Üç yıl daha hapis yatıp çıkacak
7 TİP'li öğrencinin katledildiği Bahçelievler katliamından dolayı idam cezasına çarptırılan, kırmızı bültenle aranırken Ukrayna'da yakalanan Kırcı, sevk edildiği mahkemece tutuklandı. Yanlışlıkla serbest kaldığında 13.5 yıl hapis yatacağı ortaya çıkan Kırcı, kaçakken aftan yararlandığı için şimdi 3 yıl yatıp çıkacak
Ukrayna polisinden geniş güvenlik önlemleri altında teslim alınan Haluk Kırcı, Emniyet Genel Müdürlüğü İnterpol Daire Başkanlığından bir emniyet amiri, bir başkomiser ve bir polis memurundan oluşan üç kişilik ekip tarafından Kiev'den İstanbul'a getirildi. Kırcı'yı taşıyan uçak, 113 numaralı park yerine çekildi. Uçağın park ettiği apronda özel timler ve havalimanı polisi kuş uçurtmazken, uçak güvenlik çemberine alındı. Uçaktan önce yolcular, ardından da Kırcı ve onu getiren 3 kişilik polis ekibi indi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Şube Müdürlüğü görevlilerine teslim edilen Haluk Kırcı, uçağın altına yaklaştırılan "Akrep" adlı zırhlı araca bindirildi. Daha sonra Bakırköy Adliyesi'ne götürülen Kırcı, saat 14.30'da, tutukluların alındığı kapıdan içeri sokuldu.
Adli Tıp Şube Müdürlüğü'nde sağlık kontrolünden geçirilen ve daha sonra hakkındaki gıyabi tutuklama kararı vicahiye çevrilen Kırcı, tutuklanarak Kartal Cezaevi'ne gönderildi. Kırcı, fotoğraflarını çekmeye çalışan bir foto muhabirine "Ne çekiyorsun lan şerefsiz" diyerek hakaret etti.
İzini "Organize" buldu
Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı, 7 defa idama mahkum olan Haluk Kırcı'nın Ukrayna sınırları içindeki Azak Denizi kıyısında küçük bir kasabada olduğunu belirlemişti. Ukrayna polisine "acil ve çok önemli" koduyla Türk polisi tarafından geçilen mesajda Kırcı'nın adresi bildirilerek yakalanması istenmişti.
Bunun üzerine Ukrayna polisi, Başkent Kiev'e yaklaşık 300 kilometre uzaklıktaki turistlik kasabada önceki gece yarısı büyük bir operasyon gerçekleştirdi. Kaleşnikoflu polisler yolların giriş ve çıkışlarını tuttu. Apart otelin çevresi onlarca polis tarafından çevrildi, Kırcı kaldığı odaya yapılan baskınla yakalandı.
Kurbanlarının yüreklerindeki acı ve öfke dinmek bilmiyor
Keşke kaçıp gitseydi acımızı hatırlamazdık
* Ali Bilgiç (61) O. Nuri Uzunlar'ın dayısı: Ali Bilgiç, yeğeni ve arkadaşlarının ölüm haberini aldıktan sonra yaşananları, "Çocukların öldürüldüğünü duydum, aileleri toparladım, birlikte Ankara'ya gittik. Osman Nuri'nin teşhis edilmesi için dayısı olarak morga ben girdim. Osman Nuri'nin babası (eniştem), kendi çocuğunu tanıyamadı. Osman Nuri'nin yüzünde bir kaç günlük sakal, boğazında tel izleri vardı" şeklinde özetliyor. Osman Nuri'nin aynı zamanda "Genç Öncü Derneği"nin üyesi olduğunu söyleyen Bilgiç, istatistik bölümünün 3. sınıf öğrencisi olan Osman Nuri'nin 'bilgisayar programcısı' olmayı hayal ettiğini söylüyor. Cenazeler Yenişehir'e getirildiğinde ilk kez böyle sessiz bir kalabalık gördüğünü dile getiren Bilgiç, "Kırcı'nın genleri değişik, insan geni taşımıyor. Onun hakkında haber çıksa televizyonu kapatıyoruz. Acımız tam külleniyor, 3,5 yıl yatması yerine kaçıp gitseydi keşke unutulur giderdi" diyor.
Sen Allah'ın verdiği canı nasıl alırsın!
* Hüseyin Ezgin (61) Efraim Ezgin'in ağabeyi: Efraim'in ağabeyi Hüseyin Ezgin ise öfkesini hala yok edememiş. Babalarının ölümünden sonra kardeşi Efraim'e hem ağabeylik hem babalık yapmış. "Ben onu parça parça yapsam yine öfkemi bitiremem. Bu çocuklar nasıl okudu, ne zorluklar çekilmiş. Fakir fukara zamanımızda, yazık günah değil mi? Buraya gelse onu parçalarım!" diyerek Kırcı'yı olan öfkesini dile getiriyor. Ezgin, Kırcı'nın Türkiye'ye iadesi konusunda şunları söylüyor, acı bir isyanla: "Mutlaka getirilmesi lazım ama istenilen cezayı çekecek mi? 3,5 yıl nedir ki?... 36 yıl yatsa yine yetmez. Bizim canımızı iade eden var mı? Devlet öldürülen teröristlere tazminat ödüyor, çocuklarımız suçsuzken öldürüldü, bize ne yapıldı? Biz sınava gittik ve suç işledik!"
O, hem ağabeyimi hem hayalimi öldürdü
* Tahsin Can (38) Latif Can'ın kardeşi: O dönemde herkesin korktuğunu ancak ağabeyi Latif'in TİP Yenişehir İlçe Başkanı olarak korkmadığını, olayların içinde olduğunu söyleyen Tahsin Can, "Latif ölmedi ki..." diye karşıladı bizi. Ağabeyinin ölümünden sonra dünyaya gelen kardeşine annesi Ayşe Can tarafından Latif isminin verildiğini söylerken gözleri daldı. "Artık umutlarımız bitti, ölen öldüğüyle kaldı. Ağabeyim üniversite öğrencisiyken öldürülünce benim de okuma zevkim bitti. Kırcı, üniversite hayalimi de öldürdü" diyen Can, "Kanunlar uygulansaydı, Kırcı bugüne kadar ne serbest bırakılır ne de kaçabilirdi" sözleriyle tepkisini dile getirdi. Can şöyle devam etti: "Haluk Kırcı'yı tanımadım, tanıştırılsam ona ben "Allah'ından bul!" derim. Devlet cezalandırmamış, cezasını ben mi vereyim? O can aldı diye biz de mi can alacağız? Getirildi. Ne olacağı belli, Abdullah Öcalan gibi saklanacak."