TÜSİAD'dan ilk teklif
Boyner: Niye yüksek baraj ve geri kalmış siyasi partiler yasasını hemen değiştirmiyoruz?
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği’nin (TÜSİAD) Türkiye’nin çağdaş, özgürlükçü ve demokratik bir Anayasa’ya kavuşması için başlattığı çalışmalar kapsamında düzenlenen ilk yuvarlak masa toplantısının sonuçları Görüş Dergisi’nin Ekim sayısında yayınlandı. Türkiye’de Anayasa konusunda çalışan akademisyenlerden Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, Prof. Dr. Ergun Özbudun, Prof. Dr. Mithat Sancar ve Prof. Dr. Turgut Tarhanlı’nın katılımıyla gerçekleşen yuvarlak masa toplantısında, Anayasa’nın temel ilkeleri, yapılış biçimi ve hazırlık süreci değerlendirildi.
Süratle değerlendirilebilir
Görüş dergisinin “Bize Yeni bir Anayasa Gerekli: 1991’den bu yana 10 değişiklik paketi TBMM’den geçti. Ama Anayasa’nın çehresi hâlâ değişmedi” kapak konusuna bir makale ile katkıda bulunan TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, referandum sürecinin ardından Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının önünde, ilk defa kendi talepleri çerçevesinde, sivil bir anlayış ile yeni bir Anayasa yapabileceği bir perspektif bulunduğunu belirtti. Yeni Anayasa’nın süreçleri ve evrelerinin konuşulması gerektiğini ifade eden Boyner, şunları kaydetti:
“Yeni Anayasa süreci STK’lar ve akademik kapasitenin tartışmalarıyla mı başlar ve sonra TBMM’ye uzanır, yoksa TBMM çalışır ve bir aşamasında sivil topluma ve akademiye mi ulaşır? Yeni Anayasa her durumda yeni Meclis tarafından hayata geçirilecek ise ve bu şansı bir daha yakalamak artık çok güç ise niye yüksek baraj ve geri kalmış siyasi partiler yasasını hemen değiştirmiyoruz? Böyle bir partiler üstü ortak yaklaşım yeni Anayasa sürecini ve uzlaşma ortamını güçlendirmez mi? Bunların süratle değerlendirilmesi mümkün.”
İstanbul-Anadolu ayrımı
Bu arada Görüş dergisinde “İstanbul-Anadolu sermayesi ayrımı” da ele alındı. Sermaye içindeki ayrımlar ve devlet-iş dünyası ilişkileri konusunda Türkiye’nin önde gelen akademisyenlerinden biri olan Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Prof. Ayşe Buğra, Görüş dergisine verdiği söyleşide, Türkiye’de sermaye sınıfı içindeki farklılıkları ve temsil konusunu değerlendirdi. “Anadolu burjuvazisini temsil eden muhafazakar girişimci örgütleri ve bunun karşısında İstanbul burjuvazisini temsil eden modern girişimci örgütleri gibi bir ayırım yapabileceğimizi zannetmiyorum” diyen Buğra, konuyla ilgili akademik değerlendirmelerini paylaştı. Dergide ayrıca tarım ile gıda ve içecek sektörü, Mali Kural ve Türkiye-Brezilya ilişkileri gibi çeşitli konularda uzmanların makalelerine yer verildi.
Ümit Boyner: Hem evet hem hayır diyenler için sorumluluk alanı oluştu
ÜMİT Boyner, Görüş dergisindeki “1999-2010 Kesintisiz demokratikleşme süreci yeni Anayasa’ya ulaşacak mı?” başlıklı makalesinde referandum sonucunun hem evet hem hayır diyenler açısından geniş bir sorumluluk alanı yarattığını, bu sorumluluk alanının seçmenleri de, STK’ları da, siyasi partileri de bağladığını vurguladı. Boyner, makalesinde şu görüşlere yer verdi:
“Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının önünde, ilk defa kendi talepleri çerçevesinde, kendilerine ait ve sivil bir anlayış ile yeni bir Anayasa yapabileceği bir perspektif bulunmaktadır; bu sonuca ulaşmanın gerektirdiği söylem ve eylemler işte bu sorumluluk alanını tanımlıyor. Türkiye geçtiğimiz 10 yıl boyunca demokratikleşme sürecinin önemli ve zaman içinde hassasiyet kazanmış konularını tartışma fırsatı bulmuştur. AB Kopenhag siyasi kriterlerine uyum anlayışı ile başlayan süreçte yaklaşık 10 adet demokratikleşme paketi devreye girmiştir. Sürecin tümünün iyi yönetildiğini iddia etmek herhalde mümkün değildir; Kopenhag Siyasi Kriterleri perspektifi zaman zaman bulanıklaşmış, tartışmaların düzeyi arzu edilen düzeyin altında kalmış, kişiselleşmiş, çoğulcu anlayış çoğunlukçu anlayış ile karışmış, karıştırılmıştır. Güçlerin ayrılığı ilkesi güçlerin üstünlüğü tartışmasına dönüşebilmiştir. Halen adil yargılanma süreci ile ilgili toplum vicdanını zorlayan gelişmeler olduğunu görüyoruz. Geçen sene bu aralar gündeme gelen, adı 1-2 ay içinde birkaç kez değişen Kürt açılımının içinde somut bir unsur olmadığı iddia edilmiştir. Son referandum ise yine paketin içeriğinden çok siyasi kamplaşmaya ve çekişmeye sahne olmuştur. Önemli olan, “yeni”, “sivil” ve “bize ait” bir Anayasa yapma heyecanını yitirmemek ve miyopik çekişmelere mahal vermeden bu heyecanı 21. yüzyıla yakışır, hatta örnek nitelikte bir Anayasa hazırlamaya odaklanmak olmalıdır. Bu heyecan hiç şüphesiz toplumumuzun arzu ettiği huzurun ve refahın ayrılmaz parçası niteliğindedir. Bu sürece kurumumuz her türlü dolaylı ve dolaysız katkıyı elbette sağlayacaktır.”