‘Tutukluluğun devamına...’
Cumhuriyet Davası’nda savcı, gazeteciler Ahmet Şık, Kadri Gürsel ve Murat Sabuncu’nun tutukluluk halinin devamını talep etti. Talebe uyan mahkeme, altı sanığın da tutukluluğunun devamına karar verdi, duruşmayı 25 Eylül’e erteledi
Cumhuriyet Gazetesi’nin yönetici ve yazarlarına yönelik açılan 19 sanıklı davanın 6. duruşması başladı. Mahkeme Başkanı, Cumhuriyet gazetesinin muhasebe servisi çalışanı Yusuf Emre İper hakkında açılan davanın da bu dava ile birleştiğini açıkladı. Böylece, davada sanık sayısı 20’ye yükselmiş oldu. İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’nün karşısında bulunan binada görülen duruşmada tutuklu sanıklar Akın Atalay, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Ahmet Şık, Ahmet Kemal Aydoğdu ve Yusuf Emre İper hazır bulundu. Duruşmada gazeteciler savunmalarına devam ederken, duruşma savcısı gazeteciler Kadri Gürsel, Ahmet Şık’ın da aralarında olduğu 6 ismin tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini istedi.
KADRİ GÜRSEL: ‘Hedef haline getirildim’
Gazeteci Kadri Gürsel duruşmada, “Anadolu’daki durumu incelemedim ama İstanbul ve Ankara’da bu medya davalarından bahsedildiğinde ByLock’cular mesaj attı diye tutuklu olan sanıyorum tek benim. Burada tutuklu olmamın sebebi sorgulayıcı, eleştirel, bağımsız ve muhalif bir gazeteci olmamdır” dedi ve ekledi: “Kesin bir güçler ayrılığı ilkesini, laik demokratik parlamenter bir demokrasiyi savunduğum için kaçınılmaz olarak muhalifim... Öngörülü ve barışçıl bir dış politikayı savunduğum için muhalifim. Bunların hiçbiri Türkiye’de yok. Bunları savunduğum için hak savunuculuğu yapıyor olduğum için muhalifim. Basın ve ifade özgürlüğünü savunduğum için tüm bu ByLock’çuların ve FETÖ’cülerin hedefi haline getirildim. 26 Temmuz 2014’te Tolga Güzeltaş isimli bir ByLock’cu ile en uzun konuşmam olmuş. Ama ben bir kadın ile konuştuğumu hatırlıyorum. Bir polis eşi idi. Ama HTS kaydında Tolga Güzeltaş ile konuşmuş görünüyorum. Ancak o sırada Tolga Güzeltaş tutukluydu. Yani onunla konuşmam imkansız. Bunu da böyle karşı delil olarak sunayım.”
Sanık ve tanık beyanlarının ardından gece 23.30’da kararını açıklayan mahkeme, savcının talebine uydu ve 6 sanığın da tutukluluğunun devamına karar verdi. 25 Eylül’e ertelenen duruşma Çağlayan’da yapılacak.
MURAT SABUNCU: ‘Bu dava okullarda okutulacak’
12 aylık yayın yönetmenliğinin 10,5 ayını hapishanede geçirdiğini ifade eden Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu şöyle konuştu: İddianamenin bilirkişisi 28 yaşında. Benim meslek hayatım kadar yaşı var. Hiç gazetecilik yapmamış biri. Manşetlerden cımbızlayarak bizi Türkiye’de adı terörle anılan herkese yardımla suçluyor. İddianamede Vakıf Senedi’nden bahsediyorsunuz. Senet Cumhuriyet değerlerini savunur, Atatürkçülüğü temel alır. Biz bunlara uymamakla suçlanıyoruz. Bu dava fikir ve ifade özgürlüğünün tarihine kara bir leke olarak geçti. Bu davayı yıl sonuna kadar bitirelim diyorsunuz ama bu dava bitmez. Bu dava okullarda okutulacak. İfade özgürlüğünü tüm gazeteciler için savunacağız.
AHMET ŞIK: ‘Kimse beni FETÖ’yle ilişkilendirme hadsizliğine girmesin’
255 gündür tutuklu bulunan Ahmet Şık ise şunları kaydetti: “Savcı floodumda (Twitter hesabı) sorular sorduğumu söylüyor. Ben gazeteciyim başka ne yapacağım. Dahası devletin yapması gerekeni yapıyorum. Kimse beni bununla FETÖ/PDY ile ilşkilendirme hadsizliğine girmesin. Hâlâ diyorum, o zaman da dedim. Suikastçı Mert Altıntaş, (Karlov suikastı) El Nusracı olabilir ya da olmayabilir ama önemli olan polis olmasıdır. Bir cihatçı polis olabiliyor. Bunu sormayayım istiyorlar ki 15 Temmuz gibi olguları tartışmayalım. Ben bir gazeteci olarak bir konuyla ilgili şüphelerimi dile getiriyorum. ‘Askeri kendi halkını katleden darbeci; polisi,cihat sloganları atan suikastçı; yargısı iktidar sopası; medyası lağım ama yaşasın başkanlık’ demişim buna takmışlar. Nesi yanlış bunun. Ben böyle düşünüyorum ve böyle düşünmeye de devam edeceğim. Kamuoyu kendisiyle dalga geçildiğini düşündü ‘Ahmet Şık’a cemaatçi dediler’ diye ki iddianameden düştü bu. PKK ve DHKP-C olarak geçti. E peki bu ‘FETÖ’nün suçunu perdelemeye çalıştığı’ ifadesini ne yapacağız? Bu suçlama PKK’ye mi DHKP-C’ye mi giriyor?”
AKIN ATALAY: ‘Demokratik seviyenin fotoğrafıdır’
Tutuklu İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, ifadesinde 2012 ve 2013’te gazetenin mali müşaviri olduğunu söyleyen Mustafa Pamukoğlu’nun 2008’e kadar mali müşavir olduğuna dair belgeleri mahkeme heyetine sundu. Atalay şöyle devam etti: “Bu dava bütün kişi ve kurumlarıyla Türkiye’nin getirildiği demokratik seviyenin fotoğrafı olmuştur. Tutukluluğuma devam sebebim tarafıma yöneltilen yardım suçuna ilişkin ‘kaçıp delilleri karartmama’ Heyetinizi tutuklulukta geçirilen süreyi dikkate alarak bir karar vermesi gerekiyor. Basın özgürlüğü konusunda en kötü ülkelerden biri olduğumuz uluslararası örgütlerin raporlarında yer alıyor. Adalet göçüğünün altındayız.”