişkin düzenlemeler henüz çok yeni. Dijital mecraları düzenleyen 5651 ve 7418 sayılı kanunlar çok kıymetli fakat yeterli değil. Nitekim dijital platformlarda telif konusu önemli tartışmalara neden oluyor. Dijital emek etrafında şekillenen bu tartışmalar dijital ortamda üretilen içeriklerin telif haklarının korunması ve telif bedellerinin ödenmesi ekseninde sürdürülüyor” diye konuştu.
‘GELENEKSEL YASALAR YETERSİZ KALIYOR’
Günümüzde hayatın her alanında olmazsa olmaz haline gelen internet ve sosyal medya platformları için yeni bir yasaya ihtiyaç duyulduğunun altını çizen Doç. Dr. Mustafa Bostancı, dijital telif konusunun sadece Türkiye’de değil tüm dünyada tartışma yarattığına dikkat çekti. Doç. Dr. Bostancı, “Telif koruyucu geleneksel yasalar söz konusu dijital ortam olduğunda yetersiz kalıyor” diyerek, Avrupa Parlamentosu’nun 2019 yılında önemli bir adım atarak ‘Dijital Tek Pazarda Telif Hakları ve Bağlantılı Haklar Yönergesi’ni kabul ettiğini hatırlattı.
Doç. Dr. Bostancı, “Bu yasa ile içerik üreticilerinin haklarının korunması, Google, Meta, X gibi dijital platform sahibi şirketlerin telif haklarına uygun davranmalarının sağlanması ve izinsiz içerik kullanımının önüne geçilmesi hedefleniyor” dedi.
‘GECİKİLMEMELİ, ACİLEN DÜZENLENMELİ’
Gerekli yasal düzenlemeleri gerçekleştiren AB ülkeleri, Google ve Meta gibi şirketlerden telif geliri elde edebilecek. Son olarak Kanada’nın çıkardığı yasayla bu ülke Google'dan her yıl 74 milyon dolar (2 milyar 136 milyon lira) telif ödemesi alacak. Doç. Dr. Mustafa Bostancı’ya göre nüfusunun yüzde 82’si internet kullanan Türkiye ise, ortalama 8 saat günlük kullanım süresiyle dikkat çekici dijital göstergelere sahip.
“Türkiye’de 69 milyon sosyal medya kullanıcısı var. ‘We are Social’ verileri Türkiye’nin internet kullanım ve dijital mecralarda var olma konusunda ön sıralarda olduğunu gösteriyor.”
Türkiye’nin bu süreçte atması gereken adımları ve durumun aciliyetini önemli bulan Doç. Dr. Mustafa Bostancı sözlerini şöyle noktaladı:
“Nüfusu yoğun bir şekilde dijitalleşmiş bir ülkenin bu alana ilişkin yasal düzenlemeler konusunda gerekli adımları atmakta gecikmemesi gerekiyor. 5651 ve 7418 sayılı kanunların yanı sıra ‘Dijital Telif Hakları’ konusunda acilen yasal düzenlemelere ihtiyaç var. Dijital içerik üreticisi firmalar, yayıncılar, influencer’lar ve dijital platform temelli iş süreçlerini konumlandıran organizasyonlar bu yasal düzenlemeyi bekliyor.”