Gazete Vatan Logo

Türkiye'deki sulak alanların durumu

Arazi kazanma ve sıtmayla mücadele çalışmaları çerçevesinde önemli bir bölümü kurutulan sulak alanların, ayrıca tarımsal, evsel, endüstriyel atık bırakılması nedeniyle kirlenme tehlikesiyle karşı karşıya olduğu belirtildi

Doğa Derneği yetkililerinden alınan bilgiye göre, sulak alanları tehdit eden
etkenlerin başında tarım ya da yerleşim amaçlı kurutmalar ilk sırada yer alıyor.

Yetkililer, sanayi, tarım ve yerleşim alanlarından kaynaklanan kirlenmelerin
ise diğer sorunlar olarak görüldüğünü, içme, kullanma ve sulama suyu temini
amacıyla aşırı miktarda su alınmasının sulak alanı besleyen akarsuların
barajlarda tutulması veya yönlerinin değiştirilmesinin de sulak alanların
varlığını tehdit ettiğini anlattılar.

Turizm ve konut amaçlı yapılaşmalar ile yabancı balık türlerinin göllere
aşılanmasının da sulak alanlarda karşılaşılan problemler arasında yer aldığı dile
getirildi.

Türkiye'nin en büyük tatlı su gölü ve milli park alanı olan Beyşehir
Gölü'nün, tarımsal sulama amacıyla su çekilmesi nedeniyle giderek küçüldüğünü ve
sığlaştığını anlatan yetkililer, küçülmenin yanı sıra kirliliğin de Beyşehir Gölü
için önemli bir sorun olarak kabul edildiğini belirttiler.

Türkiye'nin ikinci büyük gölü ve en büyük Özel Çevre Koruma Bölgesi
statüsündeki Tuz Gölü ise küçülme nedeniyle normal büyüklüğünün yarısına kadar
küçülmüş durumda bulunuyor. Konya ve Aksaray şehirleriyle Kulu-Şereflikoçhisar-Cihanbeyli-Eskil ilçelerinin evsel ve endüstriyel atıkları
ile binlerce ton tarımsal atık, herhangi bir arıtıma tabi tutulmadan yıllardır
Tuz Gölü'ne akıtılıyor.

BAFA GÖLÜ KÜÇÜLÜYOR

Doğa Derneğinden alınan bilgiye göre, Türkiye'deki diğer sulak alanların
bugünkü durumları şöyle:

Bafa Gölü: Gölü besleyen Büyük Menderes Nehri ile göl arasına yapılan
setler, barajlar ve Söke sulamasına verilen su gibi nedenlerle göl susuz ve
oksijensiz kaldığı için küçülüyor ve toplu balık ölümleri yaşanıyor.

Meke Gölü: Konya Havzası'nın diğer sulak alanları gibi kuruma sürecinde ve
parçalara ayrılmış durumda. Gölün küçülmesinde azalan yağışlardan daha çok havza
bazında sürekli düşen yer altı su seviyesinin etkili olduğu bildiriliyor.

Manyas Gölü: Sığırcı Deresi ile kuzeyden (Bandırma tarafından) gelen
kirlilik baskısı sürüyor. Kuşların önemli barınma, kışlama ve üreme alanı olan bu
deltada, geçmişte DSİ'nin gölün güney bölümüne etki eden baraj çalışması
sonucunda su seviyesi yükselmiş ve Avrupa Konseyi tarafından iyi korunan milli
parklara verilen ''A'' sınıfı diploması geri alınmıştı.

SUĞLA GÖLÜ KURUDU

Suğla Gölü: Doğal göl olma özelliğini kaybederek önemli ölçüde kurudu.
Şimdi su depolama alanı olarak kullanılıyor.

Sultansazlığı: Sazlığı besleyen su kaynaklarının tarımsal amaçlı kullanımı
için kesilmesi nedeniyle Sultansazlığı yüzde 90 oranında küçülmüş durumda.

Konya Havzası Eşmekaya Sazlıkları: Eşmekaya Barajı yapılırken tümüyle
kuruyan, şu an ne baraj ne de sazlık bulunan bölge 2005 yılında doğal sit
statüsünü kaybetti. Yine Konya Havzası'nda bulunan ve 1985 yılında yaklaşık 16
bin hektar olan alan Hotamış Sazlıkları, 1990 yılında 8 bin hektara düştü, bugün
ise tamamen kurumuş durumda.

Ereğli Sazlıkları: Alanı besleyen kaynaklar üzerine yapılan barajlar,
tahliye kanalları ve yer altı sularının tarımsal sulama amacıyla aşırı derecede
çekilmesiyle çok büyük ölçüde kurudu. Yaz aylarında tamamen kuruyan alanın tek su
kaynağı ise Ereğli ilçesinin kanalizasyon kanalı.

Doğu Karadeniz Havzası: Sahip olduğu bitki, kuş, memeli ve sürüngen türleri
ile bu havza da taş ocakları, kirlilik, plansız altyapı, kontrolsüz turizm, yasa
dışı avlanma, toprak kayması gibi sorunlarla boğuşuyor.

MERİÇ DELTASINDAKİ DURUM

Meriç Deltasında, alanın bir bölümü gerekli koruma çalışmaları yapıldığı
takdirde düzelebilecek durumda. Deltadaki en önemli tehlike su rejimine yapılan
müdahaleler olarak algılanıyor. Meriç ırmağının yatağının değiştirilmesi, taşkın
önleme setleri ile deltanın denizle olan bağlantısının kesilmesi büyük
miktarlarda kirlenmeye neden olduğu belirtildi.

Deltaya akan Ergene ırmağının kirli suları da doğal yaşamı olumsuz
etkiliyor.

Terkos Havzası: Alanın bir bölümü gerekli koruma çalışmaları yapıldığı
takdirde düzelebilecek durumda. Çevre barajlardan elde edilen içme suyunun önce
Terkos Gölü'ne aktarılıyor olması gölün su seviyesinde ekolojik yapısında ciddi
değişikliklere neden oluyor. Yasa dışı avcılık da diğer olumsuz bir durum. Alanda
yaşayan 17 bitki türünün nesillerinin tehlike altında olduğu bildirildi.

Kocaçay Deltası: Alan, Bursa'nın Karacabey ilçesinin yaklaşık 25 kilometre
kuzeyinde yer alıyor. Bursa'nın atık sularını getiren Nilüfer Çayı'nın Kocaçay
Deltası'na ulaşarak alanın kirlilik yükünü artırması en önemli sorunlardan birisi
olarak görülüyor. Yenököy'ün çöplüğü de alan içinde bulunuyor. Aynı bölgede
kanalizasyon atıklarının boşaltıldığı bir de havuzcuk bulunuyor.

Uluabat Gölü: Alan, Bursa kent merkezinin batısında yer alıyor. Gölün doğal
su rejimini olumsuz yönde etkileyen birçok girişim mevcut. Örneğin, Çınarcık
Barajı'nın göl eko-sistemi üzerindeki olası etkileriyle ilgili araştırmalar
yapılıyor. Bunun yanı sıra göle yabancı balık türlerinin bırakılması, saz
yangınları, plansız söğüt kesimi, yasa dışı avcılık gibi bir dizi tehdit de
bulunuyor.

ENDÜSTRİYEL VE KENTSEL GENİŞLEMELER

Büyükçekmece Gölü: İstanbul'un batısındaki yerleşim yerlerinden birisi olan
Büyükçekmece'de Karasu Çayı'nın Marmara Denizi'ne döküldüğü yerde oluşmuş, sığ
bir kıyı gölüdür. Alan üzerindeki ana tehditlerin başında endüstriyel ve kentsel
genişlemeler geliyor. Göl içme suyu amaçlı kullanılmak üzere etrafına ve denize
yakın kısımlara yapılan seddeler ile derinleştirilmiş, baraj haline
dönüştürülmüştür.

Küçükçekmece Havzası: İstanbul'un 15 kilometre batısında Avcılar ve
Küçükçekmece ilçe sınırları içinde yer alıyor. Alan üzerindeki en ciddi tehdit
kirliliktir. Çekmece Araştırma Merkezi Laboratuvarı'nın sıvı atıkları 1997 yılına
kadar göle boşaltıldı. Kış aylarında yüksek sayılarda su kuşu barındıran alanın,
kuzey ve batı kesimlerinde yasa dışı avcılık sürüyor.

İZNİK GÖLÜNDE KÜÇÜLME

İznik Gölü: Armutlu yarımadasının hemen doğusunda yer alır. Sulama
projeleri nedeniyle gölden yasa dışı su alınması nedeniyle alanda küçülme
sürüyor. Çevre yerleşimlerinin ve tarım alanları nedeniyle kirlilik de sürekli
artan tehditlerden birisi olarak görülüyor.

Sapanca Gölü: Sakarya ve İzmit illerinin sınırları içinde yer alır. 1984'te
tamamlanan taşkın kontrolü çalışması nedeniyle gölün doğusundaki 120 hektar sulak
alan kurudu. Son 40 yıl içinde güneybatı tarafındaki ormanların tahrip edildiği,
alanın kavaklık ve mısır alanlarına dönüştürüldüğü bildirildi.

Sakarya Deltası: Sakarya ırmağının Karadeniz'e döküldüğü yerde bulunan alan
üzerindeki tehditlerin başında kumul alanlardaki yapılaşma baskısı geliyor.
Alanın güneyinde hızla devam eden tarım alanı açma çalışmaları nedeniyle küçülme
sürüyor.

EGE'DEKİ DELTALAR

Gediz Deltası: İzmir Körfezi'nin batı kıyısında Gediz nehrinin denizle
buluştuğu noktada oluşmuş geniş bir sulak alandır. Plansız yapılaşma nedeniyle
büyük zarar gören alanda, İzmir Körgezi Arıtma Tesisi'nden elde edilen atık
çamurun yaklaşık 3 yıldır deltada depolanması, alandaki tuzcul floranın en iyi
örneklerinin yok olmasına neden olmuştur.

Büyük Menderes Deltası: Aydın'ın batısında Söke ve Didim ilçeleri sınırları
içinde kalan deltayı bekleyen en büyük tehlike su rejimine müdahale olarak
görülüyor. Tarımsal çalışmalar ve kirlilik nedeniyle deltanın ekosistemi ve alanı
giderek küçülüyor.

Küçük Menderes Deltası: Alan, Aydın'ın Selçuk ilçesinin kuzeybatısında
bulunuyor. Yakınında bulunan turizm merkezleri nedeniyle tehlikelerin başında
yoğun yapılaşma baskısı geliyor. Havza sınırlarına yakın ilçelerde bulunan sanayi
tesislerinin kimyasal atıkları nedeniyle su rejimi giderek kirleniyor.

YAPILAŞMA ARTIYOR

Salda Gölü: Burdur'un Yeşilova ilçesinin kuzeybatısında yer alıyor. Alan
için tehdit oluşturan unsurların başında yerleşim birimlerinin ve turistik
tesislerin sayısının artması geliyor. Tesislerin ve yerleşim birimlerinin
atıklarının boşaltılması nedeniyle gölün suyu giderek kirleniyor.

Acıgöl: Alanda en ciddi tehdit eden unsurun su rejimine yapılan müdahaleler
olduğu belirlendi. Su rejimine yapılan yersiz müdahaleler nedeniyle birçok kuş
türü artık konaklama yeri olarak tercih etmiyor.

Ceyhan Deltası: Ceyhan nehrinin Akdeniz'e döküldüğü yerde yer alır. En
önemli tehditlerden biri tarım alanlarının genişlemesidir. Delta, bu nedenle
sürekli küçülüyor ve eko-sisteminde bozulma meydana geliyor.

Akşehir ve Eber Gölleri: Sultan Dağları'nın kuzeyinde Akarçay kapalı
havzasında yer alırlar. Her iki sulak alanda su düzeyinde aşırı düşme görülüyor.
Akarçay havzasına ise yüksek miktarlarda karışan evsel ve sanayi atıkları
nedeniyle göllerdeki kirlenme oranı önlenemez biçimde artıyor.

BOLLUK GÖLÜNDE SU DARLIĞI

Bolluk Gölü: Tuzgölü'nün batısında yer alan udu göllerden birisidir. Konya
Havzası'daki genel su düşüşü nedeniyle göl, son yıllarda kurumaya yüz tuttu.

Kulu Gölü: Tuzgölü'nün kuzeybatısında ve Konya'nın Kulu ilçe merkezinin 5
kilometre doğusunda yer alır. Su seviyesindeki düşüş nedeniyle sürekli küçülen
gölde, Kulu deresi aracılığıyla gelen atık sular ve çöpler nedeniyle kirlilik de
giderek artıyor.

Seyfe Gölü: Kırşehir il merkezinin kuzeydoğusunda yer alır. En önemli
tehdit su rejimine yapılan müdahalelerdir. Göl, bu nedenle kuruma noktasına
gelmiştir.

Haberin Devamı