Türkiye'de sosyal medya yasakları Avrupa'nın gündeminde
Twitter, YouTube gibi sosyal medya platformlarının engellenmesi nedeniyle Türkiye'ye yönelik eleştiriler sürüyor. AB dışişleri bakanları yasakların rahatsız edici olduğunu söylerken, Türkiye'yle müzakerelerin durdurulması önerisi reddedildi.
Türkiye’de Twitter ve YouTube gibi sosyal paylaşım sitelerinin engellenmesi, Avrupa’nın gündemindeki yerini koruyor. Twitter üzerindeki engel kararının kaldırılmasının ardından da Avrupa siyasetinin önemli isimlerinden konuyla ilgili yorum ve eleştiriler gelmeye devam ediyor.
Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier Türkiye'deki internet yasaklarını eleştirerek, “AB ile üyelik müzakerelerinde bulunan bir ülke ifade özgürlüğünü kısıtlayamaz” dedi. Merkel’in partisi CDU’nun düzenlediği kongrede ise internet yasakları nedeniyle Türkiye ile müzakerelerin durdurulması istendi. Önerge “Türkiye günün birinde belki üye olacak, şimdiki hükümet başkanının görev süresinden çok daha sonra” denilerek reddedildi.
Samanyolu Haber televizyonunda yayınlanan Avrupa Masası programına konuk olan Avrupa Parlamentosu Türkiye raportörü Ria Oomen-Ruijten de “Avrupa’da böyle bir yasak uygulayan iktidar ertesi gün Meclis’te çoğunluğunu kaybeder” söyledi.
ALMAN BAKAN: YASAKLAR BİZİ RAHATSIZ EDİYOR
Avrupa Birliği’ne üye 28 ülkenin dışişleri bakanları Atina’daki gayri resmi bir toplantıda bir araya geldi. Toplantı öncesinde, Türkiye’deki Twitter ve Youtube yasaklarıyla ilgili açıklamalarda bulunan Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier, “Son haftalarda Türkiye'de gördüğümüz ifade ve bilgilenme özgürlüğünün kısıtlanması, birçok Avrupalı ortağımızı ve bizi de rahatsız etmiştir” dedi.
Sosyal Demokrat Partili (SPD) Dışişleri Bakanı Steinmeier, “Avrupa Birliği ile üyelik müzakereleri içerisinde bulunan bir ülke, ifade ve basın özgürlüğünü kısıtlayamaz” dedi ve “AB’nin gelişmeleri son derece dikkatli bir biçimde izlediğini” ifade etti.
AB DIŞİŞLERİ BAKANLARINDAN ELEŞTİRİ
Toplantı sonrasında Avrupa Birliği Dış Politika Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton da bir açıklama yaparak, AB hükümetlerinin internet yasakları nedeniyle endişeli olduklarını söyledi. Türkiye’nin Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Mevlüt Çavuşoğlu ile ‘doğrudan ve açık bir görüş alışverişinde’ bulunduklarını söyleyen Ashton “Sosyal medya ağlarının tüm halkların hayatında son derece önemli bir rol oynadığını ifade ettik” diye konuştu.
Toplantı sonrasında Almanya Dışişleri Bakanı Steinmeier de tüm bakanların "Avrupa Birliği'ne adaylık sürecinde bulunan bir ülke olarak Türkiye’nin bu konuda özel bir sorumluluğu olduğu" konusunda mutabık kaldığını belirtti.
Steinmeier üyelik sürecinin “Sadece Avrupa değerlerine dikkate almak olmadığını aynı zamanda bunu kendi ülkesinde hayata geçirmek anlamına geldiğini” belirtti. İfade ve basın özgürlüğünün kısıtlanmasının bununla bağdaşmadığını kaydederek, “Umarım seçimlerden sonra bu tekrar normale döner ve gelecekte de daha iyi hale gelir” dedi.
CDU KONGRESİNDE DE TÜRKİYE GÜNDEMİ
Angela Merkel liderliğindeki Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partisinin bugün Berlin'de düzenlediği Avrupa Parlamentosu seçim programının tartışıldığı kongrede de Türkiye'nin AB üyelik müzakereleri gündeme geldi.
Hessen eyaletinden verilen bir önergede Türkiye ile AB müzakerelerinin durdurulması istendi. Öneriye Türkiye'de Twitter'a getirilen engellemeler gerekçe gösterildi. Hessen Eyaleti Başbakanı Volker Bouffier başkanlık oturumunda yaptığı konuşmada “Demokrasinin temel ilkelerine riayet edilmediği müddetçe üyelik perspektifinin gittikçe kaybolduğunun Türkiye'ye anlatılması lazım” dedi.
Ancak önerge komisyonu bu teklifi reddetti. Avrupa Birliği Komisyonu'nun Enerjiden Sorumlu Üyesi Günther Oettinger “Bu önerge Türkiye'ye ve onun İzmir, Ankara, İstanbul'da yaşayan insanlarına yönelik. Türkiye günün birinde belki üye olacak, şimdiki hükümet başkanının görev süresinden çok daha sonra” diyerek önergeye karşı çıktı. Ancak CDU parti kongresinde kararlaştırılan AP seçim programında Türkiye'nin AB'ye tam üyeliği de reddedildi.
Jean-Claude Juncker: 'MÜZAKERELER ERDOĞAN’LA DEĞİL TÜRKİYE’YLE'
Avrupa'daki muhafazakâr partilerin Avrupa Parlamentosu seçimlerinde liste başı adayı olan Jean-Claude Juncker de kongre öncesinde gazetecilere Türkiye ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Juncker, üyelik müzakerelerinin sürdürülmesi gerektiğini vurgulayarak müzakerelerin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile değil Türkiye ile yürütüldüğünü söyledi. Juncker müzakerelerde özellikle hukuk ve hukuk devleti gibi tartışmalı alanlara yoğunlaşılması gerektiğini belirtti.
Jean-Claude Juncker yıllardır kaydedilen ilerlemelerin ardından son aylarda "Türkiye'nin demokratikleşme sürecinde muazzam geri adımlar atıldığını" söyledi. Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğinin önümüzdeki 5 ila 10 yıl içerisinde mümkün olmadığını belirten Juncker bunun için "daha uzun süreye ihtiyaç olduğunu" ifade etti.
Berlin'de düzenlenen CDU kongresinde 39 yaşındaki Peter Tauber oyların yüzde 97'sini alarak partinin genel sekreteri seçildi. Yaptığı konuşmada Türkiye'deki internet yasaklarını sert bir dille eleştiren Tauber “Türkiye Avrupa Birliği'ne ait değil” sözleriyle salondan büyük alkış aldı.
TÜRKİYE RAPORTÖRÜ YAZDIĞIM EN SERT RAPOR
Samanyolu Haber televizyonunda yayınlanan Avrupa Masası programına konuk olan Avrupa Parlamentosu Türkiye raportörü Ria Oomen-Ruijten, 17 Aralık'tan bu yana yaşananların kendisini büyük hayal kırıklığına uğrattığını söyledi. Hollandalı Hristiyan Demokrat milletvekili, Türkiye’de hukukun üstünlüğünün şaibeli hale geldiğini, Adalet Bakanı’nın artık hakim ile savcıları atama ve soruşturmalara da tek başına karar verme yetkisine ulaştığını vurguladı.
Geçen ay kabul edilen Türkiye raporunu ‘yazdığım en sert rapor’ olarak nitelendiren Oomen-Ruijten, ‘bir demokraside bunlar yaşanmamalıydı’ dedi.
Yerel seçimlerde AK Parti’nin başarılı olduğunu ve tebrik edilmesi gerektiğini kaydeden AP raportörü, iktidarın bu başarısının ardından bir an evvel dostlarının kendisini şimdi neden eleştirir hale geldiğine yoğunlaşması gerektiğini vurguladı.
17 Aralık yolsuzluk operasyonu ve ardından yaşanan gelişmelerin raporunu çok olumsuz etkilediğini vurgulayan Oomen-Ruijten, Başbakan Erdoğan’ın 17 Aralık operasyonunu dış güçlere ve Gülen cemaatine bağladığı hatırlatılınca ise, “Komplo teorilerine inanmam. Eğer Erdoğan’ın iddia ettiği gibi paralel bir yapı varsa hakim ve savcılar hukukun üstünlüğü çerçevesinde bu işin üzerine gitsin. Yolsuzluk iddiaları ile ilgili de aynı tavrım geçerli ama artık yolsuzluk soruşturmalarına ilişkin hiç bir şey duymuyorum” dedi.
‘YOUTUBE VE TWİTTER YASAKLARI İNANILMAZ’
Youtube ve Twitter yasağının kendisi için ‘inanılmaz’ olduğunu vurgulayan Oomen-Ruijten, Avrupa’da böyle bir yasak uygulayan iktidarın ertesi gün Meclis’te çoğunluğunu kaybedeceğini söyledi.
İfade ve basın hürriyetine ilişkin gelişmelerden son derece endişeli olduğunu ifade eden Oomen-Ruijten asıl sorunun büyük şirketlerin basın sektöründe yatırım yapması olduğunu söyledi ve ‘doğru habercilik gibi bir öncelikleri yok, öncelikleri karlarını artırmak’ dedi.
(Deutsche Welle / Samanyolu Haber)